Hurafe ve batıl inançlar eşyaya doğaüstü insana insanüstü vasıflar yüklemedir. Sahip olmayan insan hemen hemen hiç yok gibidir. Hurafeler aslı olmayan toplumun kendi ürettiği; inanarak veya uygulayarak rahatladığı bir takım davranış kompulsiyonlarıdır. Hatta bu kültürel ve toplumsal bir davranış olarak tanımlanmasa psikotik eylemler diyebilecek olduklarımız vardır. Fakat bu durumu dışlayan faktör bunun bir gelenek gibi büyük kitlelerin oluşturduğu şeyler olduğudur.
Yapılan araştırmalara göre bu tarz inanışları olan kişilerin önyargılı kişiler olduğu bulunmuştur. Yine baskıcı ve paranoyak ebeveyn çocuklarının daha çok bu tarz inanışları olduğu bulunmuştur. Bu durum bir zaman sonra hastalık boyutuna getirebilenler vardır. Mesela Hıristiyan toplumlarda 13 sayısı uğursuzluğuna inanılır. Bu inanış Hz. İsa’nın havarilerinden 13.sünün ona ihanet etmesiyle başlamıştır. Fakat bazı toplumlarda 13 sayısı fobi boyutunda korku ve kaygı oluşturabiliyor. Hatta 13’ten korkma hastalığı (triskaidekofobi) diye bir hastalık bile oluşmuştur zamanla.
Sözgelimi fal baktırmak ve fala inanmak; çeşitli türbelere gidip oralara bir şey bağlamak ve ya bir şey bırakmak gibi şeyler toplumda sık rastlanan inanışlar arasında gelir. Bunu ne gibi bir zararı olabilir?. Mesela fal baktırma eyleminden bahsedelim. Her falda mutlaka o kişiyi sevmeyen bir düşmanı veya olumsuz bir şey bulunur. Falın istediklerini duymaya çalışan insanlar için rahatlatıcı yanı olduğu gibi paranoyaya sürükleyen de bir yanı bulunuyor. Fal baktıran kişiler zamanla falda tarif edilen kişiyi hayatında aramaya başlar. Sosyal ilişkileri bozan bir yönü vardır.
Bunun gibi hurafeler gerçekten ve aslından uzaklaştırdığı için bireylerde zamanla şüphe ve güvensizlik duygusu artar. Gerçekle üretilen şey arasında bir çatışma başlar. Kişinin gerçeğe ulaşmadaki motivasyonunu kırabilir. Yine bu durumu bir örnekle açıklarsak kısır bir kadının yeni doğmuş çocuğun üzerine oturtulması veya yeni doğum yapmış birinin evine çuvalla yuvarlanarak girmesi; çok çocuklu bir adamın ceketini giyip yatması gibi… Tüm bu durumlar hamile kalmayı arzu eden bayan için tüketici ve yıpratıcı durumlardır. Hem asıl tedaviyi geciktirebileceği gibi; hem de hamile kalmak isteyen bayana gereksiz umut aşılayıp; hayal kırıklığı yaşatan eylemlerdir. Zamanla kişiler umudunu tümden kaybederek içe çekilme yaşarlar. Bu kadar şey yaptım niye hiç biri kabul görülmedi diyerek hurafelere dini bir anlam da yükleyebilirler.?
Batıl inancı kabul edip sonra batıl davranışı üretebileceğimiz gibi bunun olmadığı ve toplumda artık alışkanlık haline gelen davranışlarda mevcuttur. Yani aidiyet duygusu için davranışın tekerrürü mümkündür.
Zihinde hiçbir destekleyici öğesi olmamasına rağmen alışılagelmiş sırf birileri yapıyor diye tekrarlanan davranışlar vardır. Bu inanç ve hurafeler o kadar yoğundur ki inananlar olumlu ve olumsuz beklentilerine zaman zaman karşılık bulabilirler. İnancın hipnotik gücü diye tanımlayabiliriz bu durumu. Yani kara kedi görünce saçını çekmezse gerçekten çok inandığı için olumsuz bir olayı yaşayabilir. Burada hikmet kara kedide değil zihindeki inancın gücündedir. Veya tam tersi bir kaleme uğur atfederek sınava girip yine durumu kaleme bağlamak gibi. Hurafeler geleceği tahmin etme yönündeki arzusunu da tatmin ettiği için de çok talep görür.
Tüm bunların olumlu yanları da vardır. Yaparak mutlu olur durumu bir başka eşya veya duruma bağlar. Fakat bu durum manadan maddeye bir sürükleniş haline gelebilir. Hurafelerde dikkat edilmesi gereken unsur amacından sapıyor mu? Bizi olumsuz duygulara sürüklüyor mu? Bunlara dikkat edip ölçüyü korumalıyız. Hurafe ve batıl inançları hezeyan ve paranoyaya dönüştürmemeliyiz.