Ülkemizde son yıllarda hazırlanan matematik dersi müfredatı sanıldığının aksine çok yalın ve öğrencinin kolay anlayabileceği hale getirilmiştir.Buna rağmen öğrencilerin birçoğu bu dersi anlayamamaktan şikayet eder.Bunun başlıca nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
-Öğrenmek için değil not almak için çalışma
-Öğrenememe korkusu
-Önyargı
-dersin temel felsefesinin verilmemesi ve öğretmenin sevdirememesi
-öğretmen-öğrenci diyaloğunun yetersizliği
Çözüm Önerileri ve Öğretmen Tarafından Alınacak Önlemler:
Konu karmaşık hale getirilmeden en sade şekilde öğrenciye verilmelidir.
Öğretmen konuyu işlerken çok rahat olmalı; konuyu iyi bilmeli.
Öğretmen; öğrenciler arasında aşırı rekabete mani olmalı.
Öğrencilere küçük gruplar halinde çalışmaları için imkan sağlamalı.
Eğitimci yavaş öğrenenlere daha fazla şans tanımalı.
Öğretmen; sadece cevabın sonucuna değil; çözümün nasıl yapıldığına da bakmalı.
Öğretmen dersi monoton bir şekilde anlatmamalı. Belli aralıklarda espriye de yer vererek öğrencinin sıkılmamasına zemin hazırlamalı.
Matematik bir ceza unsuru olarak asla kullanılmamalı.
Öğrenciye; matematiği nasıl anlaması ve çalışması gerektiği öğretilmeli.
Matematiğin bir roman gibi okumakla öğrenilemeyeceği; öğrencinin yazarak ve düşünerek çalışması tavsiye edilmeli. Konu üzerinde kendince bir yorum getirmesi önerilmeli.Hatta beyin fırtınası tekniği çok sık kullanılmalı.
Öğretmen; konuyu anlatırken günlük olaylarla bağlantı kurmalı; matematiğin kullanılabileceği alanları öğrencilerle tartışmalı.
Öğrencinin zorlanacağı noktaları iyi tespit edebilmemli. Öğrencinin kafasında soru kalmamasına özen göstermelidir.
İşte bu saydıklarımızdan çıkan sonuç aslında şudur: öğretmen matematik eğitiminde aktif öğrenmeye ağırlık vermelidir.Burada esas olan yöntem ve teknikleri çok iyi bir şekilde kullanabilmelidir. Peki Nedir Aktif Eğitim?
Öğrenme; bilgiyi otomatik olarak sıralı bir şekilde öğrencilerin kafasına boşaltmak değildir. Öğrenme; öğrencilerin fikri katılımı ve uygulamasını gerektirir. Kendi başına açıklama ve gösterim uzun süreli öğrenmeyi sağlamaz. Yalnızca aktif öğrenme bunu sağlayacaktır.
Ne yapılırsa aktif öğrenme gerçekleşir ? Öğrenme etkin olduğunda; İşin çoğunu öğrenciler yapar. Beyinlerini kullanırlar; fikirleri dönüştürürler; problemleri çözerler ve ne öğrendiler ise uygularlar.
Aktif Öğrenme hızlıdır; eğlencelidir; destekleyicidir ve çekicidir. Öğrenci sıklıkla sırasından uzakta; hareketli ve yüksek sesle düşünür.
Yaklaşık 2400 yıl önce Konfiçyus şöyle demiştir:
Ne duyduysam; unuttum.
Ne görürsem; hatırlarım.
Ne yaparsam; anlarım.
Konfiçyusun bu söylemini aktif öğrenmeye uyarlayacak olursak diyebiliriz ki;
Ne duyduysam unuttum.
Ne duyar ve görürsem; birazcık hatırlarım.
Ne duyar; görür ve onunla ilgili soru sorar veya birisi ile tartışırsam; anlamaya başlarım.
Ne duyar; görür; tartışır ve yaparsam; bilgi ve beceri kazanırım.
Başkasına ne öğretirsem; iyice öğrenirim.
Sonuç: Öğrenciye; araştırma ve düşüncelerini sunma imkanı verilmelidir.Bu amaçla öğrenciler gruplara ayrılmalı ve proje çalışmaları yaptırılmalıdır. Proje sunumları esnasında beyin fırtınası ve soru-cevap teknikleri çok sık kullanılmalıdır. Kavramların daha rahat anlaşılabilmesi için münkün olduğunca bilgiler somutlaştırılmalı; bunun için de materyallere başvurulmalıdır. Tüm bu etkinlikler uygulanırken çoklu zeka kuramı da baz alınırsa bireysel farklılıklar hedefe ulaşmada bir engel teşkil etmekten çıkmış olur. Hazırlanan etkinlikler buna göre planlanmalıdır.