Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Dünya’da ve Ülkemizde Şişmanlık(Obezite) Hastalığı Ne Durumda?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
Obezitenin görülme sıklığı yaşa; cinsiyete coğrafik özelliklere ve sosyoekonomik düzeye göre değişiklik göstermektedir. Dünya genelinde hem gelişmiş ülkelerde; hem de gelişmekte olan toplumlarda giderek artan sıklıkta görülmektedir. Batı toplumunda erişkin insanların yarısının ağırlık fazlalığının olduğu ve özellikle kadınlarda daha yaygın olarak görüldüğü bilinmektedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri gebelik ve doğumlardır. Gebelik sırasında alınan kiloların bir kısmı doğumdan sonra atılamayarak vücutta kalmaktadır. Şüphesiz kadınlarının daha kolay kilo almalarının bir nedeni; kadınlık hormonu olan östrojenin yağ dokusunu artırıcı doğal etkisidir. Erişkin yaş grubunda obezitenin meydana gelmesine en fazla sedanter hayat neden olmaktadır.

Tüm dünyada en yüksek obezite ve fazla ağırlık oranı Kuzey Amerika dadır. ABD de 1960-62 yılları arasında BKİ 30 kg/m2 nin üzerinde olan erkekler % 10.0; kadınlar % 15.0 düzeyinde iken; 1988-94 yılları arasında erkeklerin % 20.0 si; kadınların % 25.0 i obez olarak belirlenmiştir. Son 10 yılda ABD’de yayınlanan raporlardan; ACSM tarafından 2001 yılında yayınlanan raporda BKI’si ≥25 olan (fazla kilolu) birey sayısı % 55; BKI’si ≥ 30 olan (obez) birey sayısı %22 olarak saptanmıştır. Yine; ACSM tarafından 2009 yılında yayınlanan en son raporda ise BKI’si ≥25 olan (fazla kilolu) birey sayısı % 66;3’e çıkmıştır.

Obezite sıklığı son 30 yılda çocuklar ve erişkinler arasında keskin bir artış göstermiştir. NHANES III’e (3. Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Kurulu) göre; A.B.D’ de erişkinlerin %32’si aşırı kilolu ve ek olarak %22.5’u obezdir. Afrika kökenli Amerikalılarda ve İspanyollar arasında sıklık çok daha yüksektir. Afrika kökenli Amerikan ve İspanyol kökenli erişkin kadınların yaklaşık %67’si aşırı kilolu ve obezdir. İspanyol kökenli olmayan beyaz kadınlarda bu sıklık %46’dır.

ABD de Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC) tarafından yürütülen başka bir NHANES (ABD-Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırması) çalışmasına göre; 2003-2004 yıllarında obezite (BKI≥30) prevalansının erkeklerde %31.1; kadınlarda %33.2; 2005-2006 yıllarında ise erkeklerde %33.3; kadınlarda ise %35.3 olarak tespit edildiği açıklanmıştır (WHO; 2007).

Avrupa ülkelerinde obezitenin artış sıklığı ABD ye göre daha düşüktür. İngiltere de 1985-95 yılları arasında yapılan değerlendirmeye göre BKİ 30 kg/m2 ve üzerinde olan kadınlar % 8.0 den % 17.0 ye; erkekler ise % 6.0 dan % 15.0 e yükselmiştir. Almanya da 1985-90 yılları arasında yapılan çalışmaların sonuçlarına göre BKİ 30 kg/ m2 ve üzerinde olanların sıklığı erkeklerde % 15.1 den % 12.7 ye düşmüş; kadınlarda ise % 16.5 den % 19.3 e yükselmiştir.

Avrupa da yetişkinler üzerinde yürütülen çeşitli çalışmalara göre fazla kilolu olma prevalansı erkeklerde %32-79; kadınlarda ise %28-78 arasında; obezite prevalansı ise erkeklerde %5-23; kadınlarda %7-36 arasında değişmektedir. Bu çalışmalara göre fazla kilolu olma durumunun en yüksek olduğu ülkeler Arnavutluk; Bosna-Hersek ve İngiltere (İskoçya) dir. Türkmenistan ve Özbekistan ise prevalansın en düşük olduğu ülkelerdir (WHO; Denmark; 2007).

Son 20 yılda Japonya; Çin; Malezya; Orta Doğu ve Birleşik Arap Emirlikleri nde de obezite artma eğilimi göstermektedir. Kadınlarda % 75 ve erkeklerde % 60 sıklığında Pasifik Adalarında Samoa; Dünyadaki en yüksek obezite sıklığına sahip bölge olarak gösterilmektedir.

2005 yılında WHO’nun yayınladığı bir raporda 15 yaş üstü yaklaşık 1.6 milyar kişinin fazla kilolu olduğu; en az 400 milyon yetişkinin obez olduğu ve 5 yaşın altında en az 20 milyon çocuğun fazla kilolu olduğu saptanmıştır. 2015 yılında yaklaşık 2.3 milyar kişi fazla kilolu olacağı ve en az 700 milyon yetişkinin obez olacağı tespit edilmiştir (WHO;2005).

Dünya Sağlık Örgütü tarafından başlatılan MONICA (Monitoring of Trends and Determinants in Cardiovascular Diseases) çalışması; Afrika; Amerika; Güney Asya; Doğu Akdeniz; Avrupa ve Batı Pasifik olmak üzere 6 bölgede yürütülmüş ve 10-20 yıllık epidemiyolojik değerlendirmeler yapılmıştır. Bu epidemiyolojik çalışmaların sonuçları; Avrupa Ülkeleri nin çoğunda son 10 yılda obezite sıklığının % 10-40 sıklığında artmış olduğunu göstermiştir (35). Obezitenin önemli bir sorun olarak değerlendirilmediği Japonya da bile popülasyonun % 16 sında BKİ değerleri 25 kg/m2 nin üzerindedir.

Ülkemizde Obezitenin görülme sıklığı nedir?

Ülkemizde obezite sıklığını saptamaya yönelik araştırmaların sayısı ulusal düzeyde fazla değildir. Bölgesel düzeyde yapılan birçok araştırma bulunmaktadır. Boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının değerlendirildiği Türkiye de 1974 Beslenme Sağlık ve Gıda Tüketim araştırmasına göre erkeklerin % 26.4 ü hafif obez; % 7.6 sı obez; kadınların % 38.5 i hafif obez ve % 25.6 sı obez olarak saptanmıştır. Daha sonra yapılan 1984 Gıda Tüketimi ve Beslenme Araştırması sonuçlarına göre ise erkeklerin % 28.8 i hafif obez; % 12.9 u obez; kadınların ise % 33.3 ü hafif obez; % 31.9 u obez bulunmuştur.

Türkiye’de yapılan TEKHARF çalışmasının sonuçlarına göre; en yüksek obezite sıklığının kadınlarda Karadeniz (% 35.6); Doğu (% 31.8); ve Güney Doğu Anadolu (% 31.1) Bölgelerinde; erkeklerde ise Akdeniz (% 14.1) ve Karadeniz (% 16.0) Bölgelerinde olduğu gözlenmiştir. Kadınlarda Akdeniz Bölgesinde (% 14.1); erkeklerde Ege Bölgesinde (% 2.5) en düşük obezite sıklığı belirlenmiştir. Obezite ile ilgili olarak yapılmış geniş kapsamlı epidemiyolojik çalışmalarda ölçüt olarak BKİ kullanılmıştır.
2000 yılı TURDEP çalışmasında; bölgesel dağılımlar göz önüne alındığında; obezite sıklığı Doğu Anadolu da (% 17.2) en düşük ve İç Anadolu da (% 25) en yüksek olmak üzere; Güney de % 24; Kuzey de % 23.5 ve Batı da % 21.6 bulunmuştur. Obezite sıklığı en düşük % 16.1 ile Erzurum da; en yüksek sıklık ise% 28.7 ile Samsun da görülmüştür. Obezite sıklığının Samsun; Gaziantep; Konya; Ankara ve İstanbul da % 25 in üzerinde; buna karşılık Erzurum; Diyarbakır; Denizli; Bursa ve Malatya da % 20 nin altında olduğu; ayrıca Trabzon; Eskişehir Antalya; İzmir Ve Adana da ise % 20-25 arasında bulunduğu saptanmıştır. Tüm yerleşim birimlerinde ve coğrafi bölgelerde kadınlarda sıklık erkeklerden daha yüksektir.

Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) tarafından yapılan ve 3681 kişiyi kapsayan TEKHARF çalışmasında BKI 30 kg/m2 üzerinde obezite olarak tanımlandığında; 30 yaşını aşkın Türk erkeklerinin dörtte birinde (%25.2); kadınların da yarıya yakınında (%44.2) obezite tespit edilmiştir. Orta yaşlı (31-49 yaş) ve yaşlı (50 yaş ve üzeri) gruplarda ayrı ayrı ele alındığında; bu prevalansın erkeklerde anlamlı biçimde değişmediği (%24.8 ve 25.7); kadınlarda ise önemli ölçüde arttığı (sırasıyla %38 ve %50.2) bildirilmiştir.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 7 coğrafik bölgeden seçilen 7 ilde 14 sağlık ocağında yapılan "Sağlıklı Beslenelim; Kalbimizi Koruyalım (SBKK)" çalışmasına göre; erkeklerde obezite sıklığı %21.2 iken; %41.5 olarak bulunmuştur. BKI değeri 40-69 yaş arasında doğrusal olarak artmakta ve 70 yaşından sonra düşmektedir.

Ülkemizde 5 yılda bir tekrarlanan 15-49 yaş grubu kadınların çalışma kapsamına alındığı Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) sonuçları incelendiğinde de obezitenin kadın nüfusta giderek arttığı görülmektedir. Bu araştırma sonuçlarına göre; 15-49 yaş grubu kadınlarda fazla kiloluluk (BKI=25.0-29.9 kg/m2) sıklığı 1998; 2003 ve 2008 yılında sırasıyla %33.4; %34.2 ve %34.4; obezite (BKI 30 kg/m2) sıklığı ise %18.8; %22.7 ve %23.9 olarak bulunmuştur (71-73). Görüldüğü gibi kadınlarda obezite sıklığında son 10 yılda %5.1 artış olmuştur.

Obezite yaşam kalitesini düşüren çok faktörlü kronik bir hastalıktır. Bu hastalıktan korunmak bizim elimizdedir. Yeterli ve dengeli bir beslenme alışkanlığını benimseyerek; özellikle kentsel bölgelerde yaygınlaşan fast-food tüketimini azaltarak; hareketsizlikten uzak durup düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı edinerek; tuz tüketimini azaltarak; posa ve vitamin-mineral içeriği zengin sebze ve meyve tüketimini artırarak obezite hastalığından ve yan etkilerinden korunarak; daha sağlıklı olma yolunda adım atmış oluruz.