Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Empatik Yaklaşım

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56

Bir kişinin kendini karşısındakinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması; o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması; hissetmesi ve bunu ona iletmesi sürecine “EMPATİ” denir. Empati 3 aşamada gerçekleşir :
1. Empati; kuracak kişi; kendini karşısındakinin yerine koymalı ve olaylara onun bakış açısıyla bakabilmelidir.
2. Karşısındaki kişinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamalıdır.
3. Zihninde oluşacak empatik anlayışı karşısındakine iletmelidir.

Empati neden önemli? Çünkü insanlar kendileriyle empati kurulduğunda anlaşıldıklarını ve kendilerine önem verildiğini hissederler.
Empatik olmak her bireye özgü olmak; bireysel farklılıkları göz önünde bulundurarak onu anlamak demektir. Sıklıkla duyduğumuz şu cümleleri empati açısından incelersek:
“Ben benim çocuğa ……………. yaptım; bak şimdi hiç şımarabiliyor mu….” Bu; kendi gözlüğümüzü arkadaşımın gözüne iyi gelsin diye ona vermeye benzer. Gözlüğümüz doğal olarak onun gözüne iyi gelmez ama biz hala “aaa nasıl olur; bana iyi geliyor. İlk başlarda ben de sıkıntı çekmiştim ama alışınca vallahi faydası oluyor” demekte ısrar ederiz. Oysaki biz uzağı göremiyoruzdur; arkadaşımızsa yakını göremiyordur. Hatta bizim gözlüğümüzü takmaya deva ederse gözleri daha da bozulabilir. Bu cümle de böyle bir şeydir. Onun çocuğunun algılayış şekliyle bizimki farklı olacağından daha büyük sıkıntılar yaşayabiliriz.
“O kadar yemekle doyulur mu?”
Ne kadar yemekle doyulacağı yiyen kişinin mide kapasitesine ve o anki durumuna bağlıdır. Hastaysa; toksa veya canı sıkkınsa az yemekle doyabilir. Bunun yanı sıra çocukların midesi küçük olduğundan anne belki 5 köfteyle doymaz ama çocuk 2 köfteyle doyabilir. Ailelerin beklentisi; çocuğun en az 4 köfteyle doymasıdır. Bu tavır da her yemeği bir tartışma ortamına çevirmeye yetmekte ve aileyle çocuk arasında bir güç çatışması yaşanmasına neden olmaktadır.
“Ne var bunda korkacak?”
Çocukların korkuları lise çağına kadar sarkabilir. Bu korkulardan haberdar olduğumuzda onları cesaretlendirmek için “ne var bunda korkacak?; küçücük çocuk musun?; şaşırdın galiba bundan korkulur mu?” gibi ifadeler kullanmak yerine önce neden korktukları bulunmalıdır. Sonra; bu yaştaki çocukların benzer korkular yaşadıklarını belirtmeniz; hatta onların yaşlındayken sizin de bazı şeylerden korktuğunuzu itiraf etmeniz onu mutlu edecektir. Kabullenildiğini hisseden birey; size içini daha rahat açacak ve korkularını yenmede sizden cesaret alacaktır.

Bu cümlelerin ortak yönü empatik olmadan çözüm beklemeleridir. Empatik olmanın en kolay yolu; “ona ne söylemeliyim?” sorusunun yerine “ben onun yerinde olsaydım; bana ne söylenmesini isterdim?” sorusunun cevaplanmasıdır.

Empati yaklaşım bizim kültürümüzde daha çok çocuklardan beklenir. “Anne olunca anlarsın! Allah sana da senin gibi evlat versin de gör gününü…” vs sözlerle güya çocuğumuzun bizi anlamasını; hal ve hareketlerine çeki düzen vermesini bekleriz. Biz çocukluk çağından geçtiğimiz halde onları anlayamıyorsak; onlar daha anne-baba olmadan bizi nasıl anlayacaklar?
Ayrıca toplumuzda empati; nasihat vermek; onun dilinden konuşarak nutuk çekmek manalarında anlaşılmaktadır. Halbuki; zor durumda kaldığımızda bize nasihat edecek birini değil; bizi anlayacak birilerini ararız. Nasreddin Hoca; damdan düşmüş. “Hocam doktora götürelim; kırıkçı-çıkıkçı çağıralım; hanımına haber verelim” demişler. “Bana damdan düşen birini getirin!” demiş.


EMPATİ Mİ SEMPATİ Mİ?
Aslında çoğu bireyin empati yapayım derken sempati yaptığını görüyoruz. Sempati; karşısındakinin duygusuna yoldaşlık etmektir. İzlediğiniz filmde aktör ağlar; siz de onunla birlikte ağlarsınız. Bu sempatidir. Empati; onun hislerini anlamak ve bu durumdan kurtulmasına yardımcı olmaktır. Sempatide onu anlamıyorsunuz; onunla birlikte sıkıntı çekiyorsunuz; sadece onun duygularına yoldaşlık ediyorsunuz. Karşı tarafa bir katkınız olabildi mi? Hayır. Sempatik yaklaşım; olaylara tek taraflı bakmaktır. Genelde annelerin kendi çocuklarını hep suçsuz bulmaları bu yüzdendir. Çocuk; arkadaşıyla kavga eder; anne daha kavganın nedenini sormadan “hep o seni dövecek değil ya” deyiverir.
Genelde anneler; çocuklarından bir şey isterken istedikleri şeyin yerini kendileri bildikleri için; çocuğa da biliyormuş muamelesi yaparlar. “şurdan şunu uzatsana!” –“nerden neyi!!!”