Yunan tanrılarının yaşadığı düşünülen yer Ege Bölgesi’dir. Ünlü düşünür Aristotales Ege’ ye özgü bir bitki olan zeytin ağacının yetişmesini ayrı bir bilim dalı olarak değerlendirmiş; Homeros’ da zeytinyağını “sıvı altın” olarak tanımlamıştır. Bu toprakların; üstünde barındırdığı insana sunduğu nimetler zeytinle sınırlı da değildir. Yiyebileceğimiz sebze ve meyve adeta sınırsız çeşitliliktedir. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar geniş çeşitlilikte ve kolay ulaşılabilir meyve ve sebze bulunmamaktadır. İşte bu noktadan itibaren “Akdeniz” ya da “Ege” mutfağı adlı bir mutfak kültürü doğmuştur.
Bu mutfak kültürleri gereği; sıvı altının kullanımı daha kahvaltıda başlar. Örneğin zeytinden elde edilmesine karşın kaptaki zeytinlere bol bol zeytinyağı gezdirilir. Domates; salatalık; biberin; kahvaltılık salçaların; baharatlarla birlikte peynirin bile üzerine zeytinyağı bolca gezdirilir. Öğle ve akşam yemeklerinde bu mucizevi Ege sebzelerine; balıklara; salatalara; mezelere ve masada ne varsa her şeyin üzerine adeta boca edilir. Evet; Hipokrates’ ın özetlediği üzere zeytin ve yağı “şifa”dır. Cildin; saçların; kalp damarlarının sağlığına; cinsiyet hormonlarının düzenine; yaşlanmayı geciktirmeye birebirdir. Kanser önleyicidir. Ancak vücudun bir gün içinde yakabileceği yağ miktarı belirlidir. Üstelik vücutta önce karbonhidratlar sonra sıra gelirse yağlar yakılmaktadır. Yağ; yararlı bir yağ da olsa; yani zeytinyağı bile olsa; yağdır ve fazlası kolaylıkla depoya gider. Bir miktar konulduğunda lezzet katar. Fazla miktarda tüketilmesi halinde ekstra lezzet katmaz; yani miktarı artınca yağın mevcut lezzeti değişmez. 1 teneke yağın da 2 yemek kaşığı yağında lezzeti aynıdır. Yağda eriyen vitaminlerin kana geçebilmesi için 1 kg sebzeye 2 yemek kaşığı zeytinyağı; çocukların bile yağda eriyen vitaminlerden yararlanması için yeterli bir miktardır. Fazlası; sebzedeki mevcut vitamin miktarını arttırmaz. Yararlı diye zeytinyağı ile adeta yıkanıyor olmak kilo almayacağımız; sağlık sorunlarıyla karşılaşmayacağımız anlamına gelmemektedir. Fazlaca zeytinyağı kullanarak şişmanlık sorunu yaşamaya başladığınızda; zeytinyağı içindeki omega yağ asitleriyle sayesinde kalp damar sağlığınızı korumayı başarsanız bile; obeziteye bağlı olarak diabet; yüksek tansiyon; iç organ yağlanmaları; eklem sorunları gibi pek çok riski de karşınıza almış olursunuz. Birçok insan zeytinyağı kullanımı arttıkça sağlığını da daha iyi koruyabildiğini; zeytinyağının fazlasından zarar gelmeyeceğini düşünür. Annemin yaz aylarında kızartmalar; tüm sebze ve salatalara balıklara vs tüm besinlere 2.5 ayda 20 lt zeytinyağı kullandığını düşünüyorum da; iyi ki diyet uzmanı olmuşum da annemi durdurabiliyorum diyorum… Klasik Ege Mutfağı nın vazgeçilmezi zeytinyağı için "şifadır" diyerek; 1 gramının 9 kilokalori olduğunu unutmamak gerekir. Sıvı ve katı; sağlıklı ya da sağlıksız tüm yağların 1 gramında 9 kilolaroi bulunur. Yani zeytinyağı bile olsa; tüm yağlar ağırlığının 9 katı kadar kalorisi vardır. İhtiyaç olduğu doğrudur. Ancak herşeyin olduğu gibi zeytinyağının da fazlası zararlıdır. Düşünün ki; bir havuz var ve depo yağınızı temsil ediyor. Burada boşaltan musluk az yağlı sağlıklı beslenme programınızdır. Dolduran musluk da besin zaaflarınızdır. İşte bu havuz probleminde dolduran musluğu kontrol altına alıp yağlı besinlere "hayır" demeyi başarırsanız boşaltan muluk diyetiniz de depo yağları hızla yok etmeye devam edecektir. Ancak depo yağı bir yandan diyetle boşaltırken diğer yandan zeytinyağı; çerez gibi sağlıklı yağ sınıfındaki besinlerle tekrar doldurmuş oluruz. Zayıflamaya çalışırken seçilen yağın kalitesi kadar toplam alınan miktarı da görüldüğü üzere etkilidir. Limitlerinizi aşmadığınız sürece en yararlısı yine ve kesinlikle zeytinyağıdır.