Okullar açıldı. Yıllarca hayal ettiğiniz gün geldi. Her şey yolunda diye düşünürken çocuğunuz bütün çalışmaları reddetmeye başladı çünkü başarısızlıkla yüzleşti. Çocuğunuz başarısızlıkla yüzleşirken siz de bunun sebeplerini düşünmeye başladınız. Acaba ben iyi bir ebeveyn değil miyim? Acaba öğretmeni mi yetersiz? Acaba çocuğumda zihinsel yetersizlik mi var? Acaba çocuğumda disleksi mi var? Acaba eğitim sırasında kullanılan materyaller çocuğuma uygun mu? Bütün bunların yanında belki de en önemlisi çocuğunuz fiziksel yönden; bilişsel yönden; sosyal yönden ve psikolojik olarak okuma yazmaya hazır mı? Şimdi gelin bu sıkıntıyı birlikte çözmeye çalışalım.
İlk olarak ebeveyn sorununu ele alalım. Bir çocuk etrafının farkına vardığı andan itibaren öğrenmelerini ilk olarak model olarak oluşturur. Çevresindekileri model alır dolayısıyla model alacağı ilk çevresi ailesi olur. Eğer çocuğun yakın çevresi olarak aile bireyleri gazete okuyarak; kitap okuyarak çocuğa model olmazsa okumadaki en büyük sorun olan okumaya ilgisizlik oluşacaktır. Bu noktada aile bireyleri okumadaki sorunların ebeveyn boyutunu oluşturur. Yapılan araştırmalarda günde en az bir saatini okumaya ayıran ebeveynin çocuklarının bu durumu model alarak okumaya ilgi duydukları ancak aile içinde model bulamayan çocukların okumaya karşı ilgisiz oldukları saptanmıştır.
İkinci olarak öğretmen yetersizliğine değinelim. Kendisinin başarı kaygısıyla çocukları yarışa sokan bir öğretmen modelini düşünelim. Böyle bir öğretmen bireysel farklılıkları göz ardı ederek sadece kendi mesleki başarısını düşünerek başarı düzeyi çok yüksek çocuklarla ilgilenir dolayısıyla diğer akranlarından farklı olan geç öğrenen ama sonunda yine öğrenmenin gerçekleşeceği öğrencilerle ilgilenmek istemez. Başka bir deyişle zaman kaybetmek istemez. Bu da çocuğunuz da özgüven eksikliği yaratır; çocuğunuz arkadaşları tarafından dışlanır. Ancak diğer taraftaysa bireysel farklılıkları göz ününde bulunduran öğretmeni düşünelim. Bu öğretmense sınıfındaki tüm öğrencilerin farklılıklarının bilincindedir. Çocukların hepsinin seviyesine uygun etkinliklerle eğitim verir. Böylece çocuklarda özgüven olur. Bu da okumaya olan ilgisizliği ortadan kaldırır.
Üçüncü olarak zihinsel yetersizliği ele alalım. Bu faktörden önce ele aldığımız ikinci faktör bu basamakla yakından ilgilidir. Çocuğuyla ilgili ebeveynler ve bireysel farklılıkların bilincinde olan öğretmenler çocuğun okumaya karşı ilgisizliğini araştırdığında ve bu konuyla ilgili gerekli yerlere yöneldiğinde sorunun zihinsel yetersizlikten ileri geldiğini anlayacaktır. Buna göre çocuğun bulunduğu seviyenin çok üstünde bir talepte bulunulmayacağından okumaya olan ilgisizlik en aza indirilecek ya da bu ilgisizlik ilgiye dönüştürülecektir.
Dördüncü faktörümüz olan materyallerin verilen eğitime ve çocuğa uygunluğuna değinelim. Okuma açısından en önemli materyalimiz kitaplardır. Kitapların çocuğun seviyesine uygun olması onun okumaya karşı ilgisini artırıcı bir faktördür. Örneğin okul öncesi çağındaki bir çocuk için hazırlanan bir kitabın sayfaları yetişkin bir insanın okuyacağı kitap sayfaları kadar ince kağıttan olmamalıdır. Bu yaş çocuğunun ince motoru tam anlamıyla gelişmediği için kitap sayfalarının daha kalın olması sayfayı çevirirken ona yardımcı olacaktır ya da kitabın resimli olması onu kitaba yöneltecek ve tüm bunlar beraberinde yine kitap okumaya olan ilgiyi artıracaktır.
En son faktörümüz en önemli olanıdır. Çocuğumuz bilişsel yönden; fiziksel yönden; sosyal yönden ve psikolojik olarak okumaya hazır mı?
Her şeyden önce çocuğunuzun okumaya ilgili duyması için sağlıklı olması gerekmektedir. Örneğin çocuğun işitme; görme; el-göz koordinasyonunu sağlamayla ilgili problemleri onun okumaya olan isteğini kıracaktır. Konuşmasında bir problemi olan çocuk çevresinden çekinecek ve çocuğun okumaya geçişi ya da okuma alışkanlığını kazanması uzun zaman alacaktır. Dikkat; istek ve merak duygusu da okumaya hazır olmada önemli faktörlerdir. Örneğin; çocuğun önüne yaşının çok altında ya da üstünde verilen bir kitap veya okuma parçası çocuğun dikkatini çekmeyecek; çocukta merak uyandırmayacak dolayısıyla okumaya karşı isteksiz olma durumu meydana çıkacaktır. Bu gibi sorunları ortadan kaldırmak için öncelikle ebeveynlerin daha sonra ise eğitimcilerin çocuğu çok iyi tanımları gerekmektedir. Çocuğun bilişsel yönden; fiziksel yönden; sosyal yönden ve psikolojik olarak hangi noktada olduğunu bilmek çocuğa verilecek olan eğitimi belirlemede yardımcı olacaktır.