Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Psikolojide Abartılan Sendrom; Bozukluk ve Hastalıklar

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
PSİKOLOJİDE ABARTILAN SENDROM; BOZUKLUK VE HASTALIKLAR

Üniversiteyi bitireli neredeyse 13 yıl oldu. Çok değil; o günden bugüne bir asır geçmedi. Ama bakıyorum da bu kadar sürede ne hastalıklar türemiş böyle yarabbi; akıl alır gibi değil.

X Bozukluğu;
Y Sendromu;
Z Hastalığı...
A;B;C;D...

Çocuğunuz; doğası zaten sıkıntılı olan ergenlik döneminin tipik zorlanmalarını mı yaşıyor? Teşhis hazır; "Uyum bozukluğu" olabilir.

Çocuğunuz yaşıtlarına göre biraz utangaç mı? Kesin "sosyal anksiyetesi" vardır. Eskiden böylelerine; "Ne edepli çocuk; bak bu yaşta yüzü kızarıyor; bu çocuktan korkma… Aferin; Maşallah" falan derlerdi. Kız ise evlenmek için en çok bunları tercih ederlerdi.

Matematiği tam anlayamıyor mu? "Matematik bozukluğu" vardır mutlaka. Eskisi gibi zeka tek tip bir şey değil; bugün on çeşit zeka var; belki çocuğunuzun Matematik zekası düşüktür? Matematiğe ilgisi zayıftır; bu yöndeki temeli zayıf olamaz mı mesela? Yooo bozukluktur bozukluk! Kesin bozukluk...

Birilerine göre bunlar ve burada sayamadığım pek çok şey bozukluksa bana göre de aşağıda kısaca bahsini edeceğim anomaliler (!) birer bozukluk. Şaka bir yana gerçekten de işin şirazesi şaştı. Bu çarpıcı; düşündürücü; çok üzücü yeni modayı / trendi çarpıcı bir şekilde anlatması için aşağıdaki çok yaygın bazı patoloji (!)türlerini ele almak istiyorum. Yakında bunlar da hastalık potasına dahil edilirse şaşırmayasınız; şoka girip de travma yaşamayasınız diye ben şimdiden size haber vermek istedim.

2020 NİN İLK ONDA YER ALACAK BOZUKLUKLARI (!)

Dizi-fil-m Bozukluk

Bu çocuklar pek çoğunda başrol karakterleri yaşıtları olduğu halde dizi filmleri pek sevmezler. Genellikle çizgi film izleme eğilimleri ön plandadır. Çizgi film izlerken normal bir ilgi düzeyi söz konusudur. Ancak aynı şey dizi filmler için geçerli değildir. Özellikle dizi film başladığında ya ablasıyla ya da abisiyle uğraşırlar. Bazı anlar olur ki yan gözle anne ve babalarına bakarak kikir kikir gülerler. Bu gülmeler normal gülmelerden biraz farklı olup içinde hafiften alaysı bir tema söz konusudur.

Ne Yapılmalıdır: Öncelikle çay; pasta; börek ikramlarınızı filmin tam başlangıç anlarına denk getirmeye özen gösterin. Böylece çay; pasta ve börek için koltuğa oturan çocuğunuz bir süre sonra -ister istemez- karşısındaki ekrana; yani filme de yoğunlaşmaya başlayacaktır.

Uzmana Başvurun: Daha da olmazsa bir uzmandan yardım isteyin. Uzman görüşmelerde sistematik dizi film izleme egzersizleri ve diğer davranışçı yöntemlerle çocuğunuzdaki bu bozukluğu tedavi edebilecektir. DTK ve KPZ yöntemleri başarılı sonuçlar vermektedir. Ayrıca ilaç da kullanılmaktadır. Antidepresan grupların her sorunda olduğu gibi bu problemde de çok etkili olduğuna dair yeterince klinik bulgu mevcuttur.

DŞS Bozukluğu

Bu çocuklar müzik dersi dışında sağda - solda fazla şarkı söylemedikleri halde özellikle duş alırken keyifli şekilde anlamsız melodiler mırıldanırlar. Bazen bu mırıldanma daha anlamlı olabilir; mesela düzgün bir şarkı sözleri biçiminde de seyredebilir. Ancak bu bozuklukta çocuk genellikle bir şarkının sonunu pek getirmez. Kısa sürede başladığı şarkıdan ya tamamen vazgeçer ya da bir başka şarkıya atlar. Sözgelimi suyu yanlışlıkla çok sıcak açtığında "anammmm; yandım" şeklinde araya bazı anlamsız sözler ve bağrışmalar sokuşturur. Bir kısmı da suyu çok soğuk açtığında titreme şeklinde ani irkilmeler ve tepkiler verebilir. O yüzden bu bozukluğa "Duşta Şarkı Söyleme" anlamında "DŞS Bozukluğu" adı verilmiştir.

Ne Yapılabilir: Özellikle çocuğa duşa girmeden önce "oğlum eğer şarkı söylemek istiyorsan şimdi söyle; yoksa duşta olmaz" diyerek bu bozukluğa karşı evvela uyarın; bilinçlendirin. "Tamam anne; valla söz" dediği halde yine söylemeye başlarsa şayet; burada "Türkü Kontrol Bozukluğu" olabilir. Yalnız bu bozukluğu "dürtü kontrol bozukluğundan" iyi ayırt etmek gerekir. Dürtü kontrol bozukluğu daha geniş yelpazede seyreden bir bozukluk türü iken "Türkü Kontrol Bozukluğu" nispeten daha spesifik bir durumla ilgilidir.

Uzmana Başvurun: Eğer çocuğunuz son bir ayda en az 4 banyo yaptığı halde asgari iki kere şarkı söylemiş ise ve çıktığında bu şarkıya aniden; adeta bıçakla kesilmişçesine son vermişse "DŞS Hastalığından" şüphelenilebilir. Bu durumda zaman kaybetmeksizin bir uzmana başvurulmasında büyük fayda vardır. DŞS Terapisti çocuğunuzla suni duş ortamları oluşturacak; yıkanırken şarkı söylenmesinin önüne geçecek bir kısım alıştırma ve egzersizlerde bulunacaktır. Çocuk bu uygulamaları içselleştirecek; böylece oluşacak farkındalık kısa sürede çocukta bir kontrol geliştirmeyle sonuçlanacaktır.

EÇS

"Efendi Çocuk Sendromu" da denilen bu bozuklukta çocuk gereğinden fazla efendidir. Bu çocuklar özellikle öğretmenlerine karşı çok saygılıdırlar. Onları gördükleri yerde hemen önlerini iliklerler. Bir kısmı bunu 20 metre öteden yaparken bir bölümü de bu davranışı 2 - 3 metre kala sergiler. İkinci grubun terapilerde birinci gruptakilere oranla daha hızlı düzelme sağladığına dair bazı araştırma bulguları vardır. Bu çocuklar haylazlığın; yaramazlığın arttığı ve pohpohlandığı; bir kısım gencin öğretmenlerini bile dövdüğü bir çağda nerede ve hangi zamanda yaşadıklarını adeta bilmiyor gibidirler. Dolayısı ile bu çocuklarda efendilik patolojisine eşlik eden bir algı problemi de vardır. Bu hastalar sadece büyüklerine; öğretmenlerine karşı değil; akranlarıyla olan ilişkilerinde bile yaşlarının ötesinde / üstünde bir özen ve itina çabası içine girmişlerdir.

Ne Yapılabilir: Bu çocuklara evvela kaba; argo deyim; söz; cümle ve hitaplarla yaklaşılmasında; bunu belli periyotlarla yerine getirerek öncelikle psikolojik bakımdan tahrik edilmelerinde fayda vardır. Umulur ki bir yerden sonra; en çok da gerekli telkin etkisi sağlandıktan sonra bu çocuklarda kısa sürede diğer yaşıtlarında olduğu gibi "gayet sağlıklı bir tepki biçimi" geliştirilebilecektir.

Uzmana Başvurun: EÇS bozukluğunda yaygın olarak kullanılan bazı teknikler vardır. Bu tekniklerin özü uzman - çocuk işbirliği içersinde yürütülen "kabalık" egzersizleridir. Çocuk; öncelikle rolü gereği öğretmeni olarak algıladığı uzmanına saygısız tavırlar göstermesi yönünde teşvik edilir; bu yaşantı sonucunda kazanılan alışkanlığın başka ortamlara; örneğin sınıf ve diğer yaşam alanlarına transfer etmesi sağlanmaya çalışılır. Başarı oranı yüzde yüze yakındır. Ancak bu uygulamayı her uzman yapamaz; özel bir eğitim süreci gerektirir. Çünkü yeterli / ehil olmayan bir uzman fazla ileriye gidebilir; çocukta sözü edilen patolojiden / efendilikten bir parça bırakabilir ki bu durum bozukluğun sonradan tekrar beslenebilmesini sağlayabilir. Maazalllah geri dönüşlere zemin hazırlayabilir.

DDS

Kısaca DDS şeklinde tanımlanan bu bozukluğa "Düttürü Dünya Sendromu" denilir. Bu çocuklar büyük çoğunlukla yaşadıkları dünyaya onca zorluğa rağmen neşeyle bakarlar. Yüzleri sürekli güler. Kızsalar bile bu çok uzun sürmez; kısa sürede bu moddan kurtulurlar. Kardeşleriyle tartışsalar bile sanki tartışmamış gibi davranırlar; "ama abi; yaaaaaa..." şeklinde cilveli; şirin reaksiyonlar gösterirler. Bu reaksiyon sonrası büyük olan dayanamayıp gelerek yanağından kocaman öpebilir. Bir kısmı bundan rahatsız olup "beni böyle öpme dedim sana; ya baba; oğluna bişeyler söyle" de diyebilir ki bu durumda DDS ilerlemiş kabul edilir. Bu bozukluk ekseriyetle 3 - 4 yaştan itibaren başlar. Karşılarındaki kişiler konuşurken onları genelde tebessüm ederek; gülen bir sıfatla dinlerler.

Ne Yapılabilir: Bu çocuklara çocuk olma gerçeklerine rağmen sık sık yaşamın ağırlığı; onların talihsiz bir devirde dünyaya geldikleri vs. hatırlatılmalı; bu şekilde sık sık bozulacak morallerinin hücrelerine yerleşmesi; derken süregen hale gelerek günlük yaşamlarının tamamını kaplaması / kuşatması sağlanmaya çalışılmalıdır. Bu sabır isteyen bir süreçtir; acele edilmemelidir.

Uzmana Başvurun: Bu sorunda etkinliği kanıtlanmış terapi teknikleri vardır ve halen bir çok özel klinikte başarıyla uygulanmaktadır. Böyle bir durumda yardım almaktan asla geri durulmamalıdır. Çünkü bu hastalık zamanında tedavi edilmezse ileriki yıllarda bazı sakıncalara yol açabilir. Örneğin; kız çocuğu yolda tebessüm ederek ilerlerken karşısından gelen bir erkek bunun kendisine verilen bir mesaj olduğunu sanabilir; bu da değişik komplikasyonlara yol açabilir. Taravmalara zemin oluşturabilir.

Son Söz

Ne diyeyim! Her şey o kadar açık ki.

Bari; "Uzun sözü maksadını anlatamayan söyler" (Mevlana) diyeyim ve bu yazılık bununla yetineyim."

Psikolog
İzzet Güllü