Böbrek hastalıklarına sebep olabilen çok sayıda etken vardır. Bazıları Akut Böbrek Yetmezliğine (ARF) neden olurken bazıları da Kronik Böbrek Yetmezliğine (CRF) neden olabilmektedirler. Bazı durumlarda da ARF sonrası CRF gelişir. Toksinler
Günden güne azar azar kullanılan bazı ilaçlar bile böbrekler için toksik olabilmektedirler :
Yılan ve arı zehirleri
Antifriz
Böcek ilaçları (pesticideler)
Tarım ve Bitki ilaçları (herbicideler)
Çözücüler (solvent)
Ağır metaller
Kemoterapi –Kanser ilaçları
Aspirin ve antinflamatuarlar (ağrı kesiciler)
Anestezik ilaçlar
Anti paraziter ilaçlar
Antibiyotikler
Tansiyon ilaçları
Toksinlere maruz kalmanın yaratacağı etki; hayvanın yaşına; varolan hastalıklara; varolan tedaviye ve hangi toksine ne kadar süre ile maruz kaldığı ile ilişkilidir. Bazı vakalarda intravenöz (IV) sıvı tedavisiyle destek tedavi yapılır. Diğer durumlarda spesifik antidot ile tedavi uygulanır.
Bazı toksinler; özellikle antifreeze ( 95% ethylene glycol) böbreklerde büyük yıkıma sebep olurlar. Arabanızın antifrizini değiştirirken çok dikkatli olmalısınız. Etrafa dökülen antifriz kedi ve köpekler tarafından kolayca yalanabilir çünkü tadı ve kokusu onlar için son derece caziptir. Ethylene glycol karaciğerde değişime uğrar ve toksik metabolitlerine ayrılır;bu metabolitler kan pH’ını değiştirir ve böbreklerde yıkıma sebep olur. Renal tübüllerde (calcium oxalate crystals) kalsiyum oksalat kristallerinin birikimine neden olur. Bu acil bir durumdur ve böbreklerin kurtarılabilmesi için acil müdahale ve tedavi şarttır. Ancak maalesef hasta sahipleri petleri hastalanmadan onları tedaviye götürmemektedir. Bu durumda prognoz çok ağır olur ve ölüm kaçınılmazdır. Eğer antifriz oral olarak alındıktan birkaç saat içinde tedavi başlanır ise iyileşme daha hızlı olacaktır.
Bu hastalık birkaç farklı fazdan oluşur: Faz I
Bu faz toksin alındıktan 12 saat sonra oluşur. Pet kusmaya; çok su içmeye ve çok idrara çıkmaya başlar (Poliüri/Polidipsi-PU/PD) ve sarhoş gibidir. Bu evreyi gözlemleyen hasta sahibi petini derhal muayene ettirmelidir. Faz II
Bu faz yedikten 12-24 saat sonra oluşur. Semptomlar belirsizdir ve pet iyileşiyor gibi görünür. Faz III
Bu faz yedikten 24-72 saat sonra oluşur. Bu fazdaki petler oldukça depresiftirler; sıkıntılıdır; yemek yemezler; kusarlar ve idrar yapmazlar. Bu faz oluştuğunda ölüm tehlikesi başlar.
Etkili olabilmesi için tedaviye erken başlanmalıdır. Kusturmak ve mideyi yıkamak antifriz alımından itibaren 1 -2 saat içerisinde yapılırsa faydalı olur. İntravenöz sıvılar ve diüretikler normal böbrek fonksiyonlarını sürdürebilmek ve yeterli GFR sağlayabilmek için uygulanmalıdır. Kan pH’ını dengede tutabilmek için sodyum bikarbonat verilmelidir. Antidotların erken verilmesi çok etkilidir. Kedilerde etil alkol (Votka) intravenöz uygulanabilir ve böylece tam anlamıyla sarhoş olmaları sağlanır. Votka; karaciğerin etilen glikolü parçalayıp renal tübüller için yıkılmayıcı etkiye sahip olan toksik metabolitlerine ayırmasına engel olur. Bu tedavi aynı şekilde köpeklerde de kullanılabilir.
Antizol isimli bu ilaç sadece köpeklerde kullanılabilen çok iyi bir antidottur; çok pahalı bir ilaçtır fakat köpeğinizin hayatını kesinlikle kurtaracaktır. Kanser
Böbrek kanserleri genellikle yaşlı hayvanlarda teşhis edilseler de gençlerde de görülebilmektedir. Bazen primer olarak böbreklerden kaynaklanabilir (primer) ama çoğunlukla sekonder olarak farklı organlardan metaztaz yoluyla böbreklere ulaşır (sequnder ya da metaztazik ). Kanser primer ise çoğunlukla maligndir yani kötü huyludur. Neyse ki; primer renal tümörler son derece nadirdirler.Böbrek kanserleri kedilerde köpeklere oranla daha sık görülmektedir. Primer
Lymphosarcoma- Kedilerde yaygın olan böbrek tümörü türüdür. Renal lenfomalı kediler çoğunlukla FeLV pozitiftirler...ÖNEMLİ!!!
Adenocarcinoma- Kedilerde ikinci sık rastlanan renal tümör türüdür.
Transitional cell carcinoma
Nephroblastoma
Adenoma
Fibroma
Sekonder
Osteosarcoma
Hemangiosarcoma
Lymphoma
Mast cell tumor
Melanoma
Zayıf Perfüzyon
Zayıf perfüzyonun anlamı yetersiz kan akımı nedeniyle böbreklere ulaşan kanın da yetersiz olmasıdır. Bu da glomeruler filtrasyon hızında GFR azalmaya neden olur. Kan akımındaki bu yetersizlik; böbreklerin vücuttaki atık maddeleri ve toksinleri kandan uzaklaştırmakta yetersiz duruma düşmesine sebep olur. Yetersiz perfüzyon ARF için en önemli patolojik sebeplerin başında gelir. Kalp Hastalıkları- Eğer kalp zayıflarsa böbreklere yeterli kan pompalayamayacak bu da zayıf perfüzyona neden olacaktır. İlaçlar- Bazı ilaçlar böbreklere gelen arterlerde daralmaya ve sonuç olarak da kan akımında yani perfüzyonda azalmaya sebep olacaklardır Dehidrasyon- Dolaşım sistemindeki yetersiz sıvı zayıf perfüzyona neden olur.Dehidrasyon en önemli zayıf perfüzyon nedenlerinden biridir. Kistler
Kistler normal böbrek dokusuna baskı yaparlar ve nefronların süzme yeteneklerini kısıtlarlar ve daha çok yaşlı kedilerde gözükür. Belirtiler olmadığı zaman başka hastalıkların araştırılması sırasında ortaya çıkabilir. Belirtiler görülmeye başladığı zaman; iyi huylu olabilir ve drenajla kolayca tedavi edilebilir veya böbrek normal filtreleme yeteneği ile hastalıkla başa çıkabilir. Polikistik Börek Hastalığı (PKD):
Polycystic Kidney Disease (PKD) böbrek kistlerinin spesifik bir formudur ve özellikle İran kedileri (Persian) ve uzun tüylü evcil kediler (DLH cat) bu hastalığa genetik olarak yatkındırlar. Kistlar her iki böbrektede oluşabilir ve CRF ‘ye sebep olabilir. Kistler genişler ve böbrek dokusunun fonksiyonunu azaltırlarsa CRF kaçınılmazdır. Teşhis koymanın en iyi yolu ultrasound ile olmaktadır. USG ; polikistik böbrek hastalığı olan erişkinlerin yavrularında hastalık belirtilerinin gelişmesini beklemeden tanı koyabilmek için mutlaka kullanılmalıdır. Immun Sistem Hastalıkları
Böbreklerin filtreleme fonksiyonunu etkileyen bakteriler; virüsler; kanser ve iç hastalıkların tümü; immün sistem ile ilişkilidir. Bu çoğu zaman “glomerulonephritis” olarak adlandırılmaktadır. Belirtiler bazen hastalığın erken döneminde; bazen de hastalık başladıktan çok sonra böbrek yetmezliği ile birlikte görülür. Teşhiste en sık kullanılan metot idrarda protein tespitidir ( proteinüri) ve buna karşın kan protein seviyesi ( albumin) de düşük olarak ölçülür (hypoalbuminemia).
Tedavi; kesin teşhise; asıl nedene bağlıdır. Anti-immün sistem ilaçları; aspirin; diyet değişikliği; kan basıncını düşüren ilaçlar; tuz azaltımı; damardan verilen sıvı (serum) ve diüretiklerle tedavi edilebilir. Parazitler
İdrar yollarında üreyen ve böbrekleri etkileyen 3 tür parazit vardır:
Capillaria plica
İplik benzeri bu kurtlar böbrekleri; idrar kesesini ve üretrayı etkilerlerBu parazitlerin yumurtaları solucanların oral olarak alınmasıyla vucuda girer; yaşam siklusu bunları yiyen köpeğin vücudunda tamamlanır. Bazı köpekler hiç semptom vermezler; Bazılarında ise kanlı işeme (hematüri) güç işeme (Disüri) ya da küçük miktarlarda işeme (Pollaküri) görülür.İdrarda parazit yumurtasının görülmesi ile tanı konur. Tedavi edilebilmesine karşılık çoğu vaka 4 ay içerisinde kendiliğinden iyileşir. Capillaria feliscati
Bu kedilerin idrar kesesi işgal eden bir parazit türüdür. Genellikle hiçbir belirti görülmez ve hastalık rutin olarak 4 ay içinde kendi kendine iyileşir. Dioctophyma renale
Bu parazit böbrek veya böbrekler çevresinde karın içinde yerleşmesine rağmen; idrar kesesi; üretra; yumurtalık; rahim içinde ve perikardda bulunur. Bu durum böbreğin kademeli olarak bozulmasına neden olur.
Bu parazitin yumurtaları idrar yoluyla atılır. Köpekler çiğ balık ve kurbağa yiyerek bu paraziti oral yolla alırlar.
Bazen böbrek yetmezliği başlayana kadar herhangi bir belirti görülmeyebilir. Karın sıvısında veya idrarda parazit yumurtası tespit edilerek teşhis konur. Tedavi ise böbrek veya karından parazitlerin cerrahi yöntemle alınmasını gerektirir.
Parazit yumurtalarının ortamda uzun süre yaşayabileceği düşünülürse hastalığı kontrol etmek oldukça zordur. Köpeklerin çiğ balık ve kurbağa yemeklerine engel olmak gerekmektedir. İnsanlarda da çiğ balık ya da kurbağa yeme gibi durumlarda bu hastalığa yakalanmak mümkündür. Virüsler
FeLV ve FIP böbrekleri etkileyen en önemli viral hastalıklardır. Bu virüsler; tüm dünyadaki kedilerde görülebilir ve önemli problemlere neden olabilir. Bakteriler
Bakteriler üriner kanaldan yükselerek böbreklerde disfonksiyona neden olabilirler. “Leptospirosis” böbrekleri etkileyen spesifik bir bakteridir ve neredeyse sadece köpeklerde görülmesine rağmen kedilerde de bildirilmiştir. Köpekler bu hastalığa direkt temas ile yada enfekte hayvanların idrarına mukozal temas yoluyla yakalanabilirler. Bu bakteri ayrıca karaciğeri de etkiler.
Ciddi şekilde leptosirosisten etkilenen köpek aniden şoka girip ölebilir. Bazı vakalarda hastalarda ; yüksek ateş; depresyon; kusma ishal ve iştahta azalma görülür. Ayrıca kas ağrısı; göz ve solunum problemleri gözlenebilir. Çoğu vaka kroniktir ve herhangi bir semptom göstermeyebilir.
Bu hastalık için DHPPi-L olarak kullandığımız rutin aşılama mevcuttur. Aşı leptospirosise karşı yüksek oranda koruma sağlamaktadır.
Bu bakteri ayrıca renal pelvis’in enfeksiyonu olarak bilinen pyelonephritis’e neden olmaktadır.
Hastalığa eşlik eden diğer bakteriler ise şunlardır:
E. coli
Staph. aureus
Proteus mirabalis
Strep. spp.
Klebsiella pneumonia
Psuedomonas aeruginosa
Enterobacter spp.
Bu bakteriler genellikle alt üriner sistemde ürerler. Bazen kan yoluyla böbreklere girerler. Bakteriler böbreğin kanlanmasını engeller ve normal böbrek dokusunu tahrip ederek; akut ve kronik böbrek yetmezliğine (ARF ve CRF) neden olurlar. Semptomlar; ateş; depresyon; iştahsızlık; ağrı; PU/PD; kilo kaybıdır. Kronik durumlarda hastalık bazen hiçbir belirti vermez. Hastalık en az 4 hafta antibiyotik ve destek tedavi uygulanarak tedavi edilir. Amyloid
Amyloid maddesi nisaştaya benzer özelliklere sahip bir proteindir. Bu proteinin böbreklerde özellikle glomeruluslarda birikmesi sonucu "Amyloidosis" olarak adlandırılan hastalık ortaya çıkar. Lifli protein hücrelerinin glomerulus'ta depolanması sonucu böbreklerin filtreleme; süzme yeteneği engellenir. Amiloid böbreklerin küçülmesine ve irreguler ( düzensiz) bir yapıya sahip olmasına neden olur. Amyloidosis'li petlerde; tipik böbrek yetersizliği belirtileri görülür. Çoğu orta yaşlı ve yaşlı köpeklerde; Abyssinian kedilerde ve Shar Pei köpeklerde bu hastalık daha sık görülmektedir. İdrarda protein varlığı (Proteinüri) ile amyloidosis’ ten şüphelenilir. Böbrekleri etkileyen immün sistem hastalıklarında olduğu gibi proteinin idrarda varlığı hastalık için patognomiktir.
Amyloid; yaşam boyu vücutta yavaş yavaş depolanabildiği gibi; birdenbire oluşup ani ölüme sebep olabilir. Amyloidosis’e özel bir tedavi şekli yoktur. Böbrekleri destekleyen tedavilerden başka özel bir tedavisi yöntemi mevcut değildir. Travma Böbrek travmasının en sık karşılaşılan nedeni araba kazalarıdır. Bu tip bir yaralanma sonrası çok ciddi ve ani ölüm görülebilir. Radyografi teşhis koymak için yararlıdır;özel x-ray ve ultrasound neler olduğunu bilmemize yardımcı olacaktır.
Kaza ve travma sonrası kaslardan salınan geniş miktarda ki myoglobinin dolaşıma girmesi sonucu ARF gelişmektedir. Rabdomyoliz ve myoglobinüri şiddetli travmadan dolayı ortaya çıkan bir tablodur (Crush sendromu). Kafa travması; şiddetli eg*zersiz ve epilepsi nöbetleri gibi kasların oksijen ihtiyacı*nın arttığı durumlarda travmaya bağlı olmayan yani “nontravmatik rabdomyoliz” de gö*rülebilir. Ayrıca kas iskemisi; infeksiyonlar ve toksinler rabdomyoliz yoluyla ABY'ne yol açabilir. Muayenede kaslarda hassasiyet ve şişlik bulunabilir; fakat semp*tom olmaksızın da kas nekrozu olabilir. Tanı ancak kas biopsisi ile konulabilir. Myoglobinüri sonucu gelişen ABY'nin mekanizması bilinmemektedir. Tübüler obstrüksiyon ya da direkt toksik etkinin böbrek yetmezliğine sebep olduğu düşünülmektedir.
Böbreklere yönelik küt travmalar sonucu böbrek hasarı meydana gelebilir. Araç çarpması; yüksekten düşme; köpek ısırması ve benzeri travmalar sonucu böbrek yetersizliği başlayabilir.
Bu bir köpek tarafından saldırıya uğrayan bir kedinin kanamalı böbreğinin fotoğrafıdır. Kanama böbreğin 1/3’ünü kaplamış durumdadır. Bu ölümcül bir lezyondur.