Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Aslında Psikolog Kimdir

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
ASLINDA PSİKOLOG KİMDİR
Klinikte yüksek lisans yapmış mı yapmamış mı; hizmet içi eğitimlere katılmış mı yoksa katılmamış mı; fakülteyi hangi üniversitede bitirmiş; hangi dereceyle mezun olmuş; yazılı eserleri yahut mesleki makaleleri ne kadar; derneğe üye mi değil mi? Bütün bu ayrıntıların dışında; üstünde ve ötesinde olmak üzere; psikolog aslında kimdir biliyor musunuz?

Psikolog / Danışman; insan psikolojisi üzerine 4 - 5 yıl eğitim almış; sahip olduğu teorik bilgi birikiminden ( bence) daha da önemlisi insan ömrü için asla azımsanamayacak bu süreçte mesleğinin gerektirdiği vasıfları bünyesinde özümseyerek içselleştirmeye çalışmış; büyük ölçüde de bunu başarmış; şu yalnızlık; stres ve buhranlar çağında bütün ön yargılardan; eleştirel duygulardan arınmış; yaşamının en kıymetli zaman dilimlerini dakika dakika (adeta ilmik ilmik) yardım için vakfetmiş; bütün zekasıyla; aklıyla; sabır ve tahammülüyle kıpırdamadan oturmuş; pür dikkat dinlemeye; sadece dinlemekle de kalmayıp elinden geldiğince anlamaya; çözüm bulmaya; destek olmaya çalışan; bunun için beyninin bütün fonksiyonlarını yorgunluktan "zonk - zonk" zonklatan; çoğu zaman akşam eve harap ve bitap düşmüş bir vaziyette giden adanmış bir ruhtur aslında.

Özellikle bizim meslek söz konusu olunca hemen bilgi; uzmanlık; yetkinlik; teorik birikim; klinisyenlik; sertifika vs. akla gelir; bilirsiniz. Bence yukarıda saydıklarım işin bu yönünden çok daha özel; çok daha önemli; çok daha öte. Herşeyin son derece hızlı aktığı; herkesin sürekli birşeylerin peşinden koştuğu; kimsenin kimseye verecek -zaman da dahil- pek birşeyinin kalmadığı şu "kıtlık" yüzyılında bilen; çünkü işi bu olan; onun için de gerekli vasıflarla donanmış bir kişinin oturup insanları enine - boyuna ve ilgiyle dinlemesi; evvela anlamaya; anladığında ise bununla yetinmemesi; çözüm üretmeye de çalışması... Evet; bence işimizin en özel; asla gözden kaçırılmaması lazım gelen en mühim yanı burası.

Psikolog aslında kimdir demiştim. Devam edelim:

Psikolog; sabahtan akşama kadar oturduğu yerden kalkmadan; görüşme bitene dek midesindeki ağrılara aldırmadan ya da kafasındaki şahsi sorunlara kulak tıkamak durumunda olan; işinin doğası gereği randevulu çalıştığı için “sıkıldım; yoruldum; sen de haftaya gel...” deme şansı olmayan; mesaisinin her dakikasını israf etmeden “aktif” bir biçimde değerlendiren bir hizmet işçisidir.

Bir psikolog olsa da; her nekadar bu rolünün gerekleriyle bihakkın donanmış bulunsa da o aynı zamanda bir insandır. Önce herkes gibi insan; sonra üzerine psikologtur. O yüzden; mesleğini icra ederken üzülse de; kızsa da; utansa da; bişeyler çoktan dilinin ucuna gelse de bunları asla belli etmemeye çalışan; sımsıkı tutan; bir yandan sorunların çözümüyle savaşırken diğer yandan kendi içinde oluşan bu insani savaşımları vermeye çabalayan; hem içte hem de dışta olmak üzere çok farklı iki cephede birden çarpışan yaman; çetin bir savaşçıdır o.

“Eli işte gözü oynaşta” yahut “Dostlar alışverişte görsün” kabilinden değil; “Aktif bir şekilde dinleyen; bu arada beyninin kaydetme; hatırlama; çözüm üretme; mantıklı düşünme; tutarlı ve etkileyici cümleler kurma; her insanın farklı seviyelerine sık sık inip - çıkabilme” gibi her birisi "dağ" gibi meseleler olan işleri görürken hiçbir alet ya da edavat kullanmayan; evet; tek cihazı bir tutam etten meydana gelmiş beyni olan; bu beynin bütün işlevlerini aynı anda; tek başına; üstelik de çok etkin bir biçimde kullanmak zorunda kalan çıraksız ustadır o.

Devlet namına çalışan; millet için hizmet üreten pekçok kimse kamunun malzemesini kullanırken o kendi en özel materyalini (beynini) harcayan; onu tüketen; eğer artarsa kalanıyla da kendi gündelik yaşamını idame etmeye çalışan gözü pek; gönlü tok; cömert bir erdem insanıdır o.

Mesai bittiğinde savaştan çıkmışçasına yorgun; enerjisiz ve bitap düşmüş bir vaziyette kendisini bulduğu en yakın tatlıcıya atan; çoğu zaman da ( kısıtlı bütçesi gereği ) şu meşhur “halka tatlıyla” yetinmek durumunda kalan tipik halk insanıdır o.

İnsan dinleye dinleye “pasif” kalmaya alışan; ne kadar dirense de sonunda yenik düşen; gündelik hayatında bile artık hep dinlemeyi yeğler hale gelen; akşam bir dost meclisinde “...Biraz da sen konuş; konuşsana” dinleyenlere “Yo; dinliyorum ben; buyrun siz devam edin...” diyen; çaktırmamak için de ardından “zoraki” tebessüm etmek durumunda kalan; sürekli negatif anılarla doldurulan beyin testisini ancak bu ve benzeri fırsatlarda boşaltmaya çalışan bir emek işçisidir psikolog.

O; işini mesai dışına da taşımak durumunda bırakılan; sözgelimi misafirlikte; yolda; yolculukta; gündelik hayatın her yerinde karşılaştığı / tanıştığı kişilerin; “...Hazır psikolog bulmuşken sorayım; hocam; bizim çocuk var ya; son zamanlarda...” vb. cümleleriyle sık sık muhatap olan; dinlese ve cevap verse ne zaman dinleneceğini; dinlemese sosyal bir varlık olarak yaşayacağı içsel çatışmayı ve vicdanının en insanca sesini düşünen; velhasılı mesai dışında da mesai yapan; beynini şöyle adam gibi dinlenebileceği parka / garaja bir türlü çekemeyen; buna pek fırsatı olmayan kişidir.

O; insanların kendilerine dahi itiraf edemedikleri en özel sorunlarını bile kendileriyle çekinmeden paylaşabildikleri güven insanıdır. O; bir sırdaştır.

Bedeline bakmaksızın; hesap - kitap yapmaksızın bütün dertlerin en ucuz ortağıdır. O bir dert ortağıdır.

“Her insan ayrı bir kitaptır” derler. O her gün en az 8 - 10 kitap okuyan engin bir bilgi ve deneyim deryasıdır.

O bunların üstüne bir de zamanını; emeğini; çözümlerini de koyup insanlara cömertçe sunandır.

Velhasılı o; insanın; insanı “insan” yapan duygu; düşünce ve davranış yapılarının uzmanıdır.

Bizi insanın en “insanca” yanına; en özel yanına muhatap kılan; bununla da yetinmeyip sağladığı saygınlık; itibar; para vb. kazanımlar bakımdan hepimizi ömrümüzün sonuna dek sırtında taşıyacak olan meseleğimizin kadrini / kıymetini bilebilmemiz; yeri geldiğinde onun (bir manada kendimizin) onuruna; sınırlarına; hukukuna hiç çekinmeden sahip çıkabilmemiz; bunun için ise daha duyarlı; daha çok işbirliği içersinde olabilmemiz umuduyla...

Bütün meslektaşlarıma en içten; en derin saygılarımla...