“İşsiz ve eğitimsiz yoksulların ülkesi” ülkemizde sağlıkta yaşanan sorun sadece parasızlık mıdır? Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık hizmetleri için kullandığı herkes için sağlık; sağlıkta eşitlik söyleminin yanında sönük kalmayan; dikkat çekici başka bir konu...
Bir doktor anısı: Kliniğimize; “Bu kız; doğduğundan beri geceleri altına yapıyor; doktor bey” sözleriyle bir anne ve 12 yaşındaki kızı başvurdu. Neden çok geç kaldığını; şimdiye kadar hiçbir doktora gitmediğini sordum. Annenin yanıtı hayli ilginçti; “Biz dedik; işemesi geçer ama geçmedi. Akrabalar dedi ki; dohtora götürmeyin kendinden geçer!”
Muayene sırasında; çocuk hasta şunları söylemişti: “Bazen tüm gün yatakta dönüyorum; yatağın yaş kısımları beni rahatsız ettiğinden sürekli kuru kısımlara kıvrılıyorum. Yorganı açıyorum; yaş tarafın kurumasını bekliyorum.”
“Sabahları yıkanmaya çalışıyorum; yoksa kaşınıyorum. Bazen kokudan dolayı arkadaşlarıma yaklaşmıyorum; geceleri tam uyuyamadığımdan bazen sınıfta uyukluyorum.”
“Doktor amca çok utanıyorum; inşallah iyileşirim!”
Gerekli izleğin ardından; hastamın idrar kaçırmasını önleyecek tedaviyi düzenledim. Tedavi sürecinde kullanması gereken bir de ilaç vardı; ilacı nasıl kullanması gerektiğini de kıza ve annesine anlattım. Hastanın annesi “Doktor bey bu ilaç kısır etmez de mi bizimkisini? Valla herkes diyor ki kızlar idrar kaçırırsa kısırlık ilacı veriyorlar!”
Anneye; “Elbette ki böyle bir yan etkisi yok; yan etkisi olsaydı zaten söylerdim! Bunu kim söylediyse sizi yanıltmış. Hatta üzerine vazife olmayan işlere kalkışmış. Kısırlık yapmaz bu ilaç. Kullanmazsanız; tedavi daha da güçleşir. Kendine olan güveni azalmış kızınızın; tamamen kaybetmesine sebep olursunuz. Yani kullanmazsanız; kızınızın gelişimini engellemeye devam edersiniz”?dedim.
Maalesef; doktorlar “modern zaman hurafeleri” ile çok sık karşılaşıyor! Bilimin meyvelerinin batıl inanca alet edilmesine şaşırır; bu “cahil cüretliliğin” zararını çocukların çekmesine içerlerler. Olayda; aile ve yakınları çocuğu yıllarca idrar kaçırarak yaşamak zorunda bırakmış. Çocuklar; bu tip ailelerin bilinçsizliğinin bedelini her zaman için “gelişimleri peşin peşin önlenerek” ödüyor. Çocuklar; hastalıkları konusunda ailesinin onu doktora götürmesine muhtaçtır. Çocukların sağlığı söz konusu olduğunda; onları maalesef ailelerinin bilinçsizliğinden yani ailenin kendisinden de korumalıyız.
Cehalet varsa eşit parayla eşit sağlık hizmeti veremezsiniz!
Halen hastalarımız kendilerine önerilen tedaviye uymayıp kafasına; eczacı kalfasına göre antibiyotik kullanıyor. Birçok hasta (bulaşıcı hastalıklar; sigara kullanımı...) tedavisini yarıda bırakıp; başka insanların sağlığını da bozuyor. Bakın; yapılan bir bilimsel çalışma ne kadar sarsıcı! Doktorun önerdiği tedaviye harfiyen uyan; bilinçli yeni tüberküloz (verem) hastalarıyla; tedavisini aksatmış bu yüzden tedaviye direnç gelişmiş eski tüberküloz hastalarının tedavi maliyetleri karşılaştırılmış. Maliyet; insanların ödediği vergiden karşılanacağı; bebeklerin aşılarından; yeni doğanların kuvözlerinden kısılacağı için oldukça önemli. Maliyet hesapları 14.09.2001 tarihli Merkez Bankası döviz kuruna göre dolar olarak hesaplanmış. Yeni tüberkülozlu bir kişide toplam tedavi masrafı 1;134 dolar; eski tüberküloz hastası bir kişide tedavi masrafı ise 17;529 dolar olarak hesaplanmış. Yatak ücretleri toplam 10;5 kat; iş gücü kaybı 12 kat; ilaç tedavi maliyeti 98;7 kat; laboratuvar giderleri 5;3 kat daha yüksek bulunmuş. (Dr. Kızkın ve arkadaşları)
Neredeyse hastalıkların tümünde durum böyle! Bir başka çarpıcı örnek! 2005 yılı verilerine göre kişi başına geliri bizim üçte birimizden az olan Sri Lanka’da; bebek ölümleri bizimkinin yarısı kadar.
Sağlığın asıl güvencesi bilinçtir
Siyasi irade; bir an önce sağlık hizmetleri ile “sosyal bilinç; ahlaki değer” arasındaki köprüyü kurup; sağlamlaştırmalı. Finansal sorunları çözersem sağlıkta standardı yakalarım dememeli. İnsanlar üç günde parayı bulup zengin olabilirler; cehaletten 30 yılda kurtulması bile güçtür oysa. Sağlık hizmetinde başarı; “entelektüel; kültürel; teknolojik (bilimsel); parasal özvarlığı” tümden içerir.
Merci kurumlar “halkın entelektüel ve kültürel sermayesini” kuvvetlendirmedikçe güzel ülkemiz “sağlık hizmetinde” “hezimete” uğramaya devam edecektir. Özellikle medya; “vahşet-şehvet” ve “ko-Medya” yayınlarına ağırlık vermeyi bırakmalı; halkın entelektüel ve kültürel sermayesini artırma gayreti içine girmelidir.