Oyun gerçek hayatın bir provasıdır.Çocuk işittiği; gördüğü ve duyduğunu değil yaşadığını ve denediğini öğrenir; içselleştirir. Oyun sırasında çocuk gerçek hayatta tanık olduğu şeyleri taklit eder. Ayrıca birebir yaşadığı bir durumu da tekrar canlandırır. Taklit ve tekrar canlandırma sayesinde edindiği bilgi ve tecrübeler pekişir; kalıcı olur.
Gelişim dönemlerine göre oyun
1 - 3 yaş arası çocuklar harekete; sese ve tekrara dayalı oyunları severler. Nesneleri üst üste dizme – devirme – yuvarlama - toplayıp dağıtma; hoplama – zıplama – koşma – saklanma – yakalama – kaçma - yuvarlanma; ses ve hareket taklitlerine dayalı oyunları çok severler. Oynadıkları bir oyunu bir süre içinde tekrarlar dururlar. Bunun nedeni hareketi; sesi; durumu hafızaya iyice kaydetmektir. 4 yaşından itibaren sosyalleşme yoğun olduğu için grup oyunlarını; yarışmaları çok severler. Dikkate ve kurallara dayalı oyunlarda başarılı olurlar. 5 - 6 yaşlarında cinsiyete göre oyun tercihleribaşlar. Anne-baba ve/veya yakın çevresinden tanıdıkları kişileri izlerler. Oyunlarında onların tavır ve hareketlerine yakın roller alırlar. 7 - 11 yaş arasında okulun etkisi çok belirgindir. Artık bir gruba ait olma; taraftar olma; rekabet; yaşıtlarını etkileme ve yaşıtlarından etkilenme gibi pek çok yeni özellikler görülür. Bu nedenle spor ve sanata dayalı gösteri; organizasyon ve yarışmaları çok severler. 11 - 15 yaş arası çocuklar (kızlarda bir-iki yıl erken) artık ergenlik çağındadırlar. Akran dayanışması; aidiyet duygusu; takım ruhu; rekabet; başkalarını etkileme ve etkilenme; karşı cinsi etkileme ve etkilenme gibi özellikler görülür. Rekabete dayalı münazara gibi etkinlikler ve yarışmaları; spor ve sanata dayalı gösteri ve organizasyonları çok severler.
Oyuncak seçimi
1 - 3 yaş arası çocuklar üst üste dizilip vurunca devrilen; yan yana sıralanıp yürütülen; sesli; hareketli; içinde pek çok özellik taşıyan basit ama komplike oyuncakları severler. 1;5 yaşından itibaren parmak boyası; un – su - tuz ile yapılan tuz seramiği ile tanışmalıdır. Sadece zihinsel değil; psikolojik rahatlık da sağlayan bu çalışmalar çok önemlidir. Büyük parçalardan oluşmuş tahta ‘puzzle’lar; yap - bozlar; legolarla yapılan etkinlikler el - göz koordinasyonu; dikkat; görsel algı – analiz - sentez yeteneklerinin gelişimi için çok faydalıdır. Kuklalar; masallar; evcilik; meslek oyunları da hayatı yaşına uygun düzeyde anlamasına olumlu etki eder. Çocuğun yaşı ilerledikçe ‘puzzle’; yap-boz; lego gibi oyuncakların ebatı küçülür ve daha ayrıntılı parçalar – şekiller - renkler kullanılır. Parmak boyası yerini aşama aşama pastel; mum; kuru ve sulu boyalara bırakır. (İleri aşamadaki materyali kullanan çocuk zaman zaman küçük yaşında kullandığı materyali de kullanacaktır; tabii...) Kukla; masal; evcilik ve meslek oyunları da yine daha ayrıntılı ve uzun süreli olur.
Kız ve erkek çocukların cinsiyetlerinden ötürü bazı oyuncaklarda farklılaşır. Ön ergenlik döneminden itibaren zeka ve strateji; atari ve bilgisayar; el - göz koordinasyonu gerektiren oyun malzemeleri tercih edilir.
Oyunun terapötik etkisi
Oyun gerçek hayatın bir provasıdır.Oyun sırasında çocuk gerçek hayatta tanık olduğu şeyleri taklit eder. Ayrıca birebir yaşadığı bir durumu da tekrar canlandırır. Taklit ve tekrar canlandırma sayesinde olumlu şeyleri alışkanlık haline getirir; içselleştirir. Olumsuz şeylerden de deşarj yoluile kurtulur.
PSİKOLOJİK ve SOSYAL GELİŞİM
Yaklaşık olarak 1;5 yaşlarında görülen yürüme ile birlikte çocuk yakın çevresini keşfe çıkar. Tüm eşyaları; odaları; dolapları vb. ne varsa yakından incelemek ister. Yetişkinler engel olunca da çok sinirlenir. Artık çocuğun “ben bir bireyim” deme dönemi gelmiştir. Bu dönemde en sevdiği sözcükler “ben; benim; bana ver; hayır” sözcükleridir. Çocuğun egosantrik = ben merkezci olduğu 1;5 – 3 yaş dönemi aslında ergenlik dönemi gibidir. Kuralların belirgin olduğu; sevginin ve ilginin yeterli olduğu durumlarda bu dönem daha rahat atlatılır. 2;5yaş çocuğu her ne kadar egosantrik = ben merkezci dönemindeyse de anaokuluna yarım gün başlayabilir. 3 yaş dönemi bitene kadar oyuncaklarını ve öğretmenini paylaşmakta zorluk çekse de yavaş yavaş alışacaktır. 4 yaşından itibaren çocuk aile içindeki yerini ve önemini bilir. Kendine güveni daha da gelişir. Daha sakin bir dönemdedir. Anaokulu eğitiminin önemli ve gerekli olduğu bir yaştadır. Çocuğun 4 - 6 yaşları arası sosyalleşmenin en hızlı olduğu dönemdir.İçindebulunduğu akraba; anasınıfı; anaokulu; apartman ve mahalledeki yerini ve önemini bilir. İnsanları etkileyen bireysel özelliklerinin yavaş yavaş farkına varır. Çevreden olumlu tepki aldığı davranışlarını tekrarlar; derecesini artırır. 5 – 6 yaş; okul öncesi döneminde bireysel gelişimin en hızlı ve belirgin olduğu dönemdir. Artık çocuğun şahsına münhasır olduğu zamandır.
7 - 11 yaş arasında okulun etkisi çok belirgindir. Artık bir gruba ait olma; taraftar olma; rekabet; yaşıtlarını etkileme ve yaşıtlarından etkilenme gibi pek çok yeni özellikler görülür. Birey ve ait olduğu grubun elemanı olma gururunu taşır; gerektiğinde savunur. Marka ilgisi ve merakı da bu nedenle bu yaşlarda yavaş yavaş başlar. Hemcinsleri ile sohbet etmeyi; oyun oynamayı tercih ederler. Kızlarda 9; erkeklerde 10 yaş çoğunlukla ön ergenlik dönemidir. Bu dönemde karşı cinsle iletişim başlar; artık birbirlerini etkileme konusunda dikkatlidirler. Çocukları bu yaştan itibaren mutlaka sanat veya spor dallarına yönlendirmek gerekir. Psikolojik – sosyal ve akademik gelişimleri için çok çok önemlidir. 11 - 15 yaş arası çocuklar (kızlarda bir - iki yıl erken) artık ergenlik çağındadırlar. Akran dayanışması; aidiyet duygusu; takım ruhu; rekabet; başkalarını etkileme ve etkilenme; karşı cinsi etkileme ve etkilenme gibi özellikler görülür. Çocukları bu yaşa kadar başlanmadıysa; bu yaştan sonra mutlaka profesyonel olarak sanat ve spor dallarından bir ya da ikisine yönlendirmek gerekir. Psikolojik – sosyal ve akademik gelişimleri için bu çok çok önemlidir. 15 – 17 yaş arası derslerin biraz veya çok fazla ihmal edildiği; karşı cinse ilişkin pek çok olumlu – olumsuz durumun yaşandığı ve bu yaşantıların hayatın merkezine oturduğu dönemdir. Aynı 1;5 – 3 yaş dönemindeki gibi hem aileye ihtiyaçları vardır hem de bağımsız olmak isterler. Aile ve yakın çevrelerindeki herkesin sözü önemlidir; alınganlık gösterirler; yakın çevrelerinden ya da popüler dünyadan kendilerine örnek aldıkları kişiler olur. 17 – 19 yaş arası ÖSS telaşı günlük yaşantılarını ve duygularını çok etkiler. Geleceğe yönelik planlar başlar. Temel olarak; ailede sevgi – ilgi – disiplin – eğitim; okulda eğitim – öğretim – aidiyet konularında eksiklik – aşırılık – yanlışlık – problemler varsa sınav kaygısı; gelecek endişesi; panik; umutsuzluk; öfke patlamaları; ani bir içe kapanma; kötü alışkanlıklar vb. pek çok olumsuzluklar yaşanabilir. Artık karakteristik özelliklerin çok belirgin olduğu bir dönemdir.
Not: Geçen yıllarda yapılmış bir araştırma sonucuna göre bilimsel olarak kanıtlanmış bir bilgi var. Bu bilgi; kızların ergenliğinin 23; erkeklerin ise 25 yaşlarında tamamlandığıdır.