Makale Psikolog İlkten Çetin ve Psikiyatrist Dr.Aylan GIMZAL GÖNENTUR tarafından birlikte hazırlanmıştır
Menstrüasyon (âdet görme) kadınların yaşamlarının yaklaşık 35 yılı boyunca periyodik olarak yaşadıkları; hormon değişimlerine bağlı fizyolojik bir durumdur. Âdet öncesi günlerde yaşanan gerginlik premenstrüel sendrom (PMS) ve şiddetli hali ise premenstrüel disforik sendrom olarak adlandırılır.
PMS karında dolgunluk-şişkinlik hissi; göğüslerde hassasiyet; el-ayaklarda ödem; baş ağrısı; eklem ağrıları gibi bedensel belirtilerden; gerginlik; tahammülsüzlük; çökkünlük; enerji düşüklüğü; uyku bozukluğu; bazı besinleri aşırı tüketme isteği; cinsel istekte azalma gibi ruhsal belirtilerden ve sosyal ortamlardan kaçınma gibi davranışsal belirtilerden oluşan bir tablodur. Âdetten yaklaşık bir hafta önce başlar ve âdetten sonraki birkaç gün içinde azalarak kaybolur. Şiddeti değişen düzeylerde olabilir. Genel olarak 25-45 yaşları arasında daha yoğun yaşanır. Hafif belirtiler kadınların %80’inde görülürken; %5-10 kadın bu belirtileri ağır düzeyde geçirir.
NEDENLERİ NELERDİR?
PMS’nin nedenleri tam olarak açıklanamamakla birlikte birçok teori öneri sürülmüştür. Hormon teorisinde östrojen/progesteron oranında östrojen lehine bir dengesizlik olduğu; yani progesteronun göreli azaldığı ileri sürülmüştür. Serotonin teorisinde over hormonlarının normal olduğu ancak PMS’nin depresyon ve kaygı durumlarna benzer özellikler gösteren bir serotonin düzensizliği olduğu tartışılır. PMS’yi açıklamak için psikososyal teori; sosyokültürel teori; öğrenme teorisi de önerilmiş; ancak serotonin teorisi ön plana geçmiştir. Genetik yatkınlıktan da söz edilmektedir.
GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİNE ETKİSİ
Yorgunluk; halsizlik; isteksizlik; keyifsizlik; içe kapanma; sürekli uyuma isteği gibi belirtiler günlük işlerin yerine getirilmesini güçleştirebilir. Stres algı eşiğinde düşüklük ile her zaman kolayca yürütülen günlük işler yük olarak algılanır ve bunlar yapılmaz veya geciktirilir. Sosyal yaşamda evdeki işleri zoraki yapmanın yanı sıra; aile bireyleriyle ilgilenememe; dışarıya çıkmaktan kaçınma ve yakınlarıyla görüşmek istememe gibi durumlar görülebilir.
İş yaşamında ise harekete geçmede güçlük nedeniyle işe geç kalma; konsantrasyon bozukluğuna bağlı olarak işyerindeki görevleri tam veya zamanında yerine getirememe; erteleme gibi durumlar günlük işlevselliği düşürür.
KİŞİLER ARASI İLİŞKİLERE ETKİSİ
Bu tablo sadece yaşayanların kendisini değil sosyal çevresini ve iş ortamını da etkiler. Aile ortamında birlikte yaşadığı aile bireylerine (eşlere; çocuklara; anne-babaya gibi) karşı duygusallık; alınganlık; tahammülsüzlük gibi belirtiler ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Örneğin; söylenen sözlerin yanlış anlaşılmasıyla eşler arasında basit bir nedenden dolayı tartışmalar çıkabilir; anneler hareketli ve gürültülü bir ortama katlanamadıkları için çocuklarına yersiz bağırabilir.
İş ortamında; duygularda dalgalanma ve kararlılıkta azalma kişinin işyerindeki veriminin düşük; kişiliğinin değişken olarak algılanmasına neden olabilir.
Özellikle eşlerin ve işyerindeki kişilerin bu duygusal dalgalanmayı anlaması güç olabilmektedir.
PMS İLE BAŞ ETME YÖNTEMLERİ
Yürüyüş gibi düzenli bir egzersiz yapılması; kafeinli içecek tüketiminin azaltılması; sebze/meyve ağırlıklı beslenmeye geçiş gibi diyet değişikliklerinin yapılması PMS belirtilerinin hafifletilmesi için önerilmektedir. Bazı vitamin ve mineral takviyelerinin yararlı olacağı tartışılmaktadır. Bu önlemlerin yanında PMS hakkında bilgilendirme; gevşeme teknikleri; stresle baş etme; öfke kontrolü ve duygusal farkındalığı içeren bir bireysel veya grup terapi modeli yararlı olacaktır. Gerektiğinde aileyi bilgilendirme görüşmesi eklenebilmektedir.Yapılan psikiyatrik değerlendirmede kaygı ve duygudurum bozukluklarının eşlik edip etmediği ve ayırt edilmesi planlanır. Depresif belirtilerin şiddeti; stres algısında düşüklük; günlük yaşamın etkilenmesi ve duygudurumda dalgalanmanın düzeyi değerlendirilerek; gerektiğinde kaygı ve duygudurum belirtilerine yönelik dönemsel tedavi önerilir.