Ayşe 15 yaşında bir genç kızdı. Annesiyle babasının kendisini hatırladığından beri sorunları vardı. Annesiyle babası en çok para için tartışırlardı. Ayşe 8 yaşını bitirdiğinde annesi de çalışmaya başlamıştı. Ayşe’yi anneannesi büyütmüştü. Ayşe annesi işteyken kendini hiç güvende hissetmezdi. Anneannesi teyzesinin küçük oğluna da bakıyordu. Okul çıkışı anneannesine gider ve sessizce ödevlerini yapar; annesinin gelmesini beklerdi. Anneannesi ‘Onlar çalışıp para kazanacaklar diye ben çile çekiyorum.’ derdi. Biraz sinirli bir kadındı. Ayşe’nin annesiyle babası geçen yıl ; ne yazıkki boşanmışlardı. Annesi evi geçindiremeyeceğini düşündüğü için anneannesiyle dedesinin yanına taşınmışlardı. İşte o zaman Ayşe kendini yapayalnız hissetmeye başlamıştı. Anneannesi sürekli babası hakkında olumsuz konuşuyordu. Ayşe arkadaşlarıyla buluştuğunda ‘Annenle baban seni çok serbest bırakmışlar’ diye söyleniyordu Ayşe çok mutsuzdu. Annesiyle babasının kavgalarına bile razıydı. Kendisini sığıntı gibi hissediyordu. Sınıfında birkaç arkadaşının daha anne-babası boşanmıştı. Bir tek onların yanında kendini normal hissediyordu. Onlardan bir erkek arkadaşına kendini yakın hissediyordu. Okuldan kaçıp sorunlarını konuşuyorlardı. Annesi kendini işine vermişti; babası ise Ayşe ile pek ilgilenmiyordu. Sadece erkek arkadaşı kendisini anlayabiliyor gibi hissediyordu. Sanki o olmasa hayatta yapayalnız ve sevgisiz kalacaktı.
Yukarıdaki hayali öyküdeki Ayşe anne-babasının ilgisizliğini arkadaşlarının dostluğu yoluyla gidermeye çalışan bir genç kız. Ergenler yaşam dönemleri itibarı ile yaşıtlarıyla arkadaşlığa daha çok değer verdikleri bir dönemden geçerler.Bu nedenle arkadaş ilişkilerine değer vermeleri çok normal. Arkadaşlarının düşünceleri; davranışları onlar için anne-babalarının ne düşündüğünden daha önemli ve daha değerlidir. Yine de anne-babalar çocuklarıyla yeterince iletişim halindelerse ergenler arkadaşlarıyla ailelerini bir dengede tutmayı öğrenirler. Oysa boşanma halinde; eğer anne ile baba yeterince bilinçli değilse; boşanmanın ergende yaratabileceği sorunlara yardımcı olamazlarsa ibre arkadaşlardan yana kayar. Normalde bir ergenin çeşitli arkadaşlık gruplarına girip çıkarak kendi oluşturmaya çalıştığı yaşam anlayışına uygun arkadaşları seçmesi gerekirken; boşanmadan dolayı kendini yalnız hisseden ergen herhangi bir arkadaş grubuna ‘tutunmaya’ daha çok ihtiyaç hissedecektir. Örneğin daha önceleri sigaraya ilgi duymayan bir ergen; sırf arkadaş grubuna ‘ait olma ihtiyacı’ndan sigaraya başlayabilecektir.
EBEVEYNLER NE YAPMALI?
Yukarıda da örneklerle anlatmaya çalıştığım gibi anne-baba için altın kural ‘ilgi’dir. Boşanma hiç kuşkusuz anne ve baba için çok zor bir dönem ve boşanmadan sonraki ilk dönemde kendi bunalımları yüzünden çocukların ne halde olduklarını fark etmeyebilirler. Ancak en kısa sürede toparlanmalı ve çocukların ne halde olduğunu fark etmeye çalışmalıdırlar. Öncelikle eğer mümkünse boşanma kararı alındıktan sonra; anne-baba bu kararı çocuklarına birlikte vermelidir. Anne ve baba ne kadar öfkeli ya da üzgün olurlarsa olsunlar sakin kalmaya çalışmalı ve boşanmayı açıklarken de; boşanma gerçekleştikten sonra da birbirlerini suçlamaktan vazgeçmelidirler. Ergenlerin boşanma kararını kabullenebilmeleri için; istedikleri anda sorularına cevap verecek; üzüntülerine ortak olacak ve onları anlayacak anne-babalara ihtiyaçları vardır. ‘Boşanma’ ergende anne ya da babasının ölümüne benzer bir üzüntü yaratır. Önce buna inanmak istemezler; sonra öfkelenirler. Ardından pazarlık aşaması; ‘bunalım dönemi’ ve en son boşanmayı ‘kabulleniş’ gelir. Çocuğunuz bütün bu süreçleri yaşarken anlayışlı olmalı; onun yanında omzunuz ağlanmaya hazır beklemeli ve gerekirse çocuğunuz ve kendiniz için ‘terapi’ almalısınız.