Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Toplumdaki Ahlaki Çöküş

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
Ahlaki Çöküş

İçinde bulunduğumuz zamanda dünya toplumlarının sosyal yapılarını tehdit eden çok büyük bir tehlike söz konusudur. Bu tehlike insan bedenini ölüme götüren virüslere benzer şekilde sinsi bir faaliyet göstererek toplumu yıkıma sürüklemektedir. İşte bu tehlike bir insan topluluğunu ayakta tutan ahlaki değerlerin yozlaşmasıdır. Eşcinselliğin; fuhuş ticaretinin; evlilik dışı cinselliğin; cinsel suçların; pornografinin; tecavüz vakalarının ve cinsel hastalıkların artışı ahlaki çöküşün bazı önemli göstergeleridir. Bahsi geçen konular sürekli olarak dünya kamuoyunun gündemindedir. Pek çok insan çevresinde olup bitenlerin; tehlikenin farkında değildir veya bu olayları sosyal hayatın bir parçası olarak değerlendirme gafletine düşmektedir.

Ancak istatistikler tehlikenin boyutlarının görülmemiş bir artışla her geçen gün büyüdüğünü göstermektedir.

Cinsel hastalık oranları insanlığın önündeki sorunların büyüklüğünü gözler önüne seren önemli bir kriterdir. Dünya Sağlık Örgütü nün (WHO) kayıtlarına göre; cinsel yoldan bulaşan hastalıklar en çok rastlanan hastalık gruplarından birini oluşturmaktadır; raporlar her yıl tahmini olarak 333 milyon yeni vakanın meydana geldiğini göstermektedir. Bunlara ek olarak; AIDS büyük bir sorun olma konumunu korumaktadır. WHO istatistikleri bugüne kadar 18.8 milyon insanın bu hastalıktan hayatını kaybettiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Dünya Sağlık Örgütü nün AIDS ile ilgili 2000 yılı raporundaki şu ifadeler konuyu çok iyi özetlemektedir: "AIDS sosyal; ekonomik ve demografik yapılar üzerindeki yıkıcı etkisiyle benzersizdir."

Günümüz insanlarının karşı karşıya olduğu önemli bir sorun toplumun temelini oluşturan sosyal yapılardaki bozulmadır. Toplumsal çöküş değişik şekillerde kendini göstermektedir. Dağılmış aileler; boşanmalardaki artış ve gayrimeşru çocuklar aile kurumundaki tahribatın doğal sonucudur. Stres; huzursuzluk; mutsuzluk; endişe ve kaos pek çok insanın hayatını adeta bir kabusa dönüştürmektedir. Manevi boşluk içindeki insanlar bunalımlarına çare ararken alkol ve uyuşturucu bataklığına düşmekte veya karanlık yollara girmektedir. Çözüm yolu kalmadığını düşünen bazıları da intiharı bir kurtuluş zannetmektedirler.

Toplumsal yozlaşmanın en çarpıcı göstergelerinden birisi de yasalara aykırı davranışlardaki büyük artıştır. Suç oranlarındaki artış konunun uzmanlarını dahi hayrete düşüren boyutlara ulaşmıştır. Birleşmiş Milletler Uluslararası Suç Önleme Merkezi nin hazırladığı "Evrensel Suç ve Adalet Raporu" tüm dünya ülkelerini kapsayan şu genellemeleri içermektedir:

Ortalama olarak; suç oranları 1980 lerde olduğu gibi; 2010 larda da yükselmeye devam etmektedir.
Dünyanın neresi olursa olsun; beş yıllık bir periyotta; büyük şehirlerin sakinlerinin üçte ikisi en az bir kere suç sayılan fiillerin hedefi olmaktadır.

Evrensel olarak ciddi suçlara hedef olma olasılığı (soygun; cinsel suçlar; saldırı) beşte birdir.

Bölge ayrımı olmaksızın; gençler kategorisindeki mülkiyete yönelik suçlar ve şiddet suçlarının her ikisi de ekonomik problemler ile ilgilidir. Son yıllarda yasadışı uyuşturucu madde türleri sayıca artmış ve nitelik olarak da çeşitlenmiştir

Ülkemizde genç nufusun ahlak anlayışındaki çökmeler televizyon kültürünü örnek alarak lükse ve ahlaksız yaşamı benimseyen ve fuhuşu normal bir olgu olarak kabul eden ve aile yapısını yıpratan bir anlayış sinsi bir şekilde değerlerimizi ve benliğimizi yok etmektedir .

Depresyon ve stresin ruhi bunalımların gün geçtikce artığı bir toplumda suç işleme yaşının ve suç işleme sayısının da gün geçtikce arttığı lise gençliğinin ahlak dışı fikir ve değer yargılarının arttığı gözelenmektedir . boşanmaların artması evlilik dışı gayri meşrü yaşamların artması evlenme oranlarının düşmesi ülkemizdeki sinsi tehlikenin ayrı bir boyutunu da gözler önüne sermektedir .. Bilgiye ve ilme verilen değerin azalması bunun yerini şühretin ve emeksiz ve zahmetsiz çok kazanma düşüncesinin yerleşmesi sorumsuz ve vurdum duymaz bir neslin yetişmeye başlaması aile içi geçimsizsiliğin artması buna bağlı olarak sakat çocukların ve zeka oranı düşük çocukların ve davranış ve uyum bozukluğu olan çocukların çoğalması gün geçtikcede artması toplumumuzu tehtid eden gizli bir sorundur


Psikolog Adem OCAK