Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Hız Tutkusu ve Risk Alma Eğilimleri: İnsanlar Neden Hayatını Riske Atar?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
Son zamanlarda bir tutku haline gelen adrenalin yaşama arzusu; gençlerdeki hız merakının önemini de gündeme getirmeye başladı.

Adrenalin : Böbreküstü bezlerinin iç kısımlarından salgılanan hormondur. Tabiatta bu hormonun görevi; organizmayı acil harekete hazırlamaktır ve etkisini; nabzın atışı; kanın iç organlar ve deriden kaslara sevk edilmesi; karaciğerdeki glikojenin glikoza değişmesi ve böylelikle acil enerji kaynağı sağlanması şeklinde gösterir. Dolayısı ile hız yapma isteği ile adrenalin artışı doğru orantılıdır.

Ergenlik döneminin başlamasıyla birlikte gençlerde gözlenen en belirgin değişiklik hormon düzeylerdeki değişimlerdir. Hem kızlarda hem de erkeklerde hormonal değişikliklerin başlaması ile birlikte öncelikle vücutlarında sonrada psikolojilerinde değişiklikler başlar. Bu hormonal değişimler vücutta bir enerji birikimi sağlar. Enerjinin içten atılması genç için gereklidir. En önemli yönelimler bu enerjinin dışarı atılması döneminde görülür. Gencin yaparken kendini en rahat hissettiği etkinliğe göre kişilik şekillenecektir.

Kişiliğin oluşmasında en önemli evreyi teşkil eden ergenlik döneminde gençler risk almaya daha eğilimli olurlar. "Risk alma" onlar için bir nevi kendini ifade ve ispat etme yöntemidir.

Risk Alınan Durumlar

Tehlikeli sporlar; dağcılık; yamaç paraşütü; kumar oynamak; iddialar; madde kullanımı...
Alınan riskli duruma göre adrenalin artar; dolayısı ile heyecan yükselir. Adrenalin artması; genç için heyecan verici bir durumdur. Algılar değişir ve böylelikle sürekli bu algı değişiminin olacağını sanarak daha ileriki aşamalara adım atar.
Risk alınan durumlar arasında en tehlikelilerinden biri olan "Hız Tutkusu"dur.
Hız tutkusunun ne denli tehlikeli boyutlara ulaştığını son dönemlerde hepimiz gözlemliyoruz. Artan bir hız tutkusu ve aşırı hız ve sonucunda meydana gelen kazalar... Gençler hem kendilerinin hem de çevredeki insanların hayatlarını riske ediyorlar.
Peki bir insan neden böyle bir şey yapar; neden hayatını riske atar?

Neden

Yeni nesile baktığımız zaman bunun cevabını görmek hiçte zor değil aslında. Tatminsiz ve doyumsuz bir nesille karşı karşıyayız. Hız tutkusu da diğer tutkular gibi kendini tatmin etme ve ispat etme gereğinden ortaya çıkar. Risk arttıkça heyecan artar. Dolayısı ile en heyecanlı aktivitelere yönelenler en çok risk alan kişilerdir ve bu kişiler daha az heyecan duydukları aktiviteleri tercih etmezler çünkü onları çoktan yaşamışlardır ve bir ileriki aşama olan daha çok adrenaline gerek vardır. Kumar;uyuşturucu madde; tehlikeli sporlar....

Bu tehlikedeki adrenalini yaşayan kişiler için bir sonraki tatmin kaynağı; kendi bedenlerini riske etmeleridir; çünkü en değerli şey insan bedenidir. Her türlü heyecanı deneyen kişi için sırada bambaşka bir deneyim vardır. Kumarda ya da uyuşturucuda bir bedel yani maddiyat vardır ancak kişinin kendi bedeni paha biçilemeyecek kadar değerlidir ve kişi için riske atacak en önemli şeydir. Bu sayede genç kendisi için en yüksek adrenalini yaşayacaktır.

Bunun Önüne Nasıl Geçilir?

Öncelikle her tehlike adrenalin sağlayabilir ancak sadece adrenalin yaşamak için kendimizi riske atmamız; hem kendimiz; bedenimiz ve psikolojimiz; hem de çevremizdekiler için sağlıklı bir durum değildir. Tatminsizliğin sonu yoktur zira her arzu ettiğimizi yaşamamız sonucunda adrenalin patlaması yaşamayız. İnsan doyumsuzluğunu ve tatminsizliğini kontrol edebilmelidir. Bunun üzerinde kontrol sağlamalı ve başa çıkmak için stratejiler üretmelidir. Doğru ve sağlıklı etkinliklere yönelmeli ve zararlı olanlardan uzak durmalıdır çünkü bir şeyin zararlı olduğunu öğrenmek için gerçektende onu denemek gerekmez.

Aileler çocuklarıyla doğru iletişim kurmalı ve onların dilinden konuşmaya çalışmalıdır. Çocuklarına her istediklerini vermemeli; emeğin değerini öğretmelidirler. Her istediği yapılan çocuklar yaşadıkları doyumsuzluk neticesinde zararlı olan şeylere yönleneceklerdir. Kendine zarar veren ve tehlike arz eden etkinliklere yönlenen çocukların bir kısmında bu yaptıklarının aslında bir çeşit aileye isyan ve başkaldırı olduğu görülmüştür. Bu yüzden dikkatli olunmalı ve çocuk için onur kırıcı sözler veya davranışlar sergilenmemelidir. Bununla birlikte ergenlik dönemlerinde doğru iletişim kurmayı öğrenen ve doğru etkinliklere yönlendirilen çocuklarda tehlike önemli derecede azalmaktadır çünkü enerji kontrolü doğru yolla sağlanmıştır.
Sevgilerimle