Model alarak öğrenme; diğer adıyla gözlem yoluyla öğrenme tüm canlıların en etkin öğrenme biçimidir. Model alarak öğrenme; çok küçük yaşlarda başlar. Çocuklar kendilerini geliştirirken; hep bir öğrenme süreci içindedirler. Bu öğrenme sürecinde; karşılarına doğru modeller konulursa; onlar da bu insanların yaptıkları işlerle sivrildiğini görürler. Burada doğru modelden kastımız; iyi eğitimli; kültürlü; sorumluluk sahibi; çalışkan; ülkeleri ve insanlar için birtakım fedakarlıkları göze alabilen; üretken insanlardır.
Bir çok eğitim uzmanına göre öğrenme sosyal bir süreçtir . Bireyin içinde yaşadığı çevre; kültür; etkileşimin özelliklerini belirler. Bu nedenle de; gelişim ve öğrenme bireyin yaşadığı kültür ve çevreden bağımsız değildir. Çocuklar; çevresindeki kişilerden ve onların sosyal dünyalarından öğrenmeye başlamaktadırlar. Çocukların kazandıkları kavramların; düşüncelerin; becerilerin; tutumların kaynağı sosyal çevreleridir. Öğrenmede çevreyle etkileşim çok önemlidir.
Çocuk; doğduğu andan itibaren ailesinin kanatları altındadır ve ilk eğitimi aile bireylerinden alır. Aile; iyi ya da kötü tohumun yeşerdiği ortamdır. Çocuklarımıza sürekli öğütler vermek yerine örnek davranışlar göstermemiz; onların öğrenmesini kolaylaştırır. Unutmamalı ki; çocuklar öğütlere kulaklarını kapatırlar ama örneklere gözlerini açarlar.
Model alarak öğrenmede bir de medya tüketiminin etkisi var ki; bu da önemi asla yadsınamayacak bir konudur. Çocuklar; televizyon; gazete gibi çeşitli medya araçlarıyla aslında bizlerin eğitimde hiç de olmasını istemeyeceğimiz davranışları öğrenip bizim hiç de onaylayamayacağımız modelleri örnek alabiliyorlar. Sadece çocuklar için hazırlanmış çizgi film kanallarında bile gün içinde pek çok kez şiddet sahnelerine tanık oluyoruz.
“Bizim evde hiç küfürlü konuşulmaz; çocuğum bu küfürleri nerden öğreniyor?”
“Biz çocuğumuza bir kere bile vurmadık; neden okulda arkadaşlarına vuruyor?” sorularının yanıtlarını ne yazık ki pek çok iletişim kanalının bizler farkına bile varmadan çocuklarımıza öğrettikleri olumsuz davranış modellemelerinde bulmak mümkündür.
Bu aşamada; iş yine aileye düşüyor. Çocukları medyadan olabildiğince uzak tutmak ve onları bilim; sanat; spor; üretmek gibi alanlara yönlendirmek gerekiyor. Bunu yaparken de hassas bir noktaya dikkat etmek zorundayız. Çocuk; çevresinde gördüğü davranışları benimser. Eğer evde hiç kitap okumayan bir anne-baba varsa; o çocuğun kitap okuma davranışını kazanması; evde sürekli kitap okuyan ve bunun için özel bir zaman ayıran anne-babanın çocuğunun bu davranışı kazanmasından daha zordur.
Saldırganlık ve şiddet de öğrenilen bir olumsuz davranıştır. İlk çocukluk dönemlerinden itibaren çocuklar; kendilerine model olarak seçtikleri; televizyondaki dizi kahramanlarının özelliklerini günlük yaşamlarına ve oyunlarına yansıtmaya başlarlar. Dizi kahramanı; çeşitli davranış ve hareketleriyle; çocuktaki saldırganlık dürtülerini harekete geçirebilir ve onu saldırgan yapabilir. Çünkü çocukta; dürtülerini dizginleme yeteneği çok zayıftır. Ayrıca yapılan bir araştırmada; çocuklara yönelik resimli dergilerde büyük ölçüde saldırgan davranış örneklerinin yer aldığı saptanmıştır. Televizyonda sunulan çizgi filmlerde ve diğer filmlerde de şiddet öğeleri çok fazladır. Bazen hepimiz TV ekranlarında yer alan dövüş; öldürme gibi kanlı olayları ağzı açık izleyen çocuğumuzun gösterdiği tepkilere şaşırıp kalmıyor muyuz?
Saldırganlık davranışı; genellikle çocuğun okula başlamasıyla birlikte gözle görülür biçimde artar. Bu konuda da anne ve babaların çocuklarına iyi birer model olması son derece önemlidir. Eğer anne ya da baba evde herhangi bir sorun karşısında hemen şiddete başvuruyorsa; çocuğun da farklı bir davranış sergilemesi mümkün olmaz.
Her çocuğun; anne ve babasının sevgisine ihtiyacı vardır ve sevginin yerini başka hiçbir şey alamaz. Çocuklarımıza çok sinirlendiğimiz zaman bile öfke ya da düşmanlık dolu sözler ve tutumlarla tepki vermekten kaçınmalıyız.
Evde anne babanın sürekli tartışma halinde olması da; çocuğu olumsuz etkileyen bir diğer faktördür. Tartışmalarımızı; çocuğumuzun bulunmadığı ortamlarda yapmaya özen göstermeliyiz. Onlar o an başka işlerle (Örn: Televizyon izlemek; resim yapmak; oyuncakla oynamak vs.) ilgileniyor gibi görünseler de; aslında kulakları sizdedir ve her şeyi duyuyorlardır.