Müjde: Psikolog Meslek Yasası Yolda! Peki Bu Yasanın Belli Başlı Parametreleri Ne Olmalı?
Derhal kurtulmaya ya da ilaçla vs. bastırmaya çalıştığımız dertler çoğu zaman insana yol gösterir.
Doğum sancısı sırf kişiye rahatsızlık verdiği için anında kurtulunması gereken bir hastalık değildir; olsa olsa yeni bir bebeğin dünyaya gelişinin müjdecisidir.
Sabahtan önceki zifiri karanlığın kıyameti değil; güneşin ilk ışıklarını müjdelemesi gibi.
Bir musibet bin nasihattan evla oldu. Son dönemde yaşanan sorunlar bu gerçeği bir kez daha doğruladı. Yıllardır beklediğimiz yasa nihayet yola çıktı; geliyor. Ancak gelen gideni aratmamalı. O yüzden aklıma gelen; atlanmaması lazım olan belli başlı parametreleri sizlerlepaylaşmak istedim.
Psikolojik Yardımın En Temel Fonksiyonları nelerdir?
Psikolojik yardımların temelde; “Koruyucu; eğitici; geliştirici; yönlendirici; destekleyici ve çözümleyici” olmak üzere 6 temel fonksiyonu vardır.
Psikolojik (ruhsal) Yardım kaça ayrılır?
Psikolojik yahut ruhsal yardım; “Psikolojik eğitim; psikolojik danışmanlık; psikolojik destek; psikolojik tedavi / terapi ve medikal tedavi” olmak üzere 5’e ayrılır.
Ruhsal yardım bir ekip işimidir; psikologlar mutlaka psikiyatristlerle birlikte mi çalışmalıdır?
Ruhsal yardım çoğumuzun anladığı üzere sadece tıbbi tedavi demek değildir. Psikolojik yardım tanımı yukarıda da ifade edildiği üzere 5 ayrı yardım türünü içerir. Bunlardan sadece “psikiyatrik tedavi” bir ekip işbirliğini gerektirir. Çünkü bu alanda en etkili tedavi ilaç + terapidir.
Ancak psikolojik danışmanlık; psikolojik destek; psikolojik eğitim ya da terapi hizmeti için iki meslek mensubunun birlikte diz dize çalışması gerekmez. Zaten böyle olduğu içindir ki psikologlar emniyette; orduda; ceza evlerinde; adliyelerde; okullarda vb. kurumlarda hekimlerden bağımsız olarak mesleklerini icra edebilmektedirler.
Psikologlar burada sundukları hizmetin bir benzerini toplumun geneline yönelik olarak da pekala sunabilmelilerdir. Aksi takdirde medikal olmayan; “birinci basamak ruh sağlığı hizmeti diyebileceğimiz” bu yardımlar sadece beli devlet kurumlarına özel – ayrıcalıklı bir hizmet olarak kalacaktır.
İki meslek mensuplarının birlikte çalışmasının herhangi bir mahzuru var mıdır; varsa nedir?
Birlikte çalıştıkları takdirde bu ekibin başı doğal olarak psikiyatri uzmanı hekim olacaktır. Böylece; sadece hastalık söz konusu olan ve medikal tedavi gerektiren durumlarda değil; danışmanlık hizmeti gereken sorunlarda bile ilk başvurular öncelikle bu uzman hekime yapılacaktır. Bu ise uzman hekimlerin sınırlı olan vakitlerini fazlasıyla alacak; bütün enerjileri ile sadece tedaviye değil; tanı ve muayeneye yoğunlaşmaları; dolayısı ile halihazırda da olduğu üzere salt ilaç eksenli bir yardımla yetinmek zorunda kalmaları sonucunu doğuracaktır.
Oysa ayrı ve bağımsız çalıştıklarında (tıpkı pratisyen hekim - uzman hekim ilişkisinde olduğu gibi) danışmanlık; destek; eğitim; psikolojik yardım gereken kişiler evvela psikologa; sorunları hastalık niteliğinde olan kişiler ise (gerek kendileri gerekse psikologların yönlendirmesi ile) uzman hekime gidecektir. Böylece bu uzman hekimlerin “hastalık olan olmayan” her sorunla değil gerçek hastalık durumlarıyla daha kaliteli bir biçimde ilgilenmeleri mümkün olacaktır.
Bu alanda her sorunu olan; her yardım ihtiyacı duyan kişi tıbbi manada hasta demek değildir. Dolayısı ile her başvuru öncelikle uzman hekime yapıldığında uzman hekimin gerçek hastalık durumlarına ayıracağı zaman azalmakta; bu da nitelikli tedavi imkanına büyük ölçüde zarar vermektedir. Sonuç itibariyle de tedaviler aylara hatta yıllara uzamakta; ilaç tüketimi çığ gibi artmakta; tedavi etkinliği büyük ölçüde düşmektedir. Bu ise gerek insan sağlığımız gerekse ülkemiz bütçesi açısından çok olumsuz bir durumdur.
Beden sağlığı alanında bugün birçok branş varken koskoca bir ruh sağlığı alanında tek bir mesleğin etkin ve yetkin kılınması; diğerinin ise ona bağlı olarak çalışması sakıncalıdır; iki mesleğin ayrı ayrı olarak ancak birbirini bütünleyen bir anlayışla (görev ve yetki dağılımıyla) işlev görmeleri daha uygun olacaktır.
Aslında doğru olan; “Önce pratisyen hekime; sonra uzman doktora başvurma” uygulamasında olduğu gibi ilk olarak psikoloğa; sonra uzman hekime gidilmesidir. Bu hem mantığın hem de yukarıda değinilen sakıncayı ortadan kaldıracağı için daha nitelikli bir yardımın da gereğidir. Ancak psikiyatristlerin bu konuda ileri sürdükleri; “ilk muayeneyi hekim yapmalı” tezleri de gayet makul ve anlaşılabilir bir durumdur. O halde; “Hac yolunda hacı deve için değil; deve hacı içindir” diye düşünülmeli; “Önemli olan halkın daha nitelikli yardım almasıdır” diyerek sorun; “Psikologların öncelikle hekime gitmeyen kişilere yardım sunamayacak olması; önce hekime gidilerek sonra psikolojik yardım için psikologa gelinmesi” şartının getirilmesi gibi bir takım bağlayıcı düzenlemelerle aşılabilir.
Böylece ruhsal yardım alacak kişiler hasta olsun yahut olmasın önce uzman hekime gidecek; hekimin yönlendirmesi yahut kendi tercihiyle psikoloğa da gelebilecektir. Bunun doğal bir neticesi olarak da insanlarımız daha nitelikli; daha bütüncül bir psikolojik yardıma kavuşmuş olacaktır.
Bu mekanizmayı;” İlk muayeneyi yapan fizik - tedavi hekiminin zaman isteyen; emek gerektiren süreç tedavisini (fizyoterapiyi ve rehabilitasyonu) fizyoterapistedevretmesi” gibi de düşünebiliriz.
Sonuç olarak:
Zaman alması; doğasının birebir görüşme gerektirmesi; ayrıca periyodik bir nitelik arz etmesi nedeniyle pratikte hekimlerce karşılanması mümkün olmayan; tıbbi bir yönü bulunmadığı için psikologların eğitim içeriklerine daha uygun düşen “psikolojik danışmanlık; psikolojik destek; psikolojik eğitim; psikolojik tedavi / terapi” sorumluluğu psikologlara devredilmeli; buna karşılık hastaların ilk muayeneleri tamamen hekimlere bırakılmalı; ilgili hekimler hastalık teşhisi koydukları kişililerin tıbbi tedavisini uygulamalı; bu konuda hastasını takip etmelidirler.
Sorun hastalık niteliğinde değilse ilgili kişiler psikolojik danışmanlık ya da destek için psikologa yönlendirilmelidir. Hastalık tablosuna uyan durumlarda ise teşhis konulsa; ilaç reçete edilse bile en “etkili sağaltım ilaç + terapidir” gerçeğinin zorunlu bir sonucu olarak hastaların mutlaka (psikolojik destek almaları amacıyla) yine psikologa yönlendirilmesi zorunlu olmalıdır. Bu hayati mesele hekimlerin kişisel insaflarına yahut inisiyatiflerine terk edilmemelidir.
Tedavi için hasta olma şartı vardır; dolayısı ile bu sağaltıcı yardım sadece hastalara verilir. Ancak psikolojik yardım özünde bir destek hizmetidir. Psikoloğun sunması gereken psikolojik yardıma ise (psikolojik danışmanlığa; psikolojik desteğe) hem normal insanların hem de psikiyatrik bir teşhis alan hastaların ihtiyacı vardır.