Bildiklerimiz mi; öğrenmemiz gerekenler mi; çocuklarımıza yardım eder acaba? Aslında yapılan tüm araştırmalar ve bunlardan ortaya çıkan sonuçlar şunu gösteriyor ki; bilmek veya öğrenmekten daha çok tutumların katkısı var çocuk gelişimine. Özellikle ilk altı yılda anne-çocuk ilişkisi üzerine yapılan incelemeler; bu dönemde çocuğun ilk gereksiniminin annenin şefkatli dokunuşları olduğunu ortaya koyuyor. Yeni doğan bebeğin; dünyaya geldiği andan itibaren aldığı mesajlar; hayatının geri kalanı için belirleyici etkiye sahip; özgüven olsun; duyusal entegrasyonun gelişimini sürdürmek adına olsun; yeni doğanların ilk önemli isteği güvenli bir anne kucağı; sık sık dokunulmak; emmek ve annesinin kokusunu duymak. Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi karmaşık; anlaşılması güç veya beceri isteyen tutumlardan bahsetmiyorum. Doğamızda bulunan; geleneklerimizde olan ancak çocuk için yararlı olan tutumlardan bahsediyorum. Hepsi çok iyi bildiğimiz sadece nasıl yapacağımızı veya ne sıklıkta yapacağımızı kestiremediğimiz tutumlar… Yapılan sayısız araştırmalar ortaya koydu ki; hayatın ilk yıllarında ihtiyaç duyduğu ilgiyi sevgiyi; dokunsal teması alanlar çok daha sağlıklı gelişim gösteriyorlar ve ihtiyaçları zamanında karşılanan bebekler her türlü psikolojik tedaviye daha iyi cevap veriyor. Hem kişinin sağlıklı olmasını hem de sağlıksız bir durumda tedavi olabilmesini kolaylaştırıcı etkisini bilmek gerçekten çok düşündürücü. Çünkü bu noktada da eğitimin; bilinçlenmenin önemi ortaya çıkıyor. Bebek bakımında olsun; çocuk yetiştirmede olsun bildiklerimiz ne ölçüde doğru? Birçok bebek doğduğunda fiziksel olarak muayeneden geçiriliyor; tamamen sağlıklı olduklarından emin olmak için her türlü test ve tetkik yapılıyor… peki sonrası? Taburcu edilip hastaneden gönderilen bebeklerin akıbeti ne ölçüde takip ediliyor? Sağlık için elzem olan aşı takibi yapılırken; gelişimsel takip boy ve kilo ile sınırlı kalıyor; bir yaştan sonra zaten bu kontroller de yapılmıyor… okul öncesi dönemde gelişim takibinin yapılması ve anne babanın çocuk gelişimi hakkında bilinçlendirilmesi için niçin yapılmıyor?
Temel alışkanlıklar; disiplin; özgüven; sorumluluk eğitimini nasıl yapılması gerektiği hakkında aklı karışık olan aileler kime başvuracaklarını bilemiyorlar. Büyükanne yöntemlerine mi güven duyulmalı yoksa sadece kitap okuyarak buradan edinilen bilgiler ışığında mı hareket edilmeli? Kime güvenmeli; kime danışmalı doğru olan ne? Bir çok uzman ve kitap arasında en doğru seçim yapmak için bile bilinçli olmak gerekiyor aslında. Popüler olanı değil gerçekten işlevsel olanı seçmek için hangi kuruma güvenmek gerekir? Elbette devlet hastaneleri; devlet politikaları önem kazanıyor bu noktada? Nasıl ki; “ilk altı ay sadece anne sütü verilmesi” bir devlet politikası ise; nasıl ki hiç bir mama üreticisinin bile ilk altı ay sadece anne sütü verin sonrasında bizim mamamızı kullanın tarzında reklam yapması gerekiyorsa ve bu konuda toplumsal bilinç önemseniyorsa aynı şekilde toplumun sağlıklı gelişiminden sorumlu olan gelişim psikologlarının bilgisi ve önerileri doğrultusunda oluşan bir temel politika ile çocuk yetiştirme de temel tutumlar; evrensel doğrular en yetkili ağızlardan ebeveynlere ulaşmalı. Kreşlerde bulunan psikologlar; okul rehber öğretmenleri bu konuda ulaşabildikleri ölçüde gerekli eğitimleri bireysel ve genel anlamda düzenliyorlar ancak ilk yıllarda pek çok çocuğun evde olduğu düşünüldüğünde hayatın ilk yıllarında ebeveyn tutumlarının şekillenmesinde hastanelerin önemi ortaya çıkıyor.
Bir bebeğin doğduğu andan itibaren üç ayda bir gelişim psikoloğu tarafından takip edilmesi gerektiği düşünüldüğünde daha sağlıklı toplum için çalışan hastanelerin; sağlıklı bir gelecek için bu sorumluluğu da üstlenmeyi düşünmeye başlaması gerekmiyor mu?