AİLE İNANIRSA ÇOCUK BAŞARABİLİR
Yaklaşmakta olan dönem sonubir çok ailede çocuğumuz başarısız ya da yeterince başarılı değil üzüntüsü yaşanacağını düşündürüyor. Özellikle altıncı sınıfta daha önceki başarı düzeyini yakalayamamış çocukların pek çok ailede hayal kırıklığı yaratacağı kesin.
Zorluklarla doluydu altıncı sınıfın birinci dönemi. Giysilerinden sınav şekline kadar birçok şeye alışmaya çalıştılar. Tam her şeye alışmışken; yeni zorluklarla karşılaştılar yedinci sınıfta. Değişen hormonal yapının yarattığı gerilim; dikkat toplama zorluğu vb. İle mücadele etmeye başladılar. Derken sekizinci sınıfın genç psikolojisi girdi devreye. Artık ne çocuktular ne de büyük. Akran etkisi; daha büyüklerle çatışmalar; sınav stresi ile giderek ağırlaştı yükleri.
Tüm bu zorluklara rağmen bazıları kazandı mücadeleyi. Bazıları ise henüz başaramadı. Henüz başaramadı ama hala başarma şansları var. Bu şansı azaltacak ya da artıracak temel etken ise aile. Her zaman olduğu gibi arkasında güçlü aile desteği olan çocukların sırtı yere gelmeyecek.
Çocuklar en çok anne babalarının tutum ve davranışlarına duyarlı oldukları için başarılarını artırma konusunda da güç alabilecekleri en güçlü kaynak onları destekleyen aileleridir.
Destekleyen aile; çocuğunu başarısından daha önemli bulur. Onun değersiz olduğunu düşünmesine neden olacak sözler söylemez. Çünkü kötü olan; beğenilmeyen çocuk değil notlarıdır. Görünmeyen geleceği düşünüp karamsarlığa kapılarak; görünen bu günde çocuğuna baskı yapmaz. Notlar şimdi kötüdür; gelecekte düzeltilebilir. Ailenin bu yaklaşımı çocuğun yapabileceğine inancını ve gayretini artırır.
Destekleyen aile; görmek istemediği kötüyü değil; görmek istediği iyiyi gündemde tutar. Bilir ki; başarısızlıkları yüzüne vurulan çocuklar daha başarılı olamazlar. Bu yüzden başarısızlık yerine başarılabilen kadarını değerlendirir. Çabası başarısızlığı azaltmak yerine; başarıyı artırmak temeline dayandırılmıştır.
Destekleyen aile; başarılı olabilmek için gereken koşulları hazırlar. Başarısızlığın nedenini çocuğun çalışmaması olarak görmez. Çünkü çalışmamak neden değil sonuçtur. Çalışmasını engelleyen şeylerin sonucu. Çalışma ortamı; çalışma şekli; sorumluluk duygusu; öğrencinin hedefinin olmaması; ailenin tutumu vs. başarısızlık nedeni olabilir.
Destekleyen aile; çocuğu adına sorumluluk üstlenmez. Hiç bir çocukta anne babası istediği için başarılı olmaz. Kendi istemediği sürece öğrenmesi; başarması zordur. Aileden beklenen çocuğun plan yapmasına; karşılaştığı güçlüğü yenme yollarını bulmasına yardım etmektir.
Destekleyen aile; çocuğunun kendisine; kendi gücüne inanmasına yardım eder. Bunun en kolay yolu başarısızlık karşısında olumsuz eleştiriden kaçınmak; bir daha ki sefere daha iyisini yapabileceğine inandırmaktır.
Destekleyen aile; çocuğuna inanır; her başarısızlık karşısında yeniden umutlanır. Bu inancını ve umudunu çocuğuna aktarır.
Unutulmamalıdır ki; başarılı olanlar başaracağına İNANILANLAR; başaracağına İNANANLARdır.
AİLE DESTEĞİNİN YOĞUN OLARAK BEKLENDİĞİ ALANLAR
1.Sorumluluk duygusunun geliştirilmesi : Öğrencide sorumluluk bilinci oluşması ve gelişmesi konusunda aile en büyük etkendir. Çünkü çocuklar ancak küçük yaşlardan itibaren uygun görevler verilmesi ile sorumluluk almayı öğrenebilirler.
2. Kendine güven duygusunun geliştirilmesi: Çocuğun kendine güvenen biri
olmasını ya da olmamasını ailenin gösterdiği ilgi biçimi belirler. Sürekli eleştirilen; korkutulan; dövülen; tehdit edilen çocukların kendine güvenmeleri beklenemez. Özellikle kendine güvenin en büyük düşmanı eleştiri ve suçlamadır.
3. Demokratik aile tutumu: Çocuğun kişiliğini şekillendiren nasıl; bir insan
olacağını belirleyen şey aile tutumudur. Tutarsız; aşırı ilgili ya da ilgisiz; baskıcı veya gevşek bir yaklaşımla yetiştirilen çocukların mutlu; başarılı olmaları beklenemez. Böyle olumsuz yaklaşımla büyütülen çocuklar sonuçta onları yetiştirenler tarafından bile hoş karşılanamayan özellikler gösterirler.
4. Öğrenme ortamının sağlanması: Demokratik tutumla yetiştirilmiş; sorumluluk
sahibi; kendine güveni geliştirilmiş çocuklar uygun çalışma ortamı da bulduklarında çok başarılı olurlar. Uygun çalışma ortamı ise insanların televizyona; bilgisayara esir olmadığı ailelerde bulunabilir. Bu ailelerin ilkeleri vardır. Beslenme; uyuma; planlı çalışma vb. başarı ön koşulları bir kural dahilinde sürdürülür. Çünkü ilkesiz; sistemsiz; plansız çabalar başarısızlığa mahkumdur.
5. Okul başarısızlığı ile mücadele etme: Başarısızlık nedeni bulunmadan aşılabilecek bir sorun değildir. Genel inanış öğrencilerin çalışmadığı için başarısız oldukları şeklindedir. Oysa başarısızlığın nedeni öğrencinin çalışmaması değil; çalışmasını engelleyen şeylerdir. Başarısızlığın nedeni belirlendiğinde sorumlusu da belirlenecektir. Gerçek sorumlu bulunduğunda ise uygun önlem almak mümkün olabilir. Kim bilir? Belki de gerçek sorumlu öğrenci değildir.
Okul başarısı hayat başarısının adımlarından biridir. Sosyal; kültürel sportif faaliyetlerle kendini keşfetmesi; içindeki potansiyelin farkına varması sağlanan çocuklar kendi güçlerini keşfettiklerinde okulda da; hayatın her alanında da hak ettikleri başarıyı rahatlıkla yakalayacaklardır. Anne babaların gelecek için bırakacakları en büyük miras; hayatı uzaktan seyreden değil içine girip yaşayabilen; şartlar ne olursa olsun hayallerine inanan çocuklar yetiştirmek olacaktır.
Başarısızlıkları karşısında direnen; kendine inanan ve güvenen çocuklar yetiştirebilmeniz dileği ile...