Bilindiği üzere "sağlıkta ilaç giderlerinin arttığı; bazı tedbirlerin yolda olduğu" dile getiriliyor. Bu tedbirlerin kişileri; reçeteye yazılacak her ilaç başına ücret ödemek gibi hastalıklarının gerektirdiği tedaviyi almak ile bunun bedelini ödemek arasında adaletsiz bir tercihe zorlayacak şekilde bir çarpıklık kazandığı gözlenmektedir.
Yıllardır bu alandaki mesleki sorunlara kafa yoruyorum; bu konularda bazı yazılar ve raporlar hazırlıyorum. Bu çalışmalarımın kısa bir özetini buradan yetkililerin bilgisine sunuyor; kamuoyuyla paylaşıyorum:
Son dönemde hastalıklar patlamadığı halde ilaç giderlerinin katlanarak artması gibi gelişmeler de gösteriyor ki ilaç giderlerindeki sözkonusu artışın çok önemli bir bölümünü aslında gereksiz ilaç giderleri oluşturuyor. Gereksiz ilaç giderlerindeki artış gerekli ilaç giderlerinde bazı kısıtlamaların gündeme gelmesine yol açıyor; bundan da halkımız mağdur oluyor.
Beden ve ruh sağlığı olmak üzere iki ana gövdeye ayrılan sağlık sektöründe; özellikle içinde bulunduğum ruhsağlığı alanında ilaç giderlerini artıran mevcut işleyişin şu şekilde olduğunu tespit ettim:
Malum; ülkemizde ruhsağlığı hizmetleri büyük ölçüde devlet hastaneleri bünyesinde ve salt psikiyatri uzmanı hekimler tekelinde yürütülüyor.
Buradaki hizmetler de dahiliye yahut ortopedi mantığında ve tamamen ilaç odaklı bir işleyişe sahiptir.
Oysa insanlarımızın bu alanda (beden sağlığı alanından farklı olarak) sadece hasta olduklarında tedaviye değil; psikolojik danışmanlığa; psikolojik desteğe; psikolojik eğitime ve psikolojik tedavi denilen terapiye de ihtiyaçları vardır.
Ancak az önce zikredilen "ortopedi mantığında ve salt hekim odaklı işleyiş" bu hizmetlerin etkin bir biçimde verilememesine; bu hizmetlerin gerektiği sorunlara dahi salt ilaç eksenli bir anlayışla yaklaşılmasına yol açmaktadır.
Birebir bir doğası olduğundan ve zaman gerektirdiğinden dolayı ilaç dışı hizmetleri veremeyen hekimler suni teşhisler koyarak sadece ilaçla yaklaşıma yönelmektedirler.
Böylece danışmanlıkla yahut destekle ya da terapiyle çözülecek sorunlarda bile sadece ilaç kullanılması gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır.
En önemlisi de bu alanda etkili tedaviler "ilaç artı terapi" olduğu halde sağaltımların (yıllardır) sadece ilaca indirgenmesi sağaltımların başarısının düşmesine; böylece ilaç kullanım sürelerinin daha da çok uzamasına yol açmaktadır.
Bir de; zaten bu ilaçların etkinlik oranlarının düşük olması ve varolan etkilerinin de uzun bir zaman sonra ortaya çıkması gibi gerçekleri de hesaba katın!
NİTELİKLİ BİR ÇÖZÜM İÇİN
Tıpkı pratisyen hekim gibi fakülte mezunu olan ancak ülkemizde fazla bir fonksiyonu bulunmayan psikologlara; "Ruhsal yardım süreci öncesinde; sırasında ve sonrasında" olmak üzere 3 ana işlev verilmelidir.
Psikologlara ruhsağlığı alanında; tıpkı pratisyen hekimlerin beden sağlığı alanındaki işlevlerine benzer bir işlev verilmeli; halihazırda olduğu gibi insanların önce psikiyatri uzmanına sonra psikoloğa değil (hasta önce uzmana sonra pratisyene gider mi; alandaki mevcut uygulama tam da buna benzemektedir); önce psikoloğa sonra psikiyatri uzmanına gitmesi temin edilmelidir.
Böylece ruhsal sorunların öncelikle ilaç dışı yol ve yöntemlerle çözümlenmeye çalışılması sağlanmalı; dahası bu uygulama teşvik edilmelidir.
Yani psikologlar ruhsağlığı alanının birinci basamağı haline getirilmeli; böylece uzman hekimlerin daha gerçekçi hastalıklarla daha bütüncül bir biçimde uğraşmaları mümkün kılınmalıdır.
Psikologlar ilk basamak olmaları yanında psikiyatrik tedavi sürecinde de aktif bir hale getirilmeli; hastalık teşhisi alan kişilerin "teşhis alsa; ilaç başlansa dahi; psikologla da görüşmesi; destekleyici; bütünleyici; tedavi sürecini kısaltıcı; tedavi etkinliğini artırıcı terapi hizmetlerini alması" hekimlerin kişisel insiyatifine bağlı olmaktan çıkarılmalı; dahası bu uygulama zorunlu tutulmalıdır.
Aksi takdirde "doğası ruhsal olan sorunların sanki organik problemlermiş gibi ele alınması ve zaten etkinliği tartışmalı olan bazı ilaçlarla çözümlenmeye çalışılması" gibi uğraşılar mevcut sağaltım sürecini uzatacak; bu ise daha çok ilaç tüketimi anlamına gelecektir.
Bundan boş yere ilaç yüklenmesi; iyileşme sürelerinin uzaması ya da hiç mümkün olmaması gibi nedenlerle bir yığın insanımız ve ülke ekonomimiz zarar görecektir.