Yas tutma sadece ölüm ya da boşanma gibi büyük kayıplara verilen tepki değildir. Yas tutma; herhangi bir kayıp ya da değişikliğe verilen psikolojik bir yanıt; iç dünyamız ile gerçeklik arasında bir uyum sağlayabilmek için yaptığımız uzlaşmalar olarak tanımlanmaktadır. Kayıpların en somutu ölümdür. Ölümün dışında; bir ilişkinin bitmesi; boşanma; iş kaybı; iş değiştirme; sağlığın kaybedilmesi; maddi durumun bozulması; çocuğunu düşürme; evden ayrılma; şehir ya da ülke değiştirme; emeklilik; taşınma; sevdiğimiz hayvanımızın ölmesi; çok umut ettiğimiz ve beklediğimiz bir şeyin gerçekleşmemesi; sevdiğimiz birinin çok ciddi bir hastalık/kaza geçirmesi; bir trauma sonrası güvenliğimizi/güvencemizi kaybetmemiz gibi durumlar da yas sürecini başlatabilir.
Her kayıpta kaçınılmaz bir biçimde keder yaşanır. Keder yas tutmaya eşlik eden duygudur. Bunun yanı sıra; her yaşadığımız kayıp geçmişteki tüm kayıplarımızı yeniden canlandırır. Yas tutmanın çok önemli bir diğer özelliği de; eğer tam olarak yası tutulabilirse; her kayıp büyüme ve yenilenme için bir araç/fırsat olabilir. Bir kaybın ardından yas gereklidir. Yas sürecindeki kişi; hayatın büyük ölçüde kontrolümüz dışında olduğu gerçeğini; bizim çabamızdan bağımsız olarak sürüp gittiğini ve müdahale edemediğimiz birçok değişimin olduğunu; olacağını anlar; kabul eder. Hayata; insanlığa dair bu gerçekleri fark etmemiz; kabul etmemiz bizi büyütür; olgunlaştırır.
Yas tutma sürecinin nasıl bir seyir izleyeceği; yitime hazırlıklı olmaya; yitirilen ilişkinin özelliklerine; yas tutanın psikolojik gücüne ve keder duyma kapasitesine bağlıdır. Örneğin; bağımlı ya da bitmemiş işlerle yüklü bir ilişkinin bırakılması; ani bir ölümün kabullenilmesi zor olabilir.
Yas yaşantısı kişiye özel bir deneyim olsa da; yas yaşantısının evrensel görünümleri de vardır; pek çok insan kayıpla mücadele ederken benzer duyguları hisseder. Yas süreciyle ilgili farklı sınıflamalar yer almaktadır. Yaygın olarak kullanılan bir sınıflamaya göre; yas sürecindeki birinci aşama; “dengesizlik” aşamasıdır. Bu aşamada; kişi zihinsel olarak durumu fark etse de duygusal olarak reddeden bir konumdadır; şok; şaşkınlık; hissizlik; inanmama; kaybı inkar etme görülebilir. Duygularını yitirmiştir ve şaşkındır; olanlara anlam vermekte; inanmakta güçlük çeker. Öfke; suçluluk yaşanabilir. Kişinin kendisine; aile üyelerine; Tanrı’ya; ölen kişiye yönelik öfke olabilir. Yas sürecinin ikinci aşaması ise; “Ruhsal dağılma” aşamasıdır. Bu aşamada; kişi henüz tam olarak durumu kabullenmese de kaybın kalıcı olduğunu ve bu acıyla yaşayacağını anlar. Kaybı inkar etme; öfke duyma sonucunda kişi kaybı tam olarak fark edip kabul ettiğinde geri çekilme; yalnızlık; boşluk duygusu; günlük aktivitelerini sürdürmede güçlük; uykusuzluk; yemek yiyememe; ağlama; insanlarla konuşmak istememe; çevreye olan ilgide azalma; dikkatini toplamada güçlük gibi depresif belirtiler yaşamaya başlar. Yas sürecindeki son aşama; “yeniden toparlanma” aşaması olarak adlandırılmaktadır. Bu aşamada; kişi var olan durumu anlamaya; kabullenmeye; gerçekçi davranmaya; yeni amaçlar ve ilişkiler oluşturmaya başlar.
Kayıp yaşayan bireylerin çoğu; ölen kişi olmadan yaşamlarına devam etmenin yollarını bulurlar; ancak bazı bireylerde kayıp yaşama süreci komplikasyon oluşması riskini arttırır. Kaybı; özlemi ve acıyı yaşamlarına katmayı başaran kayıp yaşamış kişilerin aksine; komplikasyonlu yas yaşayanlar; acılarının içine gömülürler; ölen kişinin içinde olmadığı yaşama uyum sağlayamazlar ve onlar için yaşama devam etmek anlamına gelen kişilerarası ilişkilere ve herhangi bir etkinliğe katılamazlar. Yaşadıkları sıkıntının düzeyi zaman içinde azalmaz. Komplikasyonlu yasta; kayıptan sonra bir yıldan daha uzun bir süre; yoğun istenmeyen düşünceler; şiddetli duygu bastırmaları; sıkıntı verici özlem yaşanması; kendini aşırı yalnız ve boş hissetme; ölen kişiyi anımsatan görevlerden aşırı bir ölçüde kaçınma; olağandışı uyku bozuklukları ve kişisel etkinliklere çeşitli düzeylerde ilgi kaybı görülür.
Yas sürecini normal olarak tamamlayamayan bireyler; tüm yaşamları boyunca acılarını kendileri ile birlikte taşırlar. Yas sürecinde matem belirtilerinin iki aydan uzun sürmesi ve kişinin yaşamını olumsuz biçimde etkilemesi durumunda profesyonel yardım gereklidir.