Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İnsan Neden Bunalır?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
İnsan neden bunalır?

İnsanların bunalımına neden olan birçok şey vardır. Gerek genel geçer moral bozukluğunun; gerekse ağır depresyonların; stres gibi; maddi zorluklar gibi; aile içi problemler gibi; kişinin yaptığı işten mutsuz olması gibi birçok nedeni olabilir. Fakat ara sıra pek de bir neden olmadan bunalır insan. Hatta bir dakika önce mutluyken; bir dakika sonra birden canı sıkılır; morali bozulur; görünürde hiç bir neden yokken. Bu ani değişikliği fark etmek bile zordur hatta. Ne oldu da bir dakika önce gülüp eğlenirken bir dakika sonra böyle mahzunlaştım der insan; işin içinden çıkamaz.

Bir dakika durup düşününce; genelde sebebin o anda aklımızdan geçen bir düşünce olduğunu fark ederiz. Öyle ki; sanki beynimiz mutsuzluk üretir bazen. Psikolojide; düşüncelerin duyguları ve davranışları direkt olarak etkilediği bilinen bir gerçektir. Duyguları değiştirmek için önce düşüncelerin farkına varma ve daha sonra düşünceleri değiştirme yaygın olarak kullanılan yöntemlerdir. Kişi günlük tutarak veya bir tablo yardımıyla düşüncelerinin farkına varmaya çalışır ve kağıda döker. Daha sonra; psikolog yardımıyla bu düşüncelerin mantıksız olanlarını belirler. Ardından; bu düşünceleri eleme ve durdurma yoluna gidilir. Çoğu zaman duygularının ve davranışlarının mantıksız ve sağlıksız bir düşünceye dayalı olduğunu fark eden danışan kendiliğinden bu düşünceyi kafasından çıkartır. Düşünce yine aklına gelirse artık daha çabuk farkına varacak ve daha çabuk mantıksızlığı fark edecektir. Şimdi bu psikolojik tekniğin günlük hayatta nasıl işe yarayabileceğini görelim.

Kendi haline bırakıldığında; televizyonla; işle; sohbetle veya gazeteyle meşgul olmadığında mutsuz düşünceler üretir beyin adeta. Kendimizi suçlayan düşünceler; kızgınlık dolu düşünceler; başkalarını suçlayan düşünceler; korku yaratan düşünceler; kaygı yaratan düşünceler; en kötü senaryoyu bir film şeridi gibi gözümüzün önünde canlandıran düşünceler… Belki de onun için; ya internete; ya bilgisayar oyunlarına; ya da televizyona bağımlı hale geliriz. Boş bırakmamak için beyni. Acaba beyni oyalamak yerine başka yöntemlerle de kontrol altına alabilir miyiz? Mutsuzluk yaratan düşünceler üretmesini engelleyebilir miyiz? Cevap; “evet.” Örneğin; başınıza gelmiştir; bir şeyi düşünmeyeceğim dedikçe düşünürsün. Kafandan atmaya çalıştıkça koşa koşa geri gelir o düşünce. Yapışır kalır. Gitmek bilmez. Düşünceyi durdurmaya çalışıp durduramayınca daha da bir sinir basar insana. Öyleyse ne yapmalı?

Gariptir ki; yapılacak şey düşünceyi durdurmaya çalışmak değil sadece farkına varmak ve etkilerini izlemektir. Hangi düşünceler geliyor; bu düşünceler nasıl duygular yaratıyor; bu duygular nasıl davranışlar yaratıyor? Sadece izlemek; görmek; fark etmek… Kendini yargılamadan; utanmadan; sıkılmadan; mümkün olduğunca sansürlemeden… İlk seferinde fark etmek bile zordur. Bu beceriyi kazanmak için biraz eğitmek gerekir beyni. Zamanla; yavaş yavaş kazanılacak bir beceridir düşünceleri fark etmek becerisi. Bir süre sonra bazı düşüncelerle eski tanıdıklar gibi olursunuz. “Oooo; sen mi geldin; gel buyur bakalım. Nerelerdeydin? Tanıştırayım; kendimi suçlama düşüncem; çok eskiden beri tanışırız kendisiyle.”

Ya sonra? İzledik; fark ettik; kanka olduk. Sonra? Sonrası kendiliğinden gelir. Artık onun saçmalığını; pis numaralarını o kadar iyi bilirsiniz ki; sizi kandıramaz olur. Artık moralinizi bozamaz olur. Gerçi çok sinsidir düşünceler; siz onu tanıdıkça farklı kılıklara bürünüp tekrar tekrar çalarlar kapınızı; ama siz kapıda nöbetteyseniz sizi atlatıp içeri giremez olur. Girse bile siz onun ciğerini bildiğiniz için gereğince ağırlar; kibarca kapıyı gösterirsiniz. Belki de onun için insanın kendini tanıması bu kadar önemlidir. İnsan kendini nasıl tanır? En sinsi düşünceleriyle tanışarak.