Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Psikiyatri İlaçları: Hastaysanız Size; Değilseniz Firmalara Şifa Olan Ajan

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
Eğer hastalık varsa tedavi vardır. İlaç elbette ki bir tedavi ajanıdır. Her tedavi ajanı gibi ilaç da ancak hastalığı tedavi eder. Peki ya ortada hastalık yoksa? Bu durumda ilaç neyi tedavi edecek! Olmayan hastalığı mı? Olmayan şey tedavi edilebilir mi?

Üzülerek söylemeliyim ki
“hastalık” kavramı bugün gerçek anlamını kaybetmek üzeredir. Oysa yaşanılan ve yardım gereksinimi duyulan her sorun bir hastalık demek değildir.

Bilirsiniz; her mide ağrısı mide hastalığı anlamına gelmez. Bir dâhiliye mütehassısı kendisine mide ağrısı yakınması ile gelen hastayı dinlerken hastanın ağzından çıkan
“ağrı” kelimesini duyar duymaz hemen hastalık teşhisi koymaz mesela. Evvela hastanın bu şikâyeti öncesini etraflıca sorgular. Mesela üşütüp üşütmediğini; yediği bir şeyin dokunup dokunmadığını vs. araştırır.

Yine her bel ağrısı bel fıtığı olduğumuzu göstermez. Bu şikâyetle gidilen doktor da aynı şekilde beldeki ağrıya bakıp hemen
“hastasın” demez. Örneğin ağır bir yük kaldırıp kaldırmadığını; ani bir hareket yapıp yapmadığını; soğukta kalıp kalmadığını; bu ağrının ne zamandan beri yaşandığını vs. de iyice araştırır.
Bu yönde bir bulguya ulaşması halinde kişiye hasta olmadığını; şikâyetlerinin soğuğa; ağır yük kaldırmaya ya da ani harekete bağlı olarak (yani bir sonuç olarak) ortaya çıkan geçici semptomlar olduğunu; dolayısı ile bir süre sonra kendiliğinden geçeceğini vs. söyler. En fazla hastaya bazı tavsiyelerde bulunur. Bir süre dinlenmesini; belini sıcak tutmasını vs. önerir.

Bu gerçek psikiyatri alanı için de geçerlidir. Bu alanda da aynı şekilde her üzüntü hali depresyon; her hareketlilik durumu hiperaktivite; her can sıkıntısı olgusu da anksiyete hastalığı demek değildir mesela.


Yine her korku hali fobi anlamına gelmediği gibi her unutkanlık da demans olduğumuzu göstermez. Bu nedenle tıbbın diğer alanlarında olduğu gibi (hatta çok daha da fazla) psikiyatride de hastanın şikâyete konu olan sorunları evvela bir sebep – sonuç ilişkisi zinciri içersinde ve etraflıca sorgulanmalı; özellikle de sorunu ortaya çıkaran başlangıç faktörleri üzerinde ehemmiyetle durulmalı; hastalık olasılığı bütün bu harici faktörler elimine edildikten sonra ancak en son planda akla gelmelidir.


O bakımdan hastalık teşhisi koyarken; dolayısı ile de ilaç verirken sadece ve sadece kişinin / çocuğun yaşamında söz konusu olan şikâyetlere ve bu şikâyetlerin şiddetine bakılmamalı (oysa bir sorunun şiddetinin fazla olması o sorunu tehlikeli bir hale getirmiş olmaz. Bir grip hafif de olsa; şiddetli de seyretse griptir.); bu şikâyetlerin ne ve ne şiddette olduğundan daha da önemlisi nasıl ortaya çıktığı; herhangi bir yaşam olayına tepki olarak gelişip gelişmediği; ne zamandan beri sürdüğü gibi konular üzerinde de titizlikle durulmalıdır.


Bütün bunlar doğru bir değerlendirmeyi zorunlu kılar. Her
“doğru değerlendirme” işlemi ise belli bir zamanı gerektirir. Kişinin uzmanlığı ne olursa olsun; gerekli zaman ayrılmadığında ortaya maalesef bazı olumsuz sonuçlar çıkabilmektedir. O yüzden bir uzman seçerken göz önüne almanız gereken en önemli kriter sadece unvanı değil; size yeteri kadar vakit ayırıp ayırmadığı olmalıdır.

Özellikle şahsınızla yahut çocuğunuzla ilgili sorunlarda ilaç kullanımına karar verilmeden önce evvela ortadaki sorunun bir hastalık olup olmadığı hakkında kesin bir teşhisin konulması; doğru bir kararın verilmesi gerekir. Çünkü doğru değerlendirme işlemi sağlıklı bir çözümün olmazsa olmaz bir ön koşuludur.

Velhasıl; makul bir zaman ve buna bağlı olarak gerçekleşecek doğru bir değerlendirme işlemi sonucunda ortadaki sorun bir hastalık olarak tanımlanmış ise ancak o aman ilaç başlanması gerekir.

Unutmayın ki bir ilaç ancak hastalığı tedavi eder. Hasta olmadığınız halde kullanacağınız her ilaç ise size değil; sadece ilaç firmalarının daha az kazanma kaygısına şifa olur.


Psikolog

İzzet Güllü
MDH