Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Okul Korkusu

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
İLK OKUL DENEYİMİ;
ANAOKULUNA BAŞLARKEN…

Anaokulu eğitimi çocukların sosyal dünyalarını genişlettiği gibi bilişsel ve duygusal gelişimlerini de destekleyen önemli bir süreçtir. Bu süreçte çocuk güven duyduğu aile ortamından sonra; sosyal sınırlarını aşarak dış dünyayı tanımaya başlar. Çocukların okul korkusu yaşaması sıkça karşı karşıya kaldığımız bir durumdur. Okul korkusu yaşayan çocuklarda genellikle ağlama; yemek yememe; uyumama; saldırgan davranma; içe kapanma gibi davranışlar gözlemlenmektedir.Bunun yanında çocuklarda ilgi ve enerji kaybı; sinirlilik; okula gitmemek için direnme; arkadaşlarını kabul etmeme; baş ve karın ağrılarından yakınma ortaya çıkabilir. Bu sayılanlar çocuğun ortama uyum sağlamasını zorlaştırmakta ve hem kendisi için hem de ailesi için problem teşkil etmektedir. Aslında korkulan şey sadece okul değil; çocuğun güveni; kontrolü; beslenmeyi; sevgiyi; onaylanmayı; korunmayı; sahiplenilmeyi kaybetme korkusudur.Anneleri tuvalete girdiğinde bile kapının önünde durup ağlayan çocuklar vardır. Bir çocuğu anaokuluna alıştırırken aileye olan bağımlılığını azaltıp; bir süre sonra bağımlılığın yerini bağlılığın alması hedef alınır. Çocuk; ayrılık sırasında gerçek bir sıkıntı yaşamaktadır. Bunun için çocuklar kadar ebeveynlerin de bu duruma hazır olmaları gerekir. Çocuğun ayrılıkla başa çıkabilmesine yardımcı olmanın ilk adımı çocuğu önceden hazırlamaktır. Örneğin; anne günlük bir işi için dışarı çıktığında çocuğuna şunları söyleyebilir: ‘Ben birazdan gideceğim. Senin çizgi filmin bitmeden önce yanına geleceğim.’ Bu noktadan sonra ebeveyn çocuğun ayrılık sırasında ağlamasına hazırlıklı olmalıdır. Bu sırada ebeveyn döneceğine söz vermeli ve gidiş sahnesini çok uzatmadan ayrılmalıdır. Dönüşte verilen sözün tutulduğu çocuğa hatırlatılmalıdır ki bu gelecekte anneye güvenmesi için temel oluşturur. Günlük ayrılıklar sırasında yapılan en büyük hata çocuk fark etmeden gitmeye çalışmaktır. Anne fark ettirmeden gittiğinde çocuk; annesinin ortadan kaybolduğunu fark ederse bu durum güven duygusuna normalden daha fazla zarar verebilir. Çocukların ebeveynden ayrılma endişesi zamanla hafifler. Ayrılık süresini aşamalı olarak artırmak hem anne hem de çocuk için doğru bir hareket olacaktır. Bu süreç içerisinde çocuğa ‘anne ve baba her zaman geri dönüyor’ mesajını vermek gerekir. Bir diğer önemli konu okula gitmeyle ilgili aile bireylerinin ortak tutum içinde olmasıdır ve çocuğun okula gitmemesine izin verilmemelidir. Anne babalar kararlı olmalı; tatlı sert bir otorite uygulanmalıdır. Okulun onun hayatında önemli olduğu; zamanla alışacağı anlatılmalıdır. Çocuğun okula gitme ile ilgili bütün kaygıları dinlenmeli ve anlamaya çalışılmalıdır. Her anne ve baba çocuğuna kaygılarını anladığını; bu kaygıların zamanla aşılabilecek bir sıkıntı olduğunu; okulun amacını ve okulda öğrendiklerinin kendileri için de önemli olduğunu vurgulamalıdır. Çocuklarını yeni arkadaşlıklar için cesaretlendirebilir ve kendi okul deneyimlerini paylaşabilirler. Ayrıca okul korkusunun çocuktan olduğu kadar okul ve öğretmen tutumlarından da kaynaklanabileceğini unutmamak gerekir. Bu noktada öğretmenlere de önemli görevler düşmektedir. Önce çocuğun sıkıntısının ne olduğu sorulmalı ve kendisine yardım edilebileceği anlatılmalıdır. Korkutma; tehdit; şiddet; alay etme; yargılama kullanılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki katı tutum; bu sorunları artırmaktadır.

Anne ve babanın okula ve öğretmenlere güveniyor olması; çocuğun da rahat olmasına yardımcı olmaktadır. Anaokulu seçerken çocuğun da fikri alınmalı ve bu ziyaretlere eşlik etmesi sağlanmalıdır. Ebeveynler; okul alışverişine çocuk ile birlikte gidebilirler. Ev içinde de çocuğun anne-babaya bağımlı olması azaltılmaya çalışılmalı; kendi başına bulduğu uğraşlar konusunda destek olunmalı; tek başına da oynayabileceği oyuncaklar ve oyunlar alınmalıdır. Anaokuluna başlama sürecinde şiddetli sıkıntı yaşayan çocuklar ilk günlerde okulda daha az kalmalı öğle uykusu veya servis gibi deneyimler daha sonraki günlere ertelenmelidir. Annenin adaptasyon sürecinde çocuğa eşlik etmesi; onun hep okulda kalacağı anlamına gelmemeli çocuğa bu yönde verilen mesajlara dikkat edilmelidir. Ailelerin bu hassas dönemde çocuğa ilgisizliği ya da aşırı ilgisi de çocuk üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ayrıca uzun vedalaşmalardan; kişisel kaygıların çocuklara yansıtılmasından kaçınılmalıdır.
Anaokulunun ilk gününden itibaren okul ve ailenin uyumlu işbirliği içinde olması çocukların sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetişmesinde çok önemlidir.
Sevda ÖZBUCAK
Kare Anaokulu Psikoloğu