SAĞLIK ALANI KİMSEYE KAPTIRILMAMASI GEREKEN BİR PASTA MIDIR
Ruhsağlığı alandaki sorunların doğası; "Biyo-psiko-sosyal" bir yapıya (kökene - gövdeye) sahiptir. Dolayısı ile de mevcut yaklaşımların; "Çok eksenli yani multifaktöriyel" olması gerekir. Bunu bilim söylüyor!
Oysa bu alana; uygulama alanında ve yıllardır sanki dahiliyeymiş gibi -sırf tıp ın içinde bir alan diye- tamamen organikmiş gibi yaklaşılmıştır. Halen de bu en temel hata çoğu hekimce körü körüne savunulmaktadır. Diğer bir anlatımla; çoğunlukla; "Psiko ve Sosyal" boyutları da olan sorunların sadece "Biyolojik" kısmına girişimde bulunulmuştur. Tamamen narsistik bir hezeyanla; "Psikologlar tıp içinde değil" diyerek açıkça olmasa bile; "Bu alanda yerleri yok" demeye çalışanların bu sorunların "psiko ve sosyal" boyutunun olduğunu; bu boyutların da Tıp ın kapsama alanına girmediğini bilmeleri gerekir. "Sosyal bir alanda eğitim aldılar" denilen psikologlar psikiyatriye sonradan eklemlenmiş bir "baş belası" değildir; görüldüğü üzere bu alandaki sorunların "psiko ve sosyal" boyutunun; yani bütünü oluşturan üç parçadan ikisinin doğal sahipleridir.
(Ancak; "Arkasında büyük ilaç lobisi ve aşılması zor bir meslek dayanışması olan "güç karteli" onun bu hakkını elinden almıştır; ayrı mesele). Zaten bu bilimsel gerçek nedeniyledir ki literatürde ruhsal yardım için hep; "Psikiyatrist; psikolog ve sosyal hizmet uzmanından oluşan bir ekip anlayışını gerektirir" denilir. Ancak her yerde görüldüğü üzere; özellikle de son günlerde daha bariz bir biçimde belli olmuştur ki dağdan gelenler yine bağdakini kovmak istemektedirler. Sırf; "Biz daha soyluyuz" diye! Bunu diyenler elbette ki daha soylu olabilirler ama daha haklı değillerdir!
Evet bu hekimler psikologları -çok mantıklı bir argümanmış gibi- tıp okumamakla eleştirirler sürekli. Oysa; "Tıp okumamak tıbbi bir müdahale için eksikliktir." Psikologlar tıbbi bir müdahalenin değil; eğitimini aldıkları psikososyal alanda müdahale yapmanın haklı yeti ve gayreti içindedirler. Hal böyle olduğu halde psikiyatristlerin çok önemli bir bölümü; "Tıp değil; sosyal bir alanda eğitimlisiniz" dedikleri halde psikologların alandaki sorunların psikososyal boyutuna müdahale etmesine karşı çıkarlar. Yani psikologlara; "Sosyal bir eğitim aldınız" derler; ancak sorunların psikososyal yönüne hizmet sunmalarına "tıp eğitimin yok" gibi çelişkili bir mantıkla karşı koyarlar.
Hayır; çoğu bu kadar çelişkiyle de yetinmez; "Tıp değil; sosyal bir alan" dedikleri bu alanın sosyal bir tekniğini (terapiyi...Terapi tıbbi bir teknik değildir; iletişimsel; yani sözel bir tekniktir) aldıkları “tıp eğitimi” ile sahiplenmeye kalkar. Hadi sahiplendiler diyelim; sosyal bir tekniği; “sosyal alanda eğitimli” dedikleri psikologlara yasakla(t)maya da çalışırlar üstelik. Buradaki üç mantığın içler acısı halini görüyorsunuz; değil mi! Toplum sağlığı ve gerçeklik kaygısı bunun neresinde!
Sadece bu çelişkiler mi? Keşke öyle olsa!
Psikologların sunduğu bir danışmanlık işlevine bile karşı çıkarlar; işlettikleri özel merkezlerin kapatılması için etik dışı her türlü girişimlerde bulunurlar. Evet toplum sağlığı için! Çünkü psikologların sadece bilgileriyle konuşması çok tehlikelidir!
Gerekçeleri; "Psikologların hekimle birlikte çalışması gerektiği" savıdır. Oysa psikologların emniyette; orduda; ceza evinde; emniyette; medikososyallerde hekim olmadan bağımsız meslek icra ettiklerini gayet iyi bilirler. Bağımsız meslek icra etmek bu kurumlarda sorun olmaz; sadece özel sektörde problem teşkil eder ne hikmetse! Yani maaştan başka getirisi olmayan bir kurumda hekim kontrolü şart değildir; istediğin gibi çalışabilirsin! Ama özel sektöre geldin mi orada durulmalıdır; hekim sorumluluğunda çalışılmalıdır! Bu çelişkiyi ve altındaki uyanıklığı görüyormusunuz?
Diğer güçlü bir iddiaları da "psikologların uzman olmadığıdır." Buna hışımla karşı çıkarlar. Oysa pratisyen hekimlerin uzman olmadıkları halde tıbbın a sından z sine kadar medikal tedavi hizmeti sunmasına hiç ses çıkarmazlar!
Fakülte düzeyinde fizyoloji eğitimi olmadan -haklı olarak- medikal tedavi yapılamz derler ama kendileri fakülte düzeyinde psikoloji okumadan psikolojik bir yaklaşım olan terapiyi yapabildiklerini söylerler. Kendileri farmokoloji okurlar; bu dersi görmenin kendilerine ilaç verme ehliyeti verdiğini düşünürler. Mesela farmokoloji kursuna gittin mi falan demezler! Ama bir psikoloğun tamamı terapi ile ilgili olan 4 yıllık eğitimini yok sayarlar; onlardan üç - beş günlük kurs ve sertifika belgesi ararlar. Bu yeterliliğin psikoloji eğitiminde 4 yılda verildiğine inanmazlar ama kendileri on günlük bir kursla bu hakkı kazanırlar.
Vs. Vs. Vs.
Bu aleni çarpıklıkların kökeninde; mesleki narsizm (10 yıl okuduysak bize her şey mübahtır mantığı) ve bir psikiyatristin (Allah konuşturmuş olmalı) dediği gibi; "Bu alandaki pastayı kapmaya çalışıyorlar" şeklindeki alanı kapılacak bir "pasta" olarak görme kaygısı yatıyor diye düşünüyorum.
O pasta insan sağlığı üzerinde “mesleki ego” ve “pasta savaşı” verenlerin boğazına dolanır bir gün. Zaten kapris; kıskançlık; tahammülsüzlük; agresiflik; kin; öfke; suçlama; iftira; saldırı; algı körlüğü gibi arazlarla bir çok kişinin ruhuna dolanmaya çoktan başlamış bile!
(Not: İşini son derece düzgün yapan; sadece iyi hekim değil iyi bir insan da olan bir çok psikiyatristimizi tenzih ediyorum! Derdim ne psikiyatriyle ne de psikiyatristlerle! Tek derdim mevcut uygulama hatalarıyla ve uzman kılığı altına saklanmış bir kısım şarlatanlarla)