Gündelik konuşmalarımızda en sık kullandığımız kelimelerin arasına giren depresyon kelimesi; aslında bir hastalık adıdır. Çökme; çöküntü anlamına gelen depresyon yaşanılan olumsuz duygular ve hayatla mücadele edememenin sonucunda oluşan bir duygudurum bozukluğudur. Genetik yapının da payının olduğu bilindiği depresyonun gerçek nedeni insanın hayatta yaşadığı olay ve durumlara karşı psikolojik anlamda direnememesidir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki depresyonun görülme sıklığı kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazladır.
Depresyon tanısının konulması için aranan belirtiler nedir?
- Hayattan zevk almama: Kişi daha önce yapmaktan zevk aldığı işlerden zevk almamaya başlar. Bitirdiğinde mutlu olduğu aktiviteleri yapmak ona işkence gibi gelmeye başlar.
- Ruh hali: Kişi geçmişe göre çok daha mutsuz ve üzülmeye meyillidir. Küçük bir olay veya söz bile onu üzüp mutsuz edebilir. Daha az gülümser. Daha gergindir ve çabuk sinirlenip öfke nöbetleri geçirebilir. Olayların olumsuz taraflarını daha çok görür; karamsar ve umutsuzdur.
- Kendini değersiz- yetersiz hissetme: Kendi gözünde o artık değersiz; hiçbir işe yaramayan birisidir. Etrafındaki insanlar; ailesi; iş arkadaşları tarafından değersiz görüldüğüne inanmaya başlar. Hayatta başarısız olduğuna ve yeteneksiz olduğunu düşünür. Özgüven kaybı başlar. Bu nedenle yeni birisiyle tanışmak; yeni bir işe başlamak gibi hayatlarına yenilik getirecek durumlardan uzak durmaya çalışırlar.
- Geçmişe dair pişmanlık: Geçmişte yaptığı bir hataya veya yaşanılan üzüntü veren bir olayı son zamanlarda daha sık düşünmektedir. Kendine; yaşanan olaylara ve diğer kişilere karşı duyulan öfke giderek artmaktadır.
- Uyku problemleri: Depresyona giren kişi de en sık görülen şikayetlerden biri de uyku problemleridir. Kişi ya uyuyamamaktan ya uykuya saatlerce uğraştıktan sonra çok geç dalmaktan ya da çok uyumaktan şikayet eder.
- Kilo problemleri: Kişi de kilo artışı ya da herhangi bir diyet yapmadan istem dışı kilo kaybı söz konusudur.
- Ağlama krizleri: Kişi normalde olduğundan daha alıngan olmaya başlar. Özellikle geceleri ağlama krizleri yaşanabilir.
- Yorgunluk: Kişide sürekli bir yorgunluk vardır; sabahları uyandığında kendini dinlenememiş hissedip yataktan çıkmak istemez. Dışarıda yapılması gereken işler ( alışveriş; fatura ödeme… vb) sürekli ertelenmeye başlar. Hareketlerde yavaşlama söz konusudur.
- Ağrılar: Depresyon yaşayan kişi bir psikologla görüşmeden önce fiziksel şikayetlerinden dolayı farklı branşlardaki doktorla görüşmüş olma ihtimali yüksektir. Baş ağrısı için bir nörologla; boyun ağrısı veya yaşadığı sürekli yorgunluk için bir fizik tedavi uzmanıyla ya da halsizliği ve isteksizliği için dahiliye uzmanıyla görüşülüp ilaç tedavisine başlanılmasına rağmen fayda göremeyip aynı şikayetlerinin devam ettiği bir çok hasta depresyonda olduğunun farkında değildir.
- Unutkanlık: Kişi randevular; eşyaları koyduğu yerler; telefon numaraları gibi birçok şeyi unuttuğundan şikayetçidir. Düşüncelerini toparlamakta zorlandığı için de daha az konuşmaya başlar.
- İş veriminde düşüş: İş hayatında görülen çalışmadaki ve kişinin üretiminde gözlemlenebilir bir düşüş olur.
- Cinsel isteksizlik: cinsel anlamda yaşanılan isteksizlik söz konusudur.
- İntihar: Kendini değersiz ve yetersiz gören; hayata umutsuz ve karamsar bakan kişi her geçen gün kendini daha mutsuz hissetmekte ve yaşamın bir anlamı olmadığını düşünerek intihar girişiminde bulunabilir.
Yukarıda sayılan belirtiler bir anda ortaya çıkabileceği gibi yaşanan bir kayıptan sonra da görülmeye başlanılabilir. Bu kayıp yakın birinin ölümü; boşanma; özellikle bayanlarda düşük yapma gibi sevdiği bir insandan ayrılma olabileceği gibi maddi anlamda yaşanılan iflas ve iş kaybı gibi kayıplarda depresyona neden olabilmektedir. Başka bir şehre ya da ülkeye yapılan göç; statü farklılığı; yaşanılan doğal afetlerin de depresyonu büyük oranda oluşturduğu bilinmektedir. Depresyon geçiren kişilerin geçmişlerini incelediğimizde yaşanılan bir sağlık sorununun; ameliyatların da bu hastalıkta tetikleyici olabildiklerini görmekteyiz.
Belirtiler yaşanılan kayıp sonucu bile olsa 2 haftadan fazla sürmüşse vakit kaybetmeden bir uzmanla görüşülmelidir.