Obezite; vücuda besinler ile alınan enerjinin; harcanan enerjiden fazla olmasından kaynaklanan ve vücut yağ kütlesinin; yağsız vücut kütlesine oranla artması ile karakterize olan kronik bir hastalıktır.Başta kardiyovasküler ve endokrin sistem olmak üzere vücudun tüm organ ve sistemlerini etkileyerek çeşitli bozukluklara hatta ölümlere yol açabilen önemli sağlık problemidir. Dünya sağlık örgütü (WHO) tarafından en riskli 10hastalıktan biri olarak kabul edilen obezitenin; yine aynı örgüt tarafından yürütülen son araştırmalarda kanserle yakın ilgisi olduğu belirlenmiştir.
Dünya sağlık örgütü verilerine göre; dünyada 400milyon üzerinde obez ve 1;6 milyar civarında hafif şişman birey bulunmaktadır.2015 yılında bu oranın sırasıyla 700 milyon ve 2;3 milyara ulaşacağı düşünülmektedir.
Beden kütle indeksi >30 kg/m2 Baz alınarak yapılan çalışmada; Türkiye’de şişmanlık oranı %22;3 bulunmuştur. Bölgesel dağılımlar göz önüne alındığında; obezite; Doğu Anadolu’da en düşük(%17;2) veİç Anadolu’da en yüksek(%25) bulunmuştur. Tüm yerleşim birimleri ve coğrafi bölgelerde kadınlarda görülme sıklığının erkeklerden yüksek olduğu saptanmıştır.
Şişmanlığın oluşumunda kalıtım ve çevresel faktörler temel nedendir.
Kalıtım;
Beden ağırlığının dengelenmesinde rol alan hormonal ve sinirsel faktörler kalıtımsaldır. Yeme davranışında etkili olan kısa ve uzun dönemli sinyaller;yağ hücrelerinin sayı; büyüklük ve bedenin belirli bölümlerine dağılımı ile dinlenme metabolik hızı kalıtımla ilgilidir. Dinlenme metabolik hızı ve yağoksidasyonunu denetleyen genlerdeki mutasyonlar aşırı ağırlık kazanımıyla sonuçlanır. Kalıtımın beden kütle indeksine katkısı %33 civarındadır.
Bu veriler bize gösteriyor ki bazı bireyler aşırı ağırlık kazanımına yatkındır.
Enerji alımı ve harcamadaki dengesizlik;
Şişmanlık enerji alımının uzun süre harcanandan çok olması sonucu oluşur. Enerji alımının fazlalığı aşırı yeme;daha çok yağlı ve şekerli besinleri tercih etme şeklindeki yeme davranışından kaynaklanır. Yemekten aşırı zevk alan bireyler enerji alımlarını kontrol etmekte güçlük çekerler.
Şişmanlamada en önemli faktör enerji harcamasının düşüklüğüdür. İnsan bedeni hareketli yaşamı gerektiren yapıdadır.İlkel insan yaşam gereksinimlerini daha çok beden gücüyle yaptığı faaliyetlerden sağlamaktaydı. Teknolojik gelişmeler beden gücünün yerine makineyi getirmiştir. Artık insan akşama kadar tarlada çalışma yerine traktörde birkaç saat içinde işini bitirmekte veya oturduğu yerden düğmeye basarak makineleri çalıştırmaktadır. Bu değişimin sonucu fiziksel aktivite için enerji harcaması düşerken; zenginleşme; enerji yoğunluğu yüksek besinlerin tüketimini arttırmaktadır.
Ağırlık döngüsü;
Şişman bireyler belirli aralıklarla zayıflama diyeti uygular. Diyeti uygulayan birey belirli ağırlığa indikten sonra eski yeme düzenine geçtiğinde; yitirdiği ağırlığı daha kısa sürede geri kazanmaktadır. Kazanılan bu ağırlığın yağ oranıda yüksektir. Birey tekrar diyet yaptığında; ağırlık kaybı daha zor olmakta ve diyeti bıraktıktan sonra; yağ oranı yüksek ağırlığı daha kısa sürede almaktadır. Böylece ağırlık döngüsü uzun dönemde şişmanlığı arttırıcı faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum; özellikle çok düşük enerji ile kısa sürede zayıflayanlarda görülmektedir. Zayıflama diyeti sonunda ulaşılan ağırlığı korumak için bireyin diyete başlamadan önce aldığı enerjinin %25 daha azını almaya özen göstermesi gerekmektedir. Çok düşük enerjili diyetlerde bu sağlanamadığından; ağırlık döngüsü bireyin daha da şişmanlamasına neden olmaktadır.