Yanıklar Türkiye’de uzun yıllar sahipsiz kaldı.Kimler tedavisini yapmadı ki? Her bölümden doktorlar;eczacılar;bitkisel ilaçlarla uğraşanlar;yaşlılar…. vs. Sonuçta geç iyileşen yanıklar;kötü iyileşen yanıklar ve deforme insanlar.Hatta kötü iyileşen yanık zeminlerinde zamanla oluşan kanserler.
Nihayet seksenli yıllarda bu konunun gerçek tedavisini bilenler bu işi ele aldılar.Yanarak eksilen derilerin yerine;deri kaplayabilen;kıvrım bölgelerindeki yapışıklıkların oluşmasını önleyen ve yapışmışsa açmasını bilenler yani Plastik Cerrahlar konuyu sahiplendiler.Yeter ki onlara ulaşalım.
Gelelim yanığın nedenleri ve derecelerine;
Yanıklar bir kaza eseri olup çeşitli maddelerle oluşabilirler.Sıcak su ile;buharla;asitlerle ve diğer kimyasal maddelerle;kızgın yağlarla;alevle….vs.
Kaza çeşitleri o kadar çok ki hangisini saysam?Düdüklü tencere patlar; piknik tüp patlar; araba radyatöründen su veya buhar fışkırır; yüksek gerilim taşıyan elektrik tellerine değerler; kimyasal maddeler cildine dökülür; alev veya buhar ile yanarlar.Daha neler neler…! Kaza demek kolay. Yanıklar bir kaç saniyede olur ama bir ömür boyu kalabilen izler ve problemler bırakabilir..Veya bir saniyede oluşan yanığın sonuçlarını düzeltebilmek için yıllarca süren bir seri ameliyatlar gerekebilir.
Yanıkların derinliği arttıkça iz bırakmaları da artar.Birinci derece yanık güneş yanığı gibi sadece kızartı yapar.İkinci derece yanıklarda ise içi su dolu baloncuklar oluşur ve deri soyulur.Bunlar çok iyi takip edilir ve iltihaplandırılmazsa iz bırakmadan iyileştirilebilir.İkinci derece yanıklarda ne kadar iyi bir tıbbi bakım olsa da hasta ve yakınları yardımcı olmazlarsa başarı tam olmaz.Örneğin ayağında yanık olan bir kişi;ayağını yüksek tutması gerekir.Aşağı sarkıtırsa hem mükemmel iyileşme olmaz hem de iyileşme süresi gecikir.Elektrikle ve bazı kimyasallarla oluşan; ayrıca alevlerin ve sıcak sıvıların cilt ile uzun sürekli teması sonucu da oluşan üçüncü derece yanıklar ise oldukça sıkıntılı vakalardır.Bunlar sadece cilt ile sınırlı kalmayan; alttaki yağ ve kasları da yakan yanıklardır.Yanık kemiğe kadar ulaşırsa artık 4.derece yanık olmuş demektir.İkinci derece yanıkların geniş olanları ile üçüncü ve dördüncü derece yanıklar her durumda hastanede yatmayı gerektirir.İkinci derece yanıkların çok geniş olmayanları ise pansumanlarla poliklinikten takip edilebilir.
Yanık ilk olduğunda ne yapmalıyız?
Her zaman; her yerde bu soru soruluyor.Yanık küçük veya orta büyüklükte ise ıslatılmış bezlerle yanık alanını örtmek ilk yapılacak müdahaledir.Bundan sonra ilgili doktora ulaşılmalıdır.Yanık üzerine buz parçasını direkt olarak uygulamak yapılacak en büyük yanlıştır.Çünkü buzda; aynı sıcak madde gibi yanık yapar ve yanığı daha derinleştirir.
Yanıkların pansumanları da ayrı bir sorun.Yanık sarılır mı;sarılmaz mı?Bu ülkemizde büyük bir sorun.Çünkü doktor yanığı açık pansumanla mı takip edecek;yoksa kapalı pansumanla mı devam edecek bunun kararını verir.Arada pansuman değişikliği de yapabilir.Yani açık pansumandan kapalıya;kapalı pansumandan açığa geçebilir.Sorun şurada: Biz kapalı pansumanı yapıp hastayı gönderiyoruz fakat evdeki aile büyükleri yanık sarılmaz deyip pansumanı söküyor ve üzerine kendi bildiğine göre bazı maddeler sürerek yaranın iltihaplanmasına neden oluyor.Bırakalım da pansumanın şeklini ilgili doktor belirlesin.Tabii doktorlarımız da kendi ilgi alanında olmayan yanıklarla uğraşmaya kalkar ve eczacı kardeşlerimiz de üzerinde “yanık merhemi” yazan her şeyi tavsiye ederlerse bu iş yine yanlış yola girer ve içinden çıkılmaz hale gelir.
Ülkemizde; nedense hafife alınan ve halkın çok bildiğini zannettiği; akıl almaz tedavilerin uygulandığı YANIK; bir de ilgisi olmayan hekimler ve eczacılarla tedavi edilmeye çalışılırsa birçok acı sonuçlar; lüzumsuz yere sakat kalmış ve topluma yük olmuş özürlü insanlar yığını etrafımızı kaplar. Önce yanmamaya çalışmalıdır.Kazalara dikkat etmeli tabii ki yakmamaya da dikkat etmeliyiz.Nemi demek istiyorum.Geçenlerde daha 1;5 yaşında vucudunun % 35 i yanmış bir bebek getirildi.Annesine sorduğumda korkunç bir cevap aldım: Süt kazanına düşürdüm. O an benim için sözün bittiği yerdi.
Sağlıcakla kalınız…..
Op.Dr.Selahattin TULUNAY
Estetik ; Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı