Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Sorunlarımızın Doğasına Aykırı Bir Bakış

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
Yetişmek için koşmak; bulmak için aramak; başarmak için çalışmak; yenmek için mücadele etmek gerekir.

Bu doğal işleyişin tersinin geçerli olduğu yer ve durumlar yok mudur?

Sahiden elde edilmek istenen her şey belli yönde sergilenen bir dizi istemli çabaya mı muhtaçtır?

"Gönül kaçanı kovalar" sözüne ne demeli peki! Yukarıdaki kurgusal işleyiş geçerli ise bu tespitte vurgulanan hakikati nereye oturtacağız?

Peki ya "sıkıntılara daldınsa; sıkışıp da kaldınsa sabret" sihirli öğüdünü? Sıkışıp da kaldınsa; zorluklara daldınsa savaş demiyor; mücadele et demiyor; dayan diyor; sabret diyor sadece; dikkat edin!

Kazanmak sadece savaşmaya bağlı olsaydı cephede mücadeleyle değil de masa başında pro içe içe; kahkaha ata ata kazanılan onlarca muharebe tarih sayfalarında nasıl yer bulabilirdi?

Amansız hastalık kanseri yenenler savaştıkları için mi; yoksa savaşacak kadar değer vermedikleri; unursamadıkları; hatta yok saydıkları; yokmuş gibi yaşadıkları için mi muzaffer olmuşlardır?

Yaşamın kıyısında köşesinde; susmanın bağırmaktan daha tesirli olduğu anlara şahit olanımız hiç yokmudur aramızda? Tebessümün azarlamaktan; ağlamanın ağlatmaktan çok daha etkili olduğuna; vermenin ise almaktan çok daha değerli olduğu zamanlara tanık olanımız yok mudur hakikaten?

Vermenin eksiltmediğine; bilakis artırdığına tanık olanımız?

Sahip olmanın kaybetmekten bazen daha acı olduğuna şahitlik edenimiz?

"Dinlendirir" denilen uykunun fazlasının mantığın genel kurgusu gereği daha fazla dinlendirmesi icabederken leğen kemiklerimize varıncaya kadar lime lime yorduğuna?

Dilsiz ve suskun bir kitap en dilli; en yetenekli hatiplerin o gür sedasından çıkanlardan daha öğretici değil midir bazen?

Kovaladığımızda kaçan kedi ise; tavuk yahut keçi ise de kaçtığımızda bizi kovalayan köpekler değil midir sokak aralarında? Yani biz kaçarken bizden kaçanlar olduğu gibi sırf kaçıyoruz diye kovalandığımız durumlar; yerler ve zamanlar yok mudur hayatta mesela?

Rızkı için kilometrelerce öteye giden geyikler bir yana; zifiri bir kış mevsiminde; metrelerce yükseğe inşa ettiği ufacık yuvasında otururken kısmeti ayağına hazır gelen kuşlar yokmudur dünyada?

Çalışmayan aç kalırsa bu duruma ne demeli?

Sadece sık rastlanılan bir istisna mı?

Bunlar ve da ha pek çok şey bize neyi anlatıyor; neleri öğretiyor?

Burada görene ders; anlayana ibret; düşünene her daim kullanabileceği teknikler; yol ve yöntemler var gibime geliyor.

Sizce?

Mesela biz; bir müddet sonra "hiçbir ateş ilelebet yanmaz" evrensel kaidesi gereği zaten kendiliğinden sönecek olan sorun; dert ve de sıkıntı ateşini sırf kendi elimizle söndüreyim derken ("uğraş; savaş ve başar" moda telkinlerinin sayikiyle) daha da mı yelliyoruz mesela?

Üzerine su döküyorum derken yanlışlıkla benzin mi boşaltıyoruz yoksa?

"Erken farketmek hayat kurtarır" diye düşünerek bedenimiz üzerine pusu kurmuş beklerken sürekli sivrisineğin vızıltısını dinlemek; böylece her daim başımızı ağrıtmak; derken gücümüzü tüketmek durumunda mı kalıyoruz ya da?


"Şimdi çözeceğim düğümü..." derken daha da mı dolaştırıyoruz yumağı acaba?

Çözümsüzlüğün bazen en büyük çözüm olabildiği durumları sırf adı "çözümsüzlük" diye çok mu tukaka edip kötülüyoruz; ne dersiniz?

Bazen çözümsüzlük en büyük çözüm değil midir oysa?

"Yolda taş olmaz; taş yolda engeldir" diye düşünerek yoldaki her çakıl taşını yolculuğa manimi annediyoruz?

İnip sürekli yoldan taşları toplamaya çalışarak gereksiz yere yoruluyor; yoldan da; yolculuktan da boşu boşuna geri mi kalıyoruz ya da?

Sonra; "eyvah; geç kaldım" diyerek gaza yüklenip daha korkunç kazalar mı yapıyoruz?

Daha sonra da "günah keçisi" ilan ederek suçu ufacık çakıl taşlarına mı yüklüyoruz; işin kolayına kaçarak her defasında?


Taşları toplamak çözümdür de bu çakılları önemsemeyip üzerinden geçip gitmek değil midir?

Çözüm demek hep yok etmek; ortadan kaldırmak; bitirmek demek midir gerçekten de?

Yok etmek; gidermek mutlak çözümse bile; her çözülecek olanın çözümü bizlerin elinde; elimizdeki suni yol ve yöntemlerde midir?

Akıp giden zaman da; olup bitenleri vakarla ;olgunlukla; sükunla; sabırla; metanetle karşılamak da; böyle yaparak; ortalığı velveleye vermeyerek içimizdeki dost kuvvete destek olmak da bir çeşit çözüm yolu ve metodu değil midir?

Ne dersiniz?

Psk. İzzet Güllü