Bebek doğar ve henüz birçok yeteneği gelişmemiştir. Sadece biyolojik ve psikolojik ihtiyaçları vardır ve bunları hisseder. Karnı acıkır; uykusu gelir; sevilme ihtiyacı; ilgi ihtiyacı vardır. Bunlar üzerine düşünmez veya henüz bilgi edinemez. Bunları sadece hisseder ve bunlarla ilgili doğal tepkiler gösterir. Karnı acıktıysa; uykusu geldiyse ağlar. Bu ağlama yetişkinlere bir çağrıdır. Keyfi yerindeyse sakindir; gülümser. Doğal ilgi ve sevilme ihtiyaçları için yetişkinlere şirinlik yapar.
Aynı çocuk; büyüdükçe ebeveynlerini gözlemlemeye ve onlardan aldığı sözlü veya sözsüz mesajları kaydetmeye başlar. Bu kayıtları; olduğu gibi; süzgeçten geçiremeden yapar çünkü henüz büyüklerini sorgulayacak kapasitede değildir. Onların düşüncelerini; duygularını ifade edişlerini ve davranışlarını olduğu gibi kopyalar.
Diğer yandan; kendisini annesinden ayrı olarak algılamaya başlayan çocuk düşünmeye de başlar. Kendi isteklerini fark etmeye ve bunları ifade etmeye başlar. Durumlarla ilgili artık kendi gerekçeleri olmaya; hayır demeye; neden diye sormaya başlar.
Tüm bu bahsedilenler her bir ego durumunun oluşumunu anlatmaktadır. Çocuklukta hissedilen duyguların olduğu gibi kaydedildiği ego durumuna “ÇOCUK Ego Durumu” denir. Ebeveyn figürlerinden model alarak öğrenilen duygu; düşünce ve davranışların kaydedildiği ego durumuna “EBEVEYN Ego Durumu” denir. Şimdi ve burada olanları gözlemleyebilen; değerlendirebilen; kendi kapasitesi ile düşünen ve sorgulayan ego durumuna da “YETİŞKİN Ego Durumu” adı verilmektedir.
Eric Berne’in tanımına göre ego durumları duygu ve düşüncelerin doğrudan bağlantılı olduğu davranışlar bütünüyle oluşturduğu uyumlu bir birlikteliktir. Yani her ego durumunda duygu; düşünce ve davranışlar bulunur.
Bu 3 ego durumu tüm insanlarda vardır. Herhangi bir zamanda bunlardan biri ile düşünür; hisseder veya davranırız. Bir anda bir ego durumunda bir diğerine geçebiliriz. Herşeyimiz bu değişimden etkilenir; fizyolojimiz; ses tonumuz; solunumumuz; terlememiz; kullandığımız kelimeler; mimik ve jestlerimiz...
Dolayısıyla bu değişikliklerin farkında olunduğu taktirde bir kişinin hangi ego durumuyla davranıyor olduğunu gözlemlemek mümkündür.
Ego Durumları bu şekille somutlaştırılır:
Burada her bir ego durumu bir daire ile temsil edilirken; tüm ego durumları hep birlikte kişiliğin bütünü olarak düşünülür.
Ego durumlarını daha ayrıntılı inceleyecek olursak:
EBEVEYN: Öğrenilmiş davranış; düşünce ve duygulardır. Küçük çocuğun ebeveyn figürlerinden kopyaladığı bir düşünce ve hayat tarzıdır. Gelenekler; değerler; normlar; prensipler; kurallar bu ego durumunda bulunur. –meli; -malı veya yargı içeren cümleler Ebeveyn ego durumu cümleleridir. Örneğin “Toplum hayatı için minimum kurallar şarttır” cümlesi bir yargıdır ve Ebeveyn ego durumundan söylenir. Bunlar gibi toplumda kabul edilen “Erkekler ağlamaz”; “Öğretmenin vurduğu yerde gül biter”; “İnsan sevdiğini yerden yere vurur” gibi ifadeler de Ebeveyn ego durumunda yer almaktadır. Bunun yanında; annesine öfkelendikçe ona vuran bir babayı gözlemleyen bir çocuk “Hakettiğinde kadına dayak atılmalıdır” düşüncesini kaydeder. Bayramlarda büyüklerin ziyaret edildiği bir ailede büyüyen bir çocuk bunu kaydedecek ve büyüdüğünde bunu uygulayacaktır.
Ebeveynen çok çocukken ailemizden duyduğumuz takdirlerle; uyarılarla; suçlamalarla ve cezalarla bir “iç ses” olarak yaşamımızda yer alır. “Ne kadar düzenlisin; aferin”; “İnsanlara iyilik yaparsan sen de iyilik bulursun”; “Cici bir kız olmazsan kimse seni sevmez” gibi ifadeler yaşamı boyunca insana Ebeveyn ego durumu tarafından hatırlatılır.
Bu kayıtlar silinebilir değildir; tüm hayat boyunca bunlar Ebeveyn ego durumunda varolurlar. Ebeveyn ego durumu geçmiş yaşantıların tarihidir; gerçek olayları içerir. Herkesinki tek ve kendisine özeldir. Bu veri kaynağından insanın düşünce sistemine; nasıl düşünmesi gerektiğiyle ilgili bilgiler gelir. Ya da kişi bir durum karşısında ses tonu ve vücut diliyle anne veya babası gibi davranır; örneğin annesi gibi kahkaha atar veya öfkelendiğinde babası gibi kaşlarını çatar. Ebeveyn ego durumu; üzerine düşünmeden canlandırılan kayıtlardan oluşur.
YETİŞKİN: “Şimdi ve burada” objektif gerçekliğe yönelir. Dışarıdan; çevreden bilgiler toplar; analiz eder; soru sorar; mantık yürütür. Düşünür; öngörür; değerlendirme yapar. Ebeveyn ve Çocuk ego durumlarının çatıştığı hallerde (istekler ve gerekliliklerin çatışması) durumu değerlendirip sonuca kavuşturur. Yetişkin cümleleri nötrdür. İçinde duygu veya yargı barındırmaz. Örneğin “Bu makine bozulmuş; tamirci çağırayım.” “Toplantıya tüm çalışanlar katıldı.” “Annen ne zaman gelecek?” gibi objektif ifadeler Yetişkin ego durumundan kullanılır. Yetişkin ego durumunun aşırı kullanılması kişinin robot gibi algılanmasına neden olabilir.
ÇOCUK: Bir çocuğun küçükken anne babasının söylediği veya yaptığı şeylere karşı ne hissettiği; ne düşündüğü ve nasıl davrandığıyla ilgilidir. Yaşamın ilk 5 yılında dış olaylara karşı içsel olarak neler yaşandığının kaydedildiği yerdir. O dönemde içsel yaşantı en çok duygulardır. Çocuk büyüdükten sonra benzer durumlar yaşadığında aynı küçük bir çocukken hissettiği gibi hissediyorsa Çocuk ego durumunda demektir. Küçük bir çocukken anne babasından istediği şeyleri ancak onlara küserse alabildiğini gören çocuk bunu kaydeder ve bir yetişkin olduğunda da insanlardan istediklerini alamadığında küsme yoluna başvurur. Bu durumda bu kişi Çocuk ego durumuyla davranıyor demektir.
Ebeveynlerinden ilgi görmeyen bir küçük çocuk kendini değersiz hisseder ve yetişkin yaşamında da onunla ilgilenilmediği anlarda aynı değersizlik duygusuna kapılır. Bu da Çocuk ego durumunda olduğunu gösterir.
Kişinin duygularıyla ilgili kurduğu cümleler genelde Çocuk ego durumunda olduğunu anlatır. Örneğin “Çok mutluyum; terfi ettim.” diyen bir yetişkin insan bu cümleyi Çocuk ego durumundan söylemiştir çünkü ifade duygu içermektedir.
Bu ego durumu duygular; ihtiyaçlar; isteklerin bulunduğu yerdir. Ayrıca içgüdüler; biyolojik dürtüler; genetik kayıtlar; merak; sezgi de buradadır. Keyif ve üzüntüyü de içerir.
Özetleyecek olursak; ne zaman eskiden olduğumuz o küçük çocuk gibi düşünür; hisseder ve davranırsak Çocuk ego durumunda; ne zaman ebeveynlerimizden kopyaladığımız ebeveynsel yollarla düşünür; hisseder ve davranırsak Ebeveyn ego durumunda ve ne zaman objektif bir veri tanımlayıcısı gibi; düşünen; analiz eden; öngören; seçenekleri değerlendiren; kararlar veren ve problem çözen bir şekilde davranırsak Yetişkin ego durumunda olduğumuz anlaşılır.
Sağlıklı insanlar olarak üç ego durumuna da ihtiyaç duyarız. Ebeveyn ego durumuna; topluma rahatça uyum sağlamak için ihtiyacımız olan kuralları barındırdığı için; Yetişkin ego durumuna şimdi ve burada sorun çözme sayesinde yaşamı verimli ve başarılı bir şekilde yaşayabilmek için; Çocuk ego durumuna küçüklüğümüzde tadını çıkardığımız spontanlığa; yaratıcılığa ve sezgisel güce kapı açtığı için ihtiyaç duyarız.