Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Aşk Acısı Çekiyorum

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
Aşk su gibidir. Özgürce akan bir su; yolunu bulur ama o suyu kaynatırsanız; buhar olup uçar gider!

İyi aşıklar; birbirlerine bakan ve sarılanlar değil; aynı yöne benzer biçimde bakanlardır.

İyi aşık; önce sevdiğini anlamaya çalışır; sonra kendini bilmeye ve değiştirmeye çalışır; daha sonra eşini değiştirmeye çalışır. Bu sıra bozulursa aşk zarar görür. İyi aşıklar; sıkıntılı durumlarda kişiliklerinin bir bölümüne tampon görevi verirler. Olayları yumuşatıp; daha sonra tepki verirler. Düşünce katılığından vazgeçip; düşünce esnekliği gösterirler. Yani inatçılık aşkın en büyük düşmanıdır. İyi aşıklar; günlük ve anlık ihtiyaçları ile uzun vadeli amaçları arasında denge kurmayı başarırlar. Aşkın en büyük düşmanı; bencil bir vericiliktir. Bencil verici; verdikten sonra karşılık bekler. Aşık olduğu kişiyi kendisinin parçası gibi görür.

Aşk; uzun bir yolculuğa çıkmak veya yanan bir ateşi seyretmek gibidir. Ateşe aşkla bakanlar; onu canlı tutmak için çalışmazlarsa; ateş söner.
Aşkın kısa sürmesinin sebebi; aşıkların ateşin içine atılıp yanmanın gerektiğini düşünmeleridir. Beslenemeyen; bakılmayan ateş söndüğü gibi; bakımsız ilişki kolay söner. Aşkın birinci tuzağı; ‘Aşkın bir insanın diğer insan içinde kaybolması’ olarak anlaşılmasıdır. Karşı tarafın özgürlüğünü yok ettiği için; aşk devam etmez. Aşk yolculuğunda; fırtınalı dönemlerde; hemen gemiyi terketmek güveni zayıflatır ve aşka zarar verir. Aşkı tatmayan; çok insani bir tadı tatmamış demektir.

Aşk acısını unutmanın kısa yolu; ikinci bir aşk aramaktır. Ancak öç alma duygusu ile hareket edilirse; yeni bir maceraya girilir. Amaca yönelik aşk; içinde bilgelik olan aşktır ve devamlıdır. Yaşam amacını unutmadan aşık olmayı başarmak; emek ve yatırım gerektirir. Duygusal bir ilişkinin bitmesi; bir kişi ile duygusal paylaşımın bitmesinin ötesinde; bir yaşam biçiminin kesintiye uğraması anlamına gelebilir. Birlikte yapılan sosyal faaliyetlerin; geleceğe yönelik hayallerin; ortak arkadaşlarla görüşmenin de kesilmesi gibi… Biten bir ilişkinin ardından; kişinin kendisini sosyal olarak konumlandırma biçimi de değişebilir; örneğin ‘evliliğe doğru giden’ bir ilişkinin bitmesinin ardından; sosyal konum yeniden ‘bekâr’ olarak değişir. Evlenmeyle ilişkili olumlu beklentileri olan bir kişi için ayrılık; bu açıdan da zorlayıcı olabilir. Boşanma yoluyla bekârlığa dönmek ise; sosyal çevrenin de etkisiyle; alışma sürecinin daha sancılı geçmesine yol açabilir. İlişkinin hayatın hangi döneminde bittiği de; ilişki sonrası dönemde yaşanan streste belirleyici olabilir. Bir ergen; kimlik duygusunun gelişmesi için ailesine duygusal mesafe koyarken; hem arkadaşlarına; hem de romantik duygular hissettiği kişiye yönelir. Bu kişi; takip altında tuttuğu; bir bakışını bile saatlerce yorumlayabildiği; bu şekilde ilk romantik duygularının geliştiği ‘birisi’ olur… Ayrılık yaşayan bir ergen; ani ‘yıkılmalar’ ile çabuk ‘toparlanmalar’ gibi iki uç durumda gidip gelebilir.

Duygusal bir ilişkinin bitmesi; bir kişi ile duygusal paylaşımın bitmesinin ötesinde; bir yaşam biçiminin kesintiye uğraması anlamına gelebilir: Birlikte yapılan sosyal faaliyetlerin; geleceğe yönelik hayallerin; ortak arkadaşlarla görüşmenin de kesilmesi gibi… Bir araştırmaya göre; ayrıldıkları partnerlerini duygusal olarak daha yakın hissedenler; ilişkisi uzun süre devam etmiş olanlar ve ayrıldıkları kişi kadar iyi bir partneri; bir daha bulamayacaklarına inananlar; daha fazla stres yaşıyorlar. ‘Benliği Sessizleştirme’ kuramına göre ise; kendilerini ancak duygusal bir ilişkide iken ‘var’ olarak hisseden ve sırf ilişkiyi sürdürebilmek için kendi düşünce-duygularını bastıran kişiler; bir ayrılık durumunda depresyona daha yatkın oluyorlar.

Bitmesi gerektiğinden emin olunan; ancak bitirilemeyen ilişkilerde; davranışları kontrol etmek için önlemler almak da gerekebilir. Özellikle ‘Ayrılıkta Cumartesi Etkisi’ olarak da adlandırılabilecek durumdan korunmakta fayda var. Çünkü sosyalleşmek için en cazip gün olan cumartesi; herkesin sokaklara döküldüğü; gözünüzün önünde sevgililerin dolaştığı bir gündür. Bu nedenle özel günlerde (cumartesi; hafta sonu; Sevgililer Günü vb.) kendinizi yalnız hissedebilir ve eski günleri hatırlayarak; ani duygu patlamaları yaşayabilirsiniz. Bu tür günler; ‘heyecanınızı’ ve duygularınızı depreştirebilir; bitmesi istenen ilişkiyi ‘aslında bir şans daha tanınabilir’ gibi algılamanıza yol açabilir. Bunu önlemek için; o günden birkaç gün öncesinden başka planlar yapmalısınız; arkadaşlarınızla buluşmak; ertelenmiş hobilere başlamak veya kurslara yazılmak gibi…

Kendinizi yalnız hissedebileceğiniz özel günlerde; verilmiş bir ayrılık kararını sabote edebilir ve sonradan pişman olacağınız ‘aramalar’ yapabilirsiniz. Bu nedenle; ayrılmak istenen kişinin telefonunu ve e-posta adresini silmek; aniden gelişen arama isteğini kontrol altına almada işe yarayabilir. Neden ayrıldığınızı ve yeniden arama isteğinin neden gelişmiş olabileceğini bir kağıda yazmak da; ani duygu patlamalarını sakinleştirebilir.