Kısa bir süre sonra okullar açılacak. Okula yeni başlayacak çocuğu olan anne babalar; hele ilk çocuklarını okula göndereceklerse; çok heyecanlılar. Çünkü yaşanan her ilkte olduğu gibi; okula başlamak da çok önemlidir. Hatta çocuğun yaşamındaki dönüm noktalarından en önemlisi...
Çocuğunuzun okula başlamasına karar verdiniz; yada vermek üzeresiniz. Peki çocuğunuz okula gitmeye gerçekten hazır mı?
Ne yazık ki ülkemizde çocuğun okula başlama kararı çok hızlı ve çok yüzeysel ölçütlere göre; yeterince sorgulanmadan veriliyor. Genellikle yedi yaşına basmak ölçüt alınıyor. Ancak bu hesaplamada büyük yanlış yapılıyor.
Sanki çocuğun girdiği yaş; doldurduğu yaş gibi düşünülüyor. Çocuğumuz doğduğu gibi 1 yaşında olmuyor. Bunu anlamakta bir sıkıntımız yok. 1 yaşında demek için çocuğun 12 ayının dolmasını; 2 yaşında demek için 24 ayının tamamlanmasını bekleyen bizler; bundan sonra yaş söylerken çok tipik bir hataya düşüyoruz nedense. Çocuk okula başlama yaşına yaklaşırken; doldurduğu yaşının üzerine bir yıl daha koyuyoruz.
Özetle söylemek gerekirse; okullarımızın; daha doğrusu Bakanlığımızın koymuş olduğu 72 ay şartı var. 72 ayı dolmayan çocuk okula kabul edilmiyor. Oysa basit bir matematik hesabi bize 72 ayın; 6 yaşa eşit olduğunu gösterecek. Bakanlık bu şartı arıyor ama ille de 72 aylık çocuğunuzu okula vereceksiniz diye bir dayatması yok. Peki neden uygulamada böyle bir tuhaflık var? Bunu anlayabilmek için geçmişe bakmak gerekiyor.
1986 yılında çıkan bir yasa; ülkemizde 6 yaş uygulamasını başlatıyor. Aslında amaçlanan; 6 yaşındaki çocukları ilkokul birinci sınıf müfredatına uydurmak değil. Bazı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bir hazırlama eğitimine tabi tutmak. Ama hedeflenen gerçekleşemiyor ve 6 yaş grubu da; 7 yaş grubu ile birlikte; aynı eğitim öğretim faaliyetlerinin içine bırakılıveriyor. Sonuç: Çocukların okula ve eğitim öğretim faaliyetlerine uyumunda karşılaşılan bir sürü problem. Bu sonucun sonucu da yasanın uygulanmasından vazgeçilmesi... Ancak buradaki ufak bir ayrıntı; problemin günümüze taşınmasına sebep oluyor. Tasa tamamıyla ortadan kalkmıyor. Artık isteyen 6 yaşındaki çocuğunu okula verebiliyor. Yada isteyen 7 yaşını bekliyor ve öyle okula başlatıyor.
İşte bu noktada ailelerin beklenti ve kaygıları giriyor devreye. ’Çocuğum bir an önce hayata atılsın;yaşıtlarından geri kalmasın’ düşüncesine bir de çocuğunun okula başladığını görme heyecan ve hevesi eklenince; 7 yaşını doldurmasını beklemeye sabrı kalmıyor ailenin.
Böylece birçok çocuk taşımaya hazır olmadığı bir yükün altına girmiş oluyor. Eğitim sisteminin bir yarış olduğunu var sayarsak; çocuk yarışa en sonda başlamış oluyor. Çocuk ya kazanamayacağını düşünüp hiç gayret etmiyor; yada gayreti öndekinin hızına yetişemediği için güvensiz; başarısız; sonuçta mutsuz oluyor.
Ne yazık ki bu mutsuzluğun temeli de erken okula başlamak ile atılıyor. Oysa bizi tüm yanlışlardan kurtaracak olan çocuğun okula başlamaya gerçekten hazır olup olmadığını sorgulamak.
Peki nedir HAZIR OLUŞ ?
v Öncelikle çocuğun bilek; parmak kemikleri ve kaslarının ince ve hassas işleri yapabilecek olgunluğa ulaşmış olması gerekir.
v Sınırlandırılmış bir ortamda uzun süreli oturma; dinleme ve kendisine yöneltilen bazı komutlara uymak gibi becerileri yerine getirebilmelidir.
v Okuma yazma faaliyetlerine yönelik bazı çabalarının olması gerekir.(Ör: Sayılarla; kitaplarla ilgili bazı şarkılar öğrenmek; bir defter edinip resim yada şekiller çizmek; yazı yazmaya istekli olmak vb.)
v Varlıklar arasındaki benzerlik ve farklılıkları görebiliyor; basit sınıflandırmaları yapabiliyor olmalıdır.(ör: renkler)
v Çocuk evden ayrılarak bireyselleşmeye ve günlük aktivitelerde kendine yeterli olmasını sağlayacak bir bağımsızlık düzeyine ulaşmış olmalıdır. (Ör: Kantinden yiyecek alabilmek; öğrenci tuvaletini kullanabilmek; evden uzakta 5-6 saat geçirebilmek vs.)
v Okul; sınıf içi faaliyetler konusunda bilgi sahibi olmalı; okul hevesi çanta; önlük vb. eşyaları satın almakla sınırlı olmamalıdır.
v Çocukta çevreyi araştırma; arkadaşlarla ilişkide bulunma isteğinin ve bu isteğe bağlı girişimlerinin olması gereklidir.
v Yeterince oyun oynama fırsatı bulabilmiş; kendini oyunla ifade edebilmiş ve oyuna doymuş olmalıdır.
v Okula hazır oluşta anaokulu eğitiminin de rolü son derece önemlidir. Bu mümkün olmadığı takdirde; çocuk bahçede; evde; akran grupları ile yeterince sosyal beceri kazanmış olmalıdır.
Bunun gibi temel bazı becerileri kazanmış çocuk bir de istekli ise okula hazırdır denilebilir.
Birçok tanıdığınız gibi “ biz oğlumuzu erken okula verdik çok zorlandı; hala okulu sevmiyor ”; “ biz kızımızı okula erken vermekle yanlış yaptık; çok ezildi ” pişmanlığı yaşayan bir veli olmamanız dileği ile.