Nodül; Bir Kitledir.
Tiroid nodülü; tiroid isimli organımızın içinde görülebilen; istenmeyen kitlelerdir.
Bu kitlelerin 2 açıdan önemi vardır:
1) Bu kitleler yani nodüller çok çalışırsa (sıcak nodül: hiperaktif nodül) vücuttaki tiroid hormon dengesi bozulur; fazla tiroid hormonu üretimi (zehirli guatr) olabilir.
2) Bu kitleler ilk baştan beri kanser olabilir veya sonradan kansere dönüşebilir.Sintigrafide göründüğü şekliyle
Nodül Çeşitleri
Tiroid Nodülleri 3 e Ayrılır:1) Sıcak Nodüller (hiperaktif nodüller): Bu nodüller çok çalışan nodüllerdir.2) Ilık Nodüller (normoaktif nodüller): En sık görülen
nodüllerdir.
3) Soğuk nodüller (hipoaktif nodüller): Bu nodüller; "çalışmayan" nodüllerdir.
Her nodülde kanser riski vardır. Bu risk %5 tir yani 100 nodülden 5 tanesi kanserdir. Ancak; soğuk nodüllerde kanser riski çok daha yüksektir. Soğuk nodüllerin %25 i kanserdir; yani 100 soğuk nodülden 25 i (4 nodülden 1 i ) kanserdir.
Ultrasonografide Göründüğü Şekliyle Nodüller 3 e ayrılır:
1) Katı içerikli nodüller (solid nodüller)
2) Yarı katı nodüller (semi-solid nodüller)
3) Sıvı içerikli nodüller (kistik nodüller)Sıvı içerikli nodüllerde kanser riski düşüktür. Sıvı içerikli (kistik) nodüller ya eski bir nodül içine kanama sonucu ortaya çıkar (en sık görülme şekli); veya kolloid isimli bir tiroid sıvısının birkimi ile oluşur.
Tiroid nodülleri; tiroidit (tiroit iltihabı) sonucunda ortaya çıkarsa kanser riski (özellikle tiroid papiller kanser riski) artar.Tiroid nodüllerine dopler ile "sıcak nodül" veya "soğuk nodül" tanısı konulmaz. Türkiye de bu şekilde dopler raproları yazıldığını görmek beni hayli şaşırtmıştır.
"Sıcak" (hot) veya "soğuk" (cold) nodül tanımlaması sadece sintigrafi ile yapılır.
Nodül olup olmadığı en kesin ultrasonografi ile anlaşılır. Sintigrafi nodül olup olmadığını incelemek için yeterli bir tetkik değildir. halbuki; nodülün "sıcak" veya "soğuk" olduğu sadece sintigrafi ile saptanır. Yani; nodül incelemesinde sintigrafi ve ultraosnografi farklı bilgiler verir; herbirinin verdiği bilgi doğru tanı için gereklidir.
Sintigrafi ultrasonografi yerine; ultrasonografi de sintigrafi yerine geçmez.Sıcak nodüllerin kalp üzerine olumsuz etkileri vardır.
Tiroid nodüllerinin tedavisinde ameliyat tek seçenek değildir.
Ameliyat için şu hususlardan biri veya bir kaçı bir arada bulunmalıdır:
1) İğne biyopsisi ile kanser tanısı veya yükske kanser riski tanımlaması konmuş hastalar.
2) Ses tellerine giden sinirlere (rekürren laringeal sinirlere) ciddi baskı yaratan nodüller.
3) Dışarıdan bakıldığında estetiği bozan; çok belli olan soğuk nodüller.
Bir nodüle; iğne biyopsisi yapılmadan ultrasonografi veya sintigrafi ile "kanser riski yüksek" tanısı konulması uygun değidir.
Uzun süredir devam mevcut bir yanlışı düzeltmek gerekir: tek nodüllerin çoklu nodüllerden daha fazla kanser riski olduğu çok gerçekci değildir.
Tiroid ameliyatlarında çıkarılan tiroid dokusunun incelenmsi esasına dayanan bir araştırma sonucunda birden çok yani multinodüler tiroid hastalığında kanser riski özellikle de papiller mikrokanser riskinin daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.
Kistik Nodüller Masum Değil! Tiroid Kistik Nodüllerinde De Kanser Riski Aynı.
Her tiroid nodülünde kanser riski mevcuttur. Genel olarak; içi hücre dolu (sellüler; hücresel; katı) nodüllerde tiroid kanseri riskinin daha yüksek olduğu kabul edilir.
2009 yılında yayınlanan bir araştırmada; kistik veya yarı kistik nodüllerde de tiroid kanseri görülme riski %5 olarak saptandı (Thyroid). Bu son araştırma sonucu da bize gösteriyor ki; nodülün ultrasonografide kist mi yoksa katı içerikli mi olduğuna bakılmaksızın her nodüle mutlaka tedavi öncesinde imce iğne biyopsisi yapılmalıdır.
Zaten tiroid nodüllerinde genel kanser riski %5 olarak kabul edilmekteydi; ancak kistik nodüllerde bu riskin daha düşük olduğu hatta kanser olmayacağı iddia edilirdi. Öyle ki; bir çok uzman hekim; kanser riski yok diye tiroidin kistik nodüllerine biyopsi bile yapmazdı.
Bir Nodül Çeşidi Olan Folliküler Adenom Genetik Değişim Sonucu Ortaya Çıkıyor
Yaşlı hastalarda ortaya çıkan folliküler adenom; salgıladığı aşırı tiroid hormonu nedeniyle kalbi zorlar; ritmi bozar; tanısı zor konulur. Tanı koymak ve tedavi etmek gecikirse kalp yetmezliğine neden olabilir.
Tiroid folliküler adenomu oldukça ciddi bir nodül türüdür. Bu tiroid hastalığına “nodül” demek dahi her zaman doğru olmayabilir.
Folliküler adenom; daha çok iyot eksikliği olan bölgelere yaşayan insanlarda görülür. Özellikle hiperaktif folliküler adenomu olan hastalarda tedavi güç ve hekimi zorlayıcıdır çünkü fazladan tiroid hormonu da salgılar; zehirli guatr’a neden olur.
Tiroid Folliküler Adenomu genetik Mutasyon Sonucu Oluşuyor. 2009 yılında Thyroid dergisinde yayınlanan bir makalede; folliküler adenom hastalığının bir genetik mutasyonla ilişkisi açıklanmıştır. Bu genetik mutasyona neyin neden olduğu ise henüz bilinmiyor.
Tiroid Nodüllerine Biyopsi Yapmadan Tedavi Olmaz.
Her tiroid nodülünün kanser riski vardır. Tiroid nodüllerinin kanser riskini saptamadan tedaviye başlamak yanlıştır; yanıltıcıdır.
Ilık ve sıcak nodüllerde kanser riski yaklaşık %5 (25 nodülden 1 i) kanserdir; soğuk nodüllerin %25 i (her 4 nodülden 1 i) kanserdir.
Bu gerçek ortada dururken nodüle dönük ameliyatsız ve hatta ameliyat tedavisi uygulamak ciddi sorunları da beraberinde getirir. Nodüle biyopsi yapmadan ameliyatsız tedavi uygulanırsa ve hastada kanser varsa kanser tedavisinde gecikmeye neden olunur.
Nodüle biyopsi yapmadan ameliyat yapılırsa ve hastada kanser olduğu ameliyat sonrasında ortaya çıkarsa hastanın tiroidinin tümünü çıkarmak için tekrar ameliyat etmek gerekir (2.ameliyat); çünkü tiroid nodül ameliyatında tiroidin büyük bir kısmı çıkarılırken tiroid kanser ameliyatında tiroidin tamamı ve çevresindeki lanf düğümleri de çıkarılmalıdır. 2.ameliyat ise risklidir; hastalar sesini kaybedebilir.
Halbuki ameliyat öncesinde kanser oılduğuı ortaya konursa tek bir ameliyatta tiroidin tamamı ve çevresel lenf düğümleri (cervicocentral lymph nodes) çıkarılır.