Bir öğretim dönemini daha tamamladık. Geride bıraktığımız dönem bazı aileler için son derece yorucu; üzücü olurken; bazı aileler için çok zevkli geçti.
Bazı aileler çok kolay bir dönem yaşadılar. Çünkü:
Çocuklarının en büyük desteği; takipçisi oldular. Sık sık okula geldiler. Öğretmenlerle işbirliği yaptılar. Çocuklarını tanımaya ve tanıtmaya çalıştılar.
Kendine güvenen çocuklar yetiştirdiler. Çocuklarını gücünün üstünde işlere zorlamadılar. Çocuklarına güvendiler; güvendiklerini hissettirdiler. Hatalarına karşı hoşgörülü oldular. Eleştirileri ile çocuklarını güçlendirdiler.Ne aşırı serbest bıraktılar; ne de baskıcı oldular.
Sorumluluk duygusu kazandırdılar. Çocuklarını başarısını değil; başarma duygusunu ve başarmak için sorumluluk alışını sevdiler. Çocuğun kendi kendisini yönetmesine zemin hazırladılar. Yaşlarına ve güçlerine uygun görevler ile baş başa bıraktılar. Başarısızlıklarında teşvik ettiler; umut ve cesaret verdiler . Başarın ödülünü hep birlikte aldılar.
Öğüt vermediler; örnek oldular. Bildiler ki büyüklerin fikirleri sorulduğunda değerliydi. Sorulmadan söylendiğinde nasihat oluyordu ve dinlenmiyordu. Bu yüzden “sen benim dediğimi yap yaptığımı yapma” anlayışından uzak davrandılar.
Şiddet kullanmadılar. Duygusal istismardan kaçındılar. Böylece çocuklarına değerli olduğu; sevildiği; beğenildiği duygusunu yaşattılar. Olumsuz davranışların doyurulmamış bir ihtiyaçtan kaynaklandığını hiç unutmadılar. riskli davranışlar karşısında paniklemeden nedenini bulmaya yöneldiler.
Zaman zaman çok zor olsada çocuklarını dinlediler. Onlar çocukta “değerliyim” duygusu yaratan temel etkenlerden birinin iletişim biçimi olduğunu biliyorlardı. Bu yüzden çocukları konuşurken ikaz etmekten; hatırlatmaktan; öneride bulunmaktan kaçındılar; sadece dinlediler.
Bazı aileler çok zor bir dönem yaşadılar. Ne yazık ki;
Çocuklarını olduğu gibi kabul edemediler. Karşılanamayan yüksek beklentileri hayal kırıklığı yarattı. Bu duygu ile eleştirdiler; kıyasladılar; suçladılar. Daha iyi olmasını isterken çocuklarının başarma umudunu kırdılar; kendine güvenini azalttılar. Oysa umut ve güven her şeyin başıydı. Kendi gücüne nanmaktan geçiyordu başarı yolu. Yapamadıkları ısrarla tekrarlanan çocukların daha iyisini yapma şansları hiç yoktu. Aile farkına varmadan; tüm iyi niyetine rağmen başarısızlığa programladı en değerli varlığını.
Okula sadece veli toplantılarında geldiler. okulun; öğretmenin en büyük yardımcısının kendileri olduğunu gözden kaçırdılar.Çocuklarına yeterince sahip çıkamadılar. Onaylamadıkları arkadaşlıklar; kötü alışkanlıklar sahip çıktı onların yerine.
Düzenli ev ortamı hazırlayamadılar. Geç yatırdılar; zor kaldırdılar; dengesiz beslediler. Televizyon; bilgisayar; hamburger kazandı zaferi. Sonuçta çocuğun öğrenme gücünü azalttıklarını farkedemediler.
Sorumluluk duygusu geliştiremediler. Yorulmasın; üzülmesin derken çocuğu hazıra alıştırdılar. Çocuk adına her şeyi düşünmek zorunda kaldılar. Hatta çocuktan daha fazla düşündüler. Hep ne yapması gerektiğini söylediler. Başında beklediler. Bu yıl çocuklarından daha fazla konu öğrendiler.
Çocuğa karşı şiddet kullandılar. Bazen bir tokatla; çoğu zaman bağırarak sorunları çözmeye çalıştılar. Bu yolla kendi öfkelerini boşalttılar ama çocuğun öfkesini büyüttüler.
Neyse ki bu dönem bitti. İkinci dönem yeni bir başlangıç; yeni bir umut. Neden olmasın ?
Çocuklarını kendi doğru ve yanlışlarına uydurmaya çalışmayan; sorunları krize döndürmeden; güçlerini birleştirerek çözen aileler arasına katılıp; kolay bir ikinci dönem geçirebilmeniz dileği ile…
İlksen Güzelcik
Psikolojik Danışman
KOCAELİ