Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Dengesiz Saygı Eğiliminin Hekimlerin Davranışları Üzerindeki Etkisi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
DENGESİZ SAYGI EĞİLİMİNİN HEKİMLERİN DAVRANIŞLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

BAZI MESLEKLER DUYULAN SAYGI İHTİYACINI ARTIRIR

Doktorlar; mühendisler; subaylar; emniyet amirleri; hatta öğretmenler toplumda kalburüstü olarak tarif edilen meslek mensuplarıdır. Bu ve benzeri meslekleri edinmiş kişiler ister istemez mesleki ilgi; saygı; iltifat; övgü gibi bazı davranışları bekler hale gelirler. Bu bir bakıma bekledikleri bu tür davranışların ortaya çıkmaması durumuna daha duyarlı hale gelmek demektir. Daha duyarlı hale gelmek ise duyarlı olunan konuda daha fazla etkilenmenin en önemli nedenidir. Bu meslek mensupları haliyle beklentisi yüksek olan; bu nedenle belli şeylere daha da duyarlı hale gelen; duyarlı oldukları için de en fazla etkilenme yaşantısı geçiren kişilerdir.

SAYGININ KESİNTİSİZ OLDUĞU; ÇÜNKÜ ZORUNLU TUTULDUĞU MESLEKLER

Orduda disiplin ve saygı görmek kişilerin uhdesine bırakılmamış; bu davranış kişilerin insaniyet anlayışına havale edilmemiş; sıkı kurallara bağlanmıştır. Bu yüzden bir subayın astlarından; bir astsubayın da rütbece kendi altında bulunan kişilerden saygıya mugayir bir davranış görmesi söz konusu olmaz. En önemlisi de bu katı kurallı ve disiplinli ortam doğası gereği subay vb. kişilerin saygı ihtiyacının kesintisiz ve tek bir istisnaya bile yer vermeksizin sürdürülmesini de mümkün kılar.

KAYGIYLA KARIŞIK DÜZENLİ SAYGI

Bu kural odaklı ve hiyerarşik saygı odaklı davranışlar emniyet mensupları için de aynıyla geçerlidir. Sözgelimi bu kurumda bir amirin astından saygı görmemesi gibi bir ihtimal yoktur. Her amir gün içinde istisnasız olarak astlarından ya da birime başvuran kişilerden (emniyetin soğuk olan ve ciddiyet empoze eden yüzü nedeniyle) sürekli saygı içerikli hal ve hareket mesajları alır.

KORKUYLA KARIŞIK DÜZENLİ SAYGI

Ordudaki veya emniyet teşkilatındaki gibi resmi bir kurala bağlanmamış olsa bile adliyelerdeki savcı ve hakimler için de benzer bir mekanizma söz konusudur. Bir savcı her muhatap olduğu kişiden mutlaka korkuyla karışık bir saygı görür. Bir hakimin odasına; bir savcının makamına bayındırlıktaki bir büro görevlisinin odasına girer gibi girebilen insan neredeyse yok denecek kadar azdır.

ALIŞKANLIKLA KARIŞIK DÜZENLİ SAYGI

Okullarda müdürler öğretmenlerden; öğretmenler de öğrencilerinden ve velilerden düzenli; çok katı olmasa da istisnasız olarak saygı odaklı yaklaşımlar görürler. Bir resmi kural olmasa da kaygı odaklı bir anlayış neticesinde içselleştirilmiş bulunan öğretmene saygı eğilimi (not kırılması ile disiplin korkusu gibi nedenlerle) öğretmenlerin de benzer bir biçimde muhatap oldukları kişilerden kesintisiz olarak ilgi görmelerine yol açar.

UTANMA DUYGUSUYLA KARIŞIK DÜZENLİ SAYGI

Mezradan sonra en küçük yerleşim birimi olan köyler bile her ne kadar askeriye gibi katı kuralları olmasa da saygısızlığın ayıplandığı; dolayısı ile ilgiye; iltifata; saygıya büyük ehemmiyet verildiği; böylece insanların bu ihtiyacının nispeten kesintisiz olarak sürdürüldüğü yerlerdir.

SAYGI GÖRMENİN İNSANLARIN SÜTÜNE HAVALE EDİLDİĞİ KİŞİLER: HEKİMLER

Bu işin ordudaki veya emniyetteki gibi katı ve resmi kurallara bağlı olmadığı; tamamen kişilerin kişiliklerine ve anlayışlarına havale edildiği yerler hastanelerdir. Hastanelerde hekimlere ne saygı duyma zorunluluğu vardır ne de duyulmadığında köydeki kadar ayıplayan bir sosyal yapı söz konusudur. Hatta son dönemde bakış açıları hastanın hekimlere değil; hekimlerin hastalara saygı duymaları yönünde evrilmeye bile başlamıştır. Hastanelerde tıpkı ordudaki veya emniyet teşkilatındaki gibi hekime saygıyı zorunlu kılan bir hiyerarşik ve katı kurallı bir yapının olmaması; ayrıca bunu dayatan sosyal değerlerin de zayıflamış bulunması gibi nedenler hekimlerin; mesleki saygınlıklarına uygun ilgi ve saygı beklentilerinin zaman zaman da olsa cevapsız kalmasına; bu da haklı olarak hekimlerin belli tavırlarla dışarı yansıyan bir rahatsızlık eğilimi içine girmelerine yol açmaktadır.

HEKİMLER: HAKETTİKLERİ HALDE KENDİLERİNE SAYGI DUYULMASI ZORUNLU OLMAYAN MESLEK MENSUPLARI

Bir astsubay üst rütbeli birini; örneğin herhangi bir subayı gördüğünde karşısında çakı gibi saygı pozisyonu içine girer. Ancak lise diplomasıyla işe başlayan bir hemşirenin ülkenin en yüksek puanla girilen fakültesini bitirmiş bir doktoru görünce ayağa kalkması gerektiğini söyleyen ne bir mevzuat vardır; ne de muayeneye gelen kişilerin söz konusu doktora saygı duymasını dayatan yazılı kurallar söz konusudur! Bu durum doktorların doktor olmakla daha da büyük bir ihtiyaç haline gelen ilgi ve saygı ihtiyaçlarının giderilmesini zaafa uğratmaktadır. Evet; çalışılan ortamlardaki ikili ilişkilerde resmiyet ve kurallara bağlılık boyutunun olmaması; daha sivil; daha kuralsızlık eksenli münasebetlerin yaşanması hekimlerin ihtiyaç duydukları ilgi ve saygıyı görmede kesintilere; düzensizliklere; hatta keyfiliklere yol açmaktadır. Sözgelimi kimi hasta doktoru görünce önünü iliklerken kimisi de odasına adeta kahvehaneye girer gibi girebilmektedir. Kimi hemşire hekimi görünce ayağa kalkarken kimisi de kahkaha patlatmaya kaldığı yerden devam edebilmektedir.

HEP ŞİKAYET EDİLEN KLASİK HEKİM TAVIRLARI ASLINDA BİR SAVUNMA POZİSYONUDUR

Beklentiye aykırı davranışlar ya asabiyet içerikli tavırlara ya içe – kabuğa çekilme türü savunucu davranışlara ya da enaniyet; gurur; kibir; hava atma türü irrite edici bulunan eğilimlere yol açar. Bir kurala bağlı olmayan; keyfice hayatiyet bulan; haliyle tutarsızlıklara yol açan ilgi ve saygı davranışları hekimleri içten içe (haklı olarak) rahatsız etmekte; böylece soğuk; kibirli; mesafeli; otoriter davranarak dış dünyaya karşı yüksekçe bir duvar örmelerine; yani savunma pozisyonu içine girmelerine neden olmaktadır. Bu savunucu tutum zamanla hekimlerde hem ortak bir kişilik özelliği haline gelmekte (bu hem kendilerini hem de çevrelerini mutsuz etmektedir); hem de hastaların hekimlere yönelik algısını olumsuz yönde bozucu bir işlev görmeye başlamaktadır.

Evet hekimler ilgi ve saygı bekledikleri kişilerden kaba; özensiz; hoyrat ve saygısız tavırlar gördükçe kabuklarına çekilme ihtiyacı duymakta; bu tür davranışlara daha az muhatap olmak için araya “soğukluk; az konuşma; kaçınma; mesafeli durma” türü bazı kişisel bariyerler koymak zorunda kalmaktadırlar. Ayrıca bu eğilim hakedilen saygıyı kesintisiz kılacağı ve mesleki saygınlığı daha az zedeleyeceği düşünülen resmiyeti bir şekilde tesis etme çabası olarak da görülebilir.

ÇÖZÜM

Hastanelere – kliniklere emniyetteki yahut askeriye gibi katı ve hiyerarşik bir çalışma ilişkisinin getirilmesi pek mümkün görünmemektedir. Bu durumda elde; hekimlerin sırf hekim olmaları dolayısı ile saygı uyandırabilmeleri ve bunun zorluklarının başarılabilmesi gibi bir yol kalmaktadır. Ancak yukarıda zikredilen mekanizma sonucu savunucu bir kişilik pozisyonu / gardı almak zorunda kalmak hekimlere sırf hekim oldukları için saygı duyulmasını güçleştirmekte; bu savunucu olan ve çoğu kişi tarafından son derece irrite edici bulunan tavırlar unvanın önüne geçerek hekimlere duyulan mesleki içerikli saygıda aşınmalara yol açmaktadır. Bu da haklı olarak hem hekimleri hem de hastaları rahatsız etmektedir.

O halde çözüm hekimlerin gerek personelle gerekse hastalarla daha olgun; daha mütevazi; daha sıcak / insani ilişkiler kurmaları; böylece zaten doğal olarak saygı uyandırmaya namzet mesleklerinin önüne kendi ellerliyle diktikleri ve mesleki saygınlıklarını gölgeleyerek günden güne aşındıran tavır ve davranış duvarlarının yıkılması ile ancak mümkün olacaktır.

Psikolog
İzzet Güllü