Beyninizi iki ayrı görev için ayırdığınızı hayal edin. Seçtiğiniz bir tarafına dışarıdan gelen bilgileri kaydediyorsunuz. Diğer tarafı ile de bu bilgilerin hayattaki yerlerini buluyorsunuz ve bilgileri kullanıyorsunuz. Örneğin bardaktan nasıl su içildiğini görsel olarak sırasıyla kaydettiniz. Kayıtınız şöyle olacaktır: El uzatılır; bardağa yöneltilir; bardak avuçla kavranır; kaldırılır; ağza götürülür ve içilir. Bu bilgileri bilmek ile kullanabilmek birbirlerinden farklı görevlerdir. Susadığınızda mutfağa gidiyor ve su dolu bardağı bulabiliyor ve içmek için harekete geçiyorsanız; kayıtlarınızı hayata geçirebiliyorsunuz demektir. Yani beyniniz her iki görevi de yerine getirebiliyor demektir.
Otizmi anlamak için kabaca “kullanabilme” görevinde sorun yaşanıyor diyebiliriz. Otizm için genellikle “zekâ geriliği değildir; zekâsını kullanmada sorun yaşıyor”; denmesinin de sebebi budur. Otistik vakalar eğer başka bir problem yaşamıyorlarsa dikkatlerini bir uyarana verebilirler; algılarlar; kaydederler; yalnızca bu bilgiyi neden; nerede ve nasıl kullanacakları ile ilgili fikirleri yoktur. Bilgiyi kullanma kararını alamazlar; karar verilmişse de kararı harekete geçirme konusunda sorun yaşarlar.
Ancak otizm her zaman tek başına görülmez. Otizm zekâ geriliği ile birlikte görülebilir. Dikkat eksikliği hiperaktivite ile birlikte görülebilir. Epilepsi ile birlikte görülebilir. Bu tür durumlarda çocuğun davranışlarının düzenlenmesi; eğitilmesi ve öğretilmesi daha da güçleşir.
Bakım veren kişiler otistik çocuğa genellikle şöyle yapar: -Ahmetcim hadi al; al; al…. Buradan al;.. Bak ben nasıl aldım; sen de al.. -Hayır Ahmetçim; hayır… Bak; buraya bak… canım buraya bakar mısın. Bak bak - Bebeğim lütfen yapma; yapma. Hayır; olmaz oraya gidemezsin.
Bu yaklaşım genellikle ebeveyni iyi bir sonuca götürmez. Sabır göstermeye ve enerjisinin en olumlu yanlarını toplamaya çalışan aile yavaşça tükenmeye başlar. Tükenmenin nedeni şunlar gibi inançlardır: “İyi sabredersem; çok sabırlı ve şikâyet etmeyen bir ebeveyn olursam çocuğum ilerleme kaydeder. Tanrı bana yardım eder.”. “Bilinçli olmalıyım; o zaman sonuç alırız.” Bu gibi varsayımlar ebeveynde er ya da geç sonuç alacağı beklentisi doğurur. Sonuç geciktikçe; ebeveynin enerjisi de tükenmektedir. Tek motivasyon kaynağı olarak olumlu bir adıma odaklanır. Sürekli iyi anne- iyi baba olmaya çalışır. Bilinçli eğitim vermekle;; iyi anne- baba olmak arasında fark vardır.
Otistik çocuklar yeni öğrenecekleri davranış örüntülerini koşullanma yolu ile kaydeder ve kullanırlar. İyi düzenlenmiş ödül ve ceza yöntemleri bilinçli olmak isteyen ebeveynler için idealdir. Tabi ki bakım veren herkes sabır ve enerji konusunda güçlükler yaşar; ancak sonuca odaklanan ile bilinçli bakıma odaklanan kişiler arasında ruh sağlığı anlamında fark vardır.
Otizmin vardır veya yoktur şeklinde algılanması doğru değildir. Otizmin çok farklı şekillerine rastlanabilir ve yaşanma yoğunluğu bireyden bireye farklılık gösterir: Ağır otistik- Hafif otistik şeklinde yapılan sınıflamalara rastladım. Bazen yalnızca birkaç belirtisi olabilir; fakat tanı alacak kadar yeterli değildir. Bu gibi durumlara ben “Sanki otizmin tozları üstüne dökülmüş gibi” bir tanımlama kullanıyorum. Çok fazla yönünü taşımayan; birkaç belirtisi olan çocuklar için problem olan belirtiye odaklanarak eğitim verme şeklinde çalışmalar yaptık (Yeni Ufuklar Öz.Eğt.Mer.; Antalya; 2008). Bu vakalarda hedef; belirtiyi ortadan kaldırmaktı ve başarılı oldu.
Uzmanlar Otizmin özelliklerine “ otistik belirtiler yelpazesi” ifadesini kullanırlar. Bunun nedeni belirtilerin çeşitli kombinasyonlarının olması ve bir vakada görülen kombinasyonun diğer bir vakada aynı olmamasıdır.