Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İnsülin Direnci; Diyabet ve Gizli Şeker

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
İNSÜLİN DİRENCİ; DİYABET VE GİZLİ ŞEKER

İnsülin direnci çağımızın salgın hastalığıdır. Önce gizli şeker yapar ve dikkat edilmez ve uygun beslenme değişiklikleri yapılmaz ise diyabet yani şeker hastası yapar.


Vücudumuz kendisi için gerekli olan enerjiyi yediğimiz gıdalardan elde eder. Yemek yedikten sonra gıdalar bağırsaklarda parçalanarak ufak şeker parçalarına dönüşür ve daha sonra bağırsaktan emilerek kan akımı yoluyla vücudumuza dağılır. Enerji sağlanması için kan şekerinin özellikle kas; karaciğer; yağ ve beyin gibi dokular olmak üzere tüm organların hücrelerine girmesi gerekir. Kanda bulunan şekerin hücrelere girmesi pankreas bezinden salgılanan insülin hormonu sayesinde olur. İnsülin hormonu kanda yoksa veya olduğu halde hücrelerce emilemiyor ve etki gösteremiyorsa kandaki şeker hücreye giremediğinden birikir ve şeker yükselmeye başlar. İşte kan şekerinin sabah aç karna yapılan ölçümde 126 mg/dl yi geçmesi durumuna şeker hastalığı diyoruz.

Tip 2 diyabet veya gizli şekeri olan kişilerde birlikte tansiyon yüksekliği; kanda trigliserit yüksekliği; insülin hormon yüksekliği; ürik asit yüksekliği ve göbekte yağlanma ve şişmanlık birarada ise bu duruma metabolik sendrom denir. Metabolik sendromu yapan etken insülinin iyi çalışmaması yani insülin direncidir. Bel kalınlığı veya bel çevresi artmış olanlarda (şişmanlarda) bu hastalık daha fazla görülür. Birlikte karaciğer yağlanması; yumurtalıklarda kist (polikistik over hastalığı); kan pıhtılaşmasına eğilim; HDL kolesterolde azalma ve idrarla atılan proteinde artma (mikroalbüminüri) birlikte olabilir. Bu kişilerde kalp koroner damar hastalığı ve tip 2 şeker hastalığı çok sık görülür. Ülkemizde metabolik sendrom yaklaşık her 100 kişinin 20-25’inde vardır.

Açlık kan şekerinin 90-126 mg/dl arasında olmasına gizli şeker dendiği gibi Kan şekerinin yükleme testi (OGTT) sırasında (75 gram glukozla yapılan şeker yükleme testinde) 2. Saattekan şekerinin 140 ile 199 mg/dl arasında çıkmasına “Şeker Tolerans Bozukluğu” veya ‘’Gizli Şeker’’ adı verilir. “Pre’’ sözcüğü latince ‘’ön’’ veya ‘’erken’’ anlamına gelmektedir. Diğer bir deyimle şeker hastalığının ön veya erken devresi demektir. Bu kişilerde diyabeti önleme programı ile (sağlıklı beslenme; egzersiz ve fazla kiloların verilmesi) hastalık geriletilebilir veya ortaya çıkması geciktirilir. Gizli şeker veya tıp dilindeki adıyla ‘’glukoz tolerans bozukluğu’’ toplumda şeker hastalığının iki katı oranda yani %20-25 oranında görülür. Bunun anlamı her 4 kişiden birisinde gizli şeker hastalığı olduğu anlamına gelmektedir. Her yıl bu hastaların % 4-9’unda aşikar şeker hastalığı gelişmektedir.


Tip 2 diyabet genetik olarak bu hastalığa eğilimi olan kişilerde ihtiyaçtan daha fazla kalori alımının devam etmesi durumunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Tip 2 diyabete neden olan birçok genetik bozukluk vardır. Bu genetik bozukluklar neticesinde şeker metabolizmasında ve bu arada yağ ve protein metabolizmasında da bozukluklar oluşarak şeker hastalığı meydana gelmektedir.
Tip 2 diyabetli kişilerde hem insülin hormonu iyi çalışmaz ve etkisini gösteremez hem de pankreas bezinden salgılanan insülin hormonu miktarında azalma vardır.
İnsülin hormonunun etkisini gösteremediği yerler karaciğer; yağ ve kas dokularıdır.
Pankreasdaki insülin salgılayan beta hücrelerinde de zaman içinde giderek azalma oluşur. Bu hücreler azaldıkca da insülinin miktarı azalır ve kanda şeker yükselmeye başlar.
Kanda dolaşan yağ asitlerinin çok fazla olması ve bunların kandan dokulara girememesi de insülin hormon etkisini azaltmakta ve şeker hastalığına neden olabilmektedir.
İnsülin hormonunun vücudumuzdaki doku veya hücrelerde yeterince etkili olamamasına İnsülin direnci (Rezistansı) adı verilir. Demek ki tip 2 diyabette hem insülin salgılanmasında bozukluk hem de insülin hormonunun yeterince etkili olamaması (insülin direnci) mevcuttur ve bu iki bozukluk nedeniyle tip 2 diyabet oluşmaktadır. Bu bozukluk karbonhidrat metabolizmasında bozukluk olarak başlarsa da yağ ve protein metabolizmasında da bozukluklarla beraber görülür. Yağ ve protein metabolizmasındaki bozukluklar da şeker hastalığının göz; sinir ve damarlarda hasar (komplikasyon) yapmasına veya hastalığın ortaya çıkarmasına katkıda bulunur.

Tip 2 Diyabet İçin risk faktörleri şunlardır:
· Şişman veya kilolu olmak
· Bel çevresi 90 cm’den fazla olmak
· Hareketsiz yaşamak
· Sigara içmek
· Alkol kullanmak
· Düşük lifli gıdalarla beslenmek (sebze-meyve az tüketmek)
· Margarin yemek
· Balık az yemek
· İleri yaşta olmak ( özellikle 45 yaş üzeri risk artar)
· Kadınlarda daha fazla görülür
· Genetik eğilim
· Önceki gebelikte kan şekerinin yüksek olması
· Ailede şeker hastalığı olması
· Tansiyon yüksekliği
· Kan yağlarında yükseklik olması
· Horlamak veya gece uykuda nefes durması
· Polikistik over (yumurtalık) bulunması
· Kanda insülin hormonunun yüksek olması
· Homosistein yüksekliği
· Stresli bir yaşam; Üzüntü; Sıkıntı

KAYNAKLAR
1.
Prof Dr Metin Özata; Diyabetle kaliteli yaşam Rehberi; Gürer yayınları; 2010
2. http://www.diabetesit.com
3. http://www.diyabetonline.com
4. http://www.drdiyabet.com
5. http://www.sekerhastaligidr.com
6. http://www.diyetlife.com
2.