Pozitif Psikoterapi Prof. Dr. Nossrat Peseschkian tarafından 1960’lı yılların sonunda geliştirilmiştir. Psikiyatri ve nöroloji uzmanı olan Dr. Peseschkian 1933 yılında İranda doğdu. 1954’ten bu yana 1954’ten bu yana Almanya’da yaşayan Peseschkian Psikoterapi eğitimini Almanya; İsviçre ve ABD’de tamamlladı. 1969 yılında almanya Wıesbaden’de Psikosomatik Tıp; Psikoterapi ve Aile Terapisi Merkezini kurdu. Kültürlerarası yaklaşıma dayanan 18 farklı kültürdeki kavramların incelenmesine dayanmaktadır.
Pozitif Psikoterapi; psikodinamik ve davranışçı terapinin sentezidir. “Pozitif Psikoterapi” kavramı kültürlerarası düşünceyi yansıtır. Latince pozitum kelimesinden gelir. Her insanın sahip olduğu; yeni; farklı ve belki daha iyi çözümler üretmesini sağlayan yetenek ve potansiyelleri vardır. Pozitif Psikoterapi çatışma; rahatsızlık ve semptomların geleneksel anlamlarına takılıp kalmak yerine; sorunların tüm değerlendirmelerini dikkate alıp; onları yeni bir bakış açısıyla görmeye çalışır. Özellikle hastanın beraberinde yalnız hastalığını değil; onunla mücadele etme yeteneğini de getirdiğini akılda tutmak çok önemlidir. Bu konuda hastaya yardımcı olmak terapistin görevidir. Pozitif başlama noktasında; hastaya o ana kadar bilincinin ötesinde bulunan alternatif olasılık ve çözümleri fark ettirme çabası da vardır. Bu alternatif ve çözümler var olan çatışmaya hapsolmamıza neden olan düşünce modellerinin dışında düşünmemizi ve bakış açımızı değiştirmemizi sağlar. Örneğin; eşimiz veya bir arkadaşımız sadakatsizlik yaptığında; elimizde hepsinin kendi sonucunu doğurduğu “çözümlerimiz” vardır. “adalet” ve “şerefimiz” için tabanca veya bıçak kullanabiliriz. Üzüntülerimizi alkole gömebilir; daha iyi bir dünya bulmak için ilaç alabilir; intikamımızı kendimiz sadakatsizlik ederek alabiliriz. Hatta; çoğunlukla bilinçdışı olarak fiziksel tepkide bulunabilir; sorunu “hastalığa kaçış” la çözmeye çalışabiliriz. Ayrıca olayı daha iyi kavramak ve içgörü kazanmak için tartışmayı da kullanabiliriz.
Benzer bir yöntem hastalığı anlamak için de uygulanabilir. Firijiditeyi örnek olarak alalım. Bu rahatsızlığı sadece “cinsel soğukluk” veya “orgazm olamama” olarak gören çift; diğer “pozitif” anlamları dikkate aldığı taktirde olayı daha farklı yaşayacaktır.
Örneğin alternatif anlamlardan biri şu olabilir: Frijidite kişinin vücuduyla hayır demesinin bir yoludur. Bu yeni anlamın etkisi basit bir kelime oyununun ötesindedir. Getirilen bu yorum; kadının kendini anlaması; bu sorunun ilişkileri üzerindeki etkisini görmesi ve sonuçta tedaviye karar vermesi ile ilişkilidir. Pozitif başlama noktası; tıp; psikoterapi ve aynı zamanda potansiyel hasta açısından; yeni düşünce yolları açması açısından önemli bir faktördür.
POZİTİF PSİKOTERAPİDE HİKAYELERİN İŞLEVLERİ
Bazen bilimden; matematikten ve insan bilincinin gelişmesine yardımcı olan bilgiye dayalı tartışmalardan uzak duramayız. Fakat bazen de ruhumuzun haz duyup canlanması için şiire ve hikayelere ihtiyacımız olur. Sadi
Pozitif Psikoterapide hikayeler kendi kendine yardım sürecinde çok önemli rol oynar. Uygun zamanda ve uygun şekilde kullanıldığında; bir hikaye tutum ve davranışlarda değişikliğe yol açabilir. Ancak yanlış dozda; samimiyet içermeden ve ahlak dersi gibi verildiğinde; tehlikeli sonuçlara yol açabilir.
Hikayeler iki ayrı grup oluşturur;
n Var olan normları pekiştiren;
n Var olan normları göreceli hale getiren.
Bütün karşıtlıklarına rağmen; bu iki amaç birbirini dışlamaz. Birincisi; hikayenin Verdiği “dersler” büyük ölçüde okuyucunun bunun üzerinde düşünmesine bağlıdır. İkincisi; bireysel normların göreceleştirilmesi; “bakış açısında değişiklik”; değerlerden bağımsız olarak gerçekleşmez; aksine kişinin sahip olduğu değerlerle ilişkilidir. Bunun tersi de doğrudur. Var olan normlara önem vermek; diğer bakış açılarının sorgulandığı veya reddedildiği anlamına gelir. İnsan etkileşiminde ve bunların düşünce düzeyinde işlenmesinde; hikayelerle yüzleşmeye bağlı süreçler vardır. Bunlar hikayelerin “işlevleri” olarak tanımlanabilir.
· Ayna İşlevi: Hikayelerdeki imge zenginliği; hikayelerin içeriğini egoya yakınlaştırır ve okuyucunun bu imgelerle daha kolay özdeşleşmesine yardımcı olur. Kişi gereksinimlerini hikayeye yansıtabilir ve hikayenin anlamını o anki psikolojik durumuna uygun olarak oluşturabilir. Hasta; hikaye ile bağlantı kurarak kendisi; çatışmaları; istekleri hakkında konuşabilir. Günlük yaşamdan uzaklıklarıyla; hikayeler; bilinçli olarak kullanıldıkları takdirde; hastaya çatışmalarıyla mesafeli bir ilişki içinde olması konusunda yardımcı olabilir. Böylece kişi artık hastalığının kurbanı olmaktan çıkar. Çatışmasına ve zaten çatışmalarla dolu alışılmış çözümlere ilişkin bir tutum geliştirebilir. Hikaye; yansıtan ve yansıtılan bir ayna haline gelir.
· Model İşlevi: Hikayeler birer modeldir. Çatışma durumlarını yeniden ortaya koyar ve olası çözümler sunarlar. Hikayeler duygu ve düşüncelerimizdeki olağandışı çözümleri çıkarmak ve bunları çatışmalarımıza uygulamak için deneme ortamları yaratırlar.
· Aracı İşlevi: Yüzme bilmeyen kişi yardım sandalına binmesine yardımcı olan can simidini çıkarmaktan nasıl korkarsa; hasta da kendisini bir çatışma girdabına sokmasına karşın yaşam boyunca kullandığı düşünceleri terk etmekten korkar. Seanstaki konuşmanın konusu; konuşmadan dolayı semptomatik davranış gösterme olasılığı olan hasta yerine hikayenin kahramanıdır. Hasta; hikayeyle ilgili ifade ve yorumlarıyla; hikayenin aracılığı olmadan açığa çıkması çok zor olan bilgileri verir.
· Depo Etkisi: İmgeleri nedeniyle hikayeler; kolayca korunup farklı durumlara uygulanabilir. Benzer durumlar hikayeleri akla getirsin veya getirmesin; onların yarattığı soruları kurcalama gereği doğsun veya doğmasın; hikayeler hastanın günlük yaşantısının tedavisinde de vardır. Hasta değişik durumlarda hikayeyi farklı yorumlayabilir.
· Geleneğin Taşıyıcıları Olarak Hikayeler: Kuşaktan kuşağa aktarılan hikayeler her zaman aynı gibi gözükmelerine karşın aslında dinleyene bağlı olarak yeni ve belki de bilinmeyen anlamlar kazanır.
· Kültürlerarası Taşıyıcılar Olarak Hikayeler: Geleneklerin taşıyıcıları olan hikayeler bu yönüyle kültürün temsilcileridir. Kültürün kabul edilen kural; kavram ve davranış normlarını yansıtırlar. Farklı kültürden hikayeler ise o kültürde önemli olan kural ve kavramlar hakkında bilgi verir; değişik düşünce modelleri gösterir ve kişinin kavram; değer ve çözümler repertuarını zenginleştirmeyi sağlar.
· Regresyona Yardım Olarak Hikayeler: Başarı odaklı toplumda; fantaziye dönüş regresyon; yani daha önceki gelişim evrelerine dönme anlamına gelir. Önceki gelişim dönemlerine dönüş; hikayelerdeki temalarla yönlenir.
· Karşıt Düşünceler Olarak Hikayeler: Terapist hikayeleri sunarken yerleşik bir teori ortaya koymaz. Terapistin yaptığı; hastaya kabul veya reddedebileceği bir karşıt-kavram sunmaktır.
· Bakış Açısının Değişimi: Hikayelerde sunulan şekliyle karşıt düşünceler; bakış açısı değişikliğini; olağandışı kavram ve olası çözümleri denemeyi destekler. Bildik durumlar yeni bir açıdan görülmeye başlar ve böylece farklı bir hal alırlar. Bazen sorunu çözmek için gerekli olan yalnızca daha fazla bakış açısı değişikliğidir.