Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Bilişsel Davranışçı Terapilerin Temel Sayıltıları ve Terapi Zordur; Özel Bir Eğitim Gerektirir Diyen Statükoya Cevaplar

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİLERİN TEMEL SAYILTILARI VE TERAPİ ZORDUR; ÖZEL BİR EĞİTİM GEREKTİRİR DİYEN STATÜKOYA CEVAPLAR

Son yıllarda en çok tercih edilen; çünkü gerek çözüme katkısı gerekse işlevselliği daha yüksek olan terapi tekniği bilişsel - davranışçı terapilerdir.

Bu terapi tekniği tüm sorunlarda bilişlerin ve davranışların temel belirleyici olduğunu var sayar. Gerek uygulamada gerekse eğitimlerde bu tekniğin daha çok Beck’in kuramsal yaklaşımı üzerine kurulu olan modeli tercih edilir. Bu yazıda kısaca Beck’in kuramsal modeli üzerine kurulu olan bilişsel davranışçı terapinin temel unsurları ele alınacaktır.

KURAMIN DAYANDIĞI 4 TEMEL UNSUR

Olumsuz üçlü: Kendini; yaşamı – çevreyi ve geleceği olumsuz algılama

Olumsuz otomatik Düşünceler: Çoğu işlevsel olmayan; ansızın zihni işgal eden; çoğunlukla farkında olunmayan olumsuz düşünceler

Bilgi işlemede ve algıda sistematik hatalar: Seçici algılama; abartma; küçümseme; kişileştirme; aşırı genelleme; toptancı düşünme ve keyfi çıkarsama

İşlevsel olmayan sayıtlılar: Temel inanç ve yargılarımız

BDT’LERİN ÖZELLİKLERİ

Yapısal olması: Bu terapi de diğerleri gibi terapi sürecinin yapılandırılması esasına dayanır.

Aktiflik: Gerek terapistin gerekse danışanın / hastanın aktif katılımını gerektirir.

Direktif: Terapiyi aktif olarak terapist idare eder.

Esneklik ilkesi: Terapinin gidişatına göre danışanın / hastanın lehine olabilecek her türlü önlem ve teknik ele alınabilir; bu konuda katı bir tutum içinde olunmaz (yani teknik tabulaştırılmaz; mesela hikaye anlatılabilir; veciz sözlerden yararlanılabilir).

Kurama dayalı olma: Teknikte sorunların gerek açıklaması gerekse sağaltımı için bilişsel / davranışçı kuram (model) esas alınır

Zaman: Terapilerin seansı ve süreci belli bir zamana dayalıdır.

Sorun odaklılık: Terapide esas olan soruna odaklanmak ve çözüm bulmaktır.

BDT’LERDE CEVAP ARANMASI GEREKEN ÖNEMLİ SORULAR

Sorunun çeşidi nedir?

Bu sorunun sıklığı ve şiddeti nedir?

Kişinin tedaviye inancı nasıldır?

Hasta tedavi işbirliğine yatkın mıdır?

Hastanın halihazırdaki baş etme stratejileri nelerdir?

Özelikle ABC modeli çerçevesinde sorunu hazırlayan; tetikleyen ve sürdüren faktörler hangileridir?

Bu sorular çerçevesinde danışana / hastaya göre uygun bir tedavi planı – programı hazırlanır.

BDT LERDE KAYIT TUTMANIN ÖNEMİ

Danışanların / hastaların günlük yaşam aktivitelerinin hasta / danışan tarafından kayda geçirilmesi;

Otomatik düşünce; alternatif düşünce ve sorunun önceki / sonraki şiddeti hakkında takip çizelgelerinin hazırlanması;

Zihinsel meşguliyeti artırıcı ev ödevlerinin verilmesi;

Daha çok geçmişle ilgili ve hoşa giden olaylar hakkında çalışma yapılması.

BDT’LERE GÖRE DEPRESYONUN OLUŞUM VE GELİŞİM ŞEMASI

Bilişsel davranışçı terapilerin depresyonun oluşumu ve gelişimi hakkındaki şeması özetle şu şekildedir:

Olumsuz nitelikli erken yaşantılar (sevilen kişi; örneğin anne kaybı gibi)

Fonksiyonel olmayan sayıltılar (ben kötü biriyim; herkes beni sevmezse mutlu olamam türü inanç ve yargılar)

Kritik yaşam olayı (tetikleyici faktördür. Örneğin boşanma; ayrılık vs.)

Olumsuz otomatik düşünce bombardımanı (her şey beni buluyor; hiç bir şey değişmez; çok kötüyüm türü yineleyici düşünceler)

Belirtiler (somatik; bilişsel; duygusal; davranışsal ve motivasyonel olmak üzere beş temel alanda sonuç doğurur)

TERAPİNİN TEORİSİ BU KADAR VEYA BİRAZ DAHA FAZLA

Görüldüğü üzere; "Terapi; terapist; özel eğitim almak gerekir; kurs; sertifika; yüksek lisans; herkes yapamaz" vs. denilen; adeta beyne yapılan cerrahi operasyonlardan bile daha fazla kompleks ve zormuş gibi yansıtılan (böylece dertten kıvranan nice kişilerin piyasadaki üç - beş terapist ile bir - kaç grup ilaca mahkum olmaları sonucunu doğuran -ki bu propagandanın altındaki esas amaç budur-) bir terapinin ana hatları işte bu kadardır. Gerisi emektir; işçiliktir; yetenektir; sabırdır; ustalıktır; deneyimdir vs.

Evet; adeta ortaçağ rahiplerinden başka kimsenin dokunamadığı kutsal kase gibi lanse edilen; üstelik de çok popüler olan bir terapi tekniğinin teorik ve bilgisel kısmı normal zeka seviyesindeki uzmanların bir - kaç saatte öğrenebileceği kadar basittir.

PEKİ NEDEN SÜREKLİ HERKES TERAPİ YAPAMAZ DENİLİR

O halde; “Terapi; kurs; eğitim; teknik; sertifika; o anlamaz; şu anlar” vs. diyerek meseleyi sadece teorik bilgi işiymiş gibi sunanlar kendilerini sil baştan gözden geçirmelilerdir. Terapiyi özellikle psikoloji öğrenimi görmüş herkes yapabilir. Sadece en iyi terapiyi herkes yapamayabilir. Ancak en iyi terapist olma yerleri kesinlikle akademik ders ortamları yahut sertifika / kurs merkezleri değildir. Kursa gitmek; sertifika almak; yüksek lisans yapmak vs. terapist olunduğunun değil; sadece bu yazıda anlattığım sınırlı teorik bilgilerin fahiş bir bedel karşılığında öğrenildiğinin göstergesidir.

TERAPİST OLMAK YÜZÜCÜ OLMAYA BENZER

Bu iş yüzmeyle ilgili sınırlı tekniğin bir - kaç derste öğrenilmesine; esas yüzücü olmak için ise suda uzun yıllar çalışma yapılmasına benzer. Sadece uzman olmakla; kursa gitmekle yahut yüksek lisans yapmakla terapist olunduğunu zannetmek hiç suya girmeden; sadece kenarda yüzme tekniklerini öğrenmekle yüzücü olunduğunu sanmakla eş değer bir yanılgıdır. Ancak bu gerçek “terapi zordur; herkes yapamaz” diyerek çoğu uzmanı daha yolun başında bu işin dışında tutmayı haklı çıkarmaz! Yüzme işinin basit tekniklerini (kursta; fakültede; dışarıdan yahut yüksek lisansla fark etmez) öğrenen herkesin suya girme; yüzme çalışması yapma; iyi yüzücü olmak için uğraşma hakkı vardır. Aksi takdirde içine düşülecek olan kısır döngü bu uzmanlaşma sürecini daha yolun başında tıkayacaktır.

SON SÖZ

En iyi ve yeterli terapistler yukarıda arzedilen ve son derece sınırlı / sığ olan bilgileri bir kurs merkezinde para mukabilinde öğrenenler değil; zaman içinde ustalaşan; belli bir uygulama - deneyim zenginliğine ulaşan kişilerdir.

Bu işi ne kadar çok kişi yaparsa içlerinden çıkabilecek gerçek terapist sayısı o oranda artacak; bundan da halkımız kazanç sağlayacaktır. Önemli olan terapistlerin değil; halkımızın kazançlı çıkmasıdır. "Hac yolunda hacı deve için değildir; deve hacı içindir" derler.

Bu işin makalemde bahsettiğim şekilde doğru algılanması halinde kaybedenler;

1. Beceriksizliklerini ancak alanda çok az sayıda kişinin kalmasıyla ve yücelttikleri etiketlerinin arkasına saklanarak (çünkü etiket yükselirse arkasında görünmek zorlaşır) kapatabileceklerini iyi bilen bazı uyanık terapistler;

2. "Terapi yapacak kimse yok ki" mazeretine sığınarak her soruna sadece ve sadece iki grup ilaçtan birini dayamayı meşru göstermeye çalışanlar;

3. Hastadan – danışandan kazanamayınca gözünü alanın uzmanlarına "eğitim" vermeye (aslında buralarda yapılan ağırlıklı olarak eğitim bile değildir; öğretimdir.) dikmış bir kısım kurs ve sertifika merkezleri olacaktır.

Psikolog
İzzet Güllü