Uyku; sağlıklı insanlarda niteliği ve niceliği bakımından değişiklikler gösteren; düzenli; tekrarlanan bir süreçtir. Her bir bireyin uykuya ne kadar süre ile ihtiyaç duyduğu yaşa göre değişir. Sadece yaş da değil; cinsiyet; aydınlık-karanlık; egzesiz; beslenme; hastalık; stres gibi faktörler de uyku miktarını ve kalitesini etkiler. Bu nedenle sabit bir normal uyku miktarından bahsetmek çok zordur. Ancak buradaki en önemli kriter kişi uyandığında kendini zinde hissediyor ise yeterli uyku miktarı almıştır tam tersi uyandığında kendini yorgun; bezgin hissediyor ise uyku miktarı ve niteliği kaliteli değil demektir. Sağlıklı bir uyku çok uzun uyku uyumak değildir. En etkin ve sağlıklı uyku ; uykunun hafif ve derin ve rem dönemlerinin yeterince uyunduğu uykudur. Rem ( rapid eye movement/hızlı göz hareketleri) dönemi; hem fizyolojik belirtiler hem de rüyaların psikolojik yoğunluğu açısından gecenin en ihtiyaç görülen uyku halidir. İyi ve dinlenmiş uyanmak için rem dönemi uykusu son derece önemlidir.
Parasomnia
a. Kabuslar: her yaşta ortaya çıkabilir. En yaygın olarak 3-5 yaşlarında görülür. Uykunun her dönemi nde görülebilir. Genellikle rem döneminde ve uykunun ikinci yarısında herhangi bir dış uyaran olmadan çocuğun uyanmasına yol açan korkutucu rüyalardır. Genelde bu yaş çocuklarında kabuslar zarar görmeyle ilişklidir. Hırsız korkusu; saldırgan korkusu; canavar korkusu; ölüm korkusu şeklinde olabilir. Çocuk uykusunda uyandığında ağlayarak uyanır ve bi kaç dakikadan önce kendine gelemez. Panik halinde uyanır ; uyandıktan sonra da anne veya babasını yanında görmek ister. Çocuk rüyasını hatırlar ve tekrar aynı rüyayı görmekten korktuğu için bir sonraki gece yalnız başına uyumaktan kaçınır. Yalnız başına uykuya yatırıldığında ise yine kötü rüya görmekten korktuğu için uykuya dalamaz; rahat değildir; hatta pek çok zaman kötü rüyayı gördüğü odada yatmak istemez.
b. Gece korkusu: genellikle 5-7 yaşları arasında görülür. Uyku terörü de denilebilir. Cinsiyet farklılığı yoktur. Çocuk bir anda kalkar ve ağlamaya başlar ;çığlık atar. Rüyasını yani onu neyin korkuttuğunu hatırlamaz. Nadiren görülür. Uykunun başlangıcından 1-2 saat içinde olur; çocuk yoğun bir endişe içindedir. Uyanması zor olur ancak çocuk kendine geldikten bir süre sonra desteksiz uyuyabilir.
Uyarı
Eğer gece uyanınca olaya otomatik hareketler eşlik ediyorsa; ağız şapırdatma; göz kırpma el burkma gibi; veya kasılmalar oluyorsa ve 3-5 dakikada pik yapıp ;
15 dakika içinde düzelme gösteriyorsa veya idrar kaçırma varsa ek olarak o dönme ait unutkanlığı varsa mutlaka EEG GEREKİR.
c. Uyurgezerlik : Gecenin 1/3lük kısmında ortaya çıkan ani motor aktivitenin başlamasıyla ortaya çıkar. 5 yaş civarında başlar. 12 yaşında sıklığı artar sonra azalır. Genetik faktörler uyurgezerlikde oldukça etkilidir. Kişi uyurgezerlikde yatakta oturmaya başlar; boş ve anlamsız yüzle etrafına bakar; çevre üzerinde duyarlılıkta azalma vardır; etrafındaki objelere karşı kayıtsızdır. Kalkar ve yürümeye başlar. Etrafında ne olduğuyla ve nereye gittiğiyle ilgili değildir. Hastanın oda düzenlemesinin yapılması; gündüz çocuğun gerilmemesi; çocuğun yanında bu sorunun konuşulmaması; aileye uyurgezerlikle ilgili bilgi vermek; uyurgezerliği n meydana geldiği saatten 5-30 dak önce uyandırmak; gerekiyor ise ilaç tedavisinin yapılması önerilir.
d. Noktural Bruksizm: Çocuğun dişlerini birbirine sürtmesi; gıcırdatmasıdır. Nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Cinsiyet farklılığı yoktur. Bruksizmin yol açtığı en önemli sorun; dişlerindeki aşınmadır. Diş gıcırdatmanın şiddetli olduğu durumlarda çene ekleminde sabah kalkınca ağrı görülebilir. Gidişatı azalıp artabilir. Kaygı miktarındaki artış; stres; aileiçi huzursuzluk ; okul sorunları; kayıplar bu sıkıntıyı arttırabilirler. Çocuğun stresle başaçıkma mekanizmalarını güçlendirmek sıkıntının hafiflemesine neden olabilmektedir.