Öncelikle; taşralı kelimesini sadece taşrada yaşayan insanlar için kullanmayacağımı belirtmeliyim. Taşra zihniyeti ile yaşamak tam olarak anlatmak istediğim durum. Ve bu durumun kadın tarafını ele almak istiyorum.
Modern taşralı kadınlar kimlerdir?
Modern taşralı kadınlar son derece modern yaşar. İyi bir eğitimleri ve meslekleri vardır; ailelerinin maddi durumu yerindedir. Güzel giyinirler; bilgisayar; araba kullanırlar; yurt dışı seyahatlere giderler vs vs.
Gelin görün ki bu kadınların kendi hayatları üzerinde hiçbir insiyatifleri yoktur. Genellikle evlenene kadar babalarının denetimi altındayken; evlendikten sonra kontrolü kocaları ele alır. Eğitim aldıkları meslek dalının sadece teknik kısmını yaparlar; işletme kısmı kocalarına ya da babalarına aittir. Bir nevi patronları babaları ya da kocaları olan işçi durumundadırlar. Eğer bu kadınlar memursa maaş kartı genellikle kocalarının elindedir. Özel hayatlarında da siyasi görüşleri; hayat felsefeleri; değer yargıları; hobileri hep babaları veya kocalarına göre şekillenir.
Genel olarak bu kadınlar çocukluklarında iyi eğitim alırlar; hem yabancı dil; hem kuran kursuna giderler. Terzilik; enstruman çalma gibi ek vasıflar kazanırlar. Aileleri bu kadınları üniversite eğitimi için bir süreliğine başka şehirlere gönderirler. Mezun olduktan sonra memleketlerine dönerler ve bizzat babaları kendi elleri ile kızlarına iş kurar. Ya da biran önce evlendirilip hazır mesleği ile birlikte kocalarına devredilirler. Bu kadınlar da hemen kocalarının sahip olduğu şekle giriverirler. Örneğin kocaları maddiyatçı ise bu kadınlar da maddiyatçı olur. Yok eğer kültüre düşkünlerse bunlar da kitap okumaya başlar. Ama sadece kocalarının önerdiği kitapları; kocalarını memnun etmek için okurlar. Ve daha önce okudukları aşk romanlarını inkar edip; kocaları le birlikte bu kitapları aşağılamaktan çekinmezler.
Modern taşralı kadınların evlenene kadar özel hayatları yoktur. El altından; babalarından habersiz gizli hayatlar yaşarlar. Meslek sahibi olup para kazanmalarına rağmen kendi evleri yoktur. Yani bu kadınlar acı bir şekilde mekansızdırlar. Sırf ailelerinden ayrı bir evi olsun diye evlenen pekçek kadın tanıyorum.
Sadece kişisel zevklerini tatmin etmek için; oturup tek başına müzik dinleyen; ya da film seyreden kadın sayısı azdır. Modern taşralı kadın babasının veya kocasının beğenilerine göre hareket eder.
Bütün bunların kızlık zarı veya bekaret kontrolü ile ilişkisi ne?
Kızlık zarı kontrolü yukarıda yazmaya çalıştığım taşralılığın somutlaşmış en keskin halidir.
Ama genç nesil beni çok umutlandırıyor. Özellikle öğrenci olan genç kadınlar için yazmak istiyorum. Kadınların çoğu taşralı; çünkü erkeklerden bağımsız hayatları yok. Türkiye de kadınlar henüz bireyselleşemediler. Bireysel adı üstünde tek olmak.
Lütfen beni yanlış anlamayın. Babanızdan veya kocanızdan nefret edin demiyorum. Ama çekim alanlarından çıkın. Bir kere sadece ve sadece siz sevdiğiniz için tek başınıza bir şey yapın (Sevdiğiniz müziği dinleyin; kitabı okuyun veya manzaranızı seyredin; ama tek başına ve kendiniz için bir başkasına anlatma ve bu nedenle takdir edilme gereği duymadan).
Türkiyede kadınların her açıdan bireyselleşmeye ihtiyaçları var. Bu kişilik kazanma anlamına geliyor. Yani kendine özgü olma ve yaşamının kontrolünü elinde tutma.
Şimdi yepyeni bir kadın nesli geliyor; bu nesil de ben kavramı var. Kendisi için işi; kendisi için hayat keyfi olan bir nesil. Sadece meslek kazanmak için teknik eğitim almayıp; hayatın felsefesini de yapan yeni bir kadın nesli geliyor. Sadece babalarına vaya kocalarına itaat eden değil; kendi işlerine; vücutlarına; mekanlarına; değer yargılarına sahip çıkan genç kadınlar.
Umarım bu genç kadın nesli beni okur. Genç kadınlar mesaj ve yorumlarınızı yazarsanız çok sevinirim. Saygılar.