BEDEN İMAJI KAVRAMI ve ESTETİK/CERRAHİ MÜDAHALELER
Benlik ve Beden Kavramı
İnsanın bedeniyle ilişkisine baktığımızda iki farklı ilişki biçimi görmekteyiz. Birincisi; insanın bedenini duyumsal olarak algıladığı ve içten kurduğu ilişki biçimidir. Ağrıyan bir mide; yorgun ayaklar; sızlayan bir diş veya sıcak banyoda bedenin tümünün gevşemesi bu ilişkiyi tanımlayan örneklerdir. Bu ilişkide beden somut ve yaşayan bir varlıktır. Benliğin cismidir.
İkincisi ise; dıştan başkalarınca kavranan; yorumlanan; beğeniye veya dışlanmaya neden olan biçimidir. Kişinin bedeni ile kurduğu bu ilişki biçiminde daha az somut; hatta zamana ve kültüre göre değişen bir yapı söz konusudur. Örneğin; güzel bacaklı bir kadının giydiği mini etek ile bakışları üzerinde toplaması.
Günümüzde bedenlerimiz ile kurduğumuz ilişki; içsel biçiminde minimumda sürerken; dıştan kavranan biçimi her geçen gün ilişkileri belirleyen bir hal almaktadır. Beden; başkalarının bakışına sunulan ve onlar tarafından takdir edilen; duruma göre kişiler arası iletişimi kolaylaştıran veya engelleyen; bireyi sergileyen veya gizleyen karmaşık bir yapıya sahiptir. Başkaları tarafından beğenilen bir bedene sahip olmak ya da bedenin diğerlerinin dikkatini çekecek; onlar üzerinde güç elde etmeyi sağlayacak bir biçime sokmak günümüzde giderek daha önemli bir hal almaktadır.
Bedenin bir güç veya zayıflık aracı haline dönüşmesi; kutsal olmaktan çıkıp; sadece dış dünyanın değerlendirmesine bırakılması aslında insanın doğasına aykırıdır. Çünkü beden benliğin sadece cisimsel boyutudur. Oysa benlik; bir kişiliği; gözle görünmeyen güzellik ve çirkinlikleri barındıran derin ve çok zengin bir yapıya sahiptir. Bedeni tüm bunlardan bağımsız olarak sadece cismi ile değerlendirmek; benliğe yapılabilecek büyük bir haksızlıktır.
Benliğin beden tarafından temsil edildiği düşüncesi gitgide yaygınlaşırken; bir yandan da insan bedenine yönelik yeni hizmet ve endüstri sektörleri ortaya çıkmıştır. Beslenme alışkanlıklarını düzenleme; spor etkinlikleri; estetik cerrahi ve estetik bakım hizmetleri gibi yepyeni alanlar doğmuştur. Ve her geçen gün; bu alanlar hızla güçlenmektedir. Günümüzde beden; artık “benliğin simgesi” haline gelmiştir.
Bedene gereken önemi vermek: EVET…
Ama; benliğin diğer zenginlik alanlarını da fark etmek çok önemli…
Bedenin; bizi değerli ya da değersiz kılan; kabul görmemize ya da dışlanmamıza sebep olan; bizi istenen ya da istenmeyen biri yapan tek kavram olarak algılanmaya başlaması; bu konuda daha derinlemesine düşünmemizi gerekli kılmaktadır. Ayrıca; modern insanın bedenine yönelik yeni hizmet ve endüstri sektörlerinin yaygınlaşması da bu konuya daha fazla kafa yorulmasına sebep olmaktadır.
Psikologlar son yıllarda modern insanın beden kavramı üzerine yoğunlaşmış ve bu konuda farklı çalışmalar gerçekleştirmişlerdir. Kişinin kendisini nasıl algıladığı; benliğinin kişilerarası ilişkilerde nasıl temsil edildiği konusunda birçok çalışma yapılmıştır. Bu noktada “beden imajı” kavramı önem kazanmaya başlamıştır.
Gerçekleştirilen bir çok çalışma göstermektedir ki; bedenin bugünkü algılanış biçimi; bireyler açısından önemli bir kaygıya neden olmaktadır. Daha çekici olmak için harcanan çabalar; katlanılan olumsuzluklar ve harcanan paralar çoğunlukla tatmin getirmemektedir. Bunun nedeni ancak “beden imajı” kavramı ile açıklanabilir.
Beden İmajı
Beden imajı; kişinin kendi fiziksel görünümünü nasıl algıladığı veya sahip olunan bedenin kişinin kendi beyninde nasıl yorumlandığıdır. Kişinin zihninde dışardan nasıl göründüğüne ait oluşmuş olan resim “beden imajı”dır ve bu resim başkalarının gerçekte onu nasıl göründüğünden çok farklı olabilmektedir. Yani kişi kendini kilolu biri olarak görürken; etrafındakiler onun normal hatta zayıf olduğunu söyleyebilirler. Diğer bir deyişle; kişinin beden imajı; onun gerçek dış görüntüsüyle uyuşmayabilir.
Psikoloji biliminde beden imajı kavramının tarihçesine baktığımızda karşımıza ilk olarak “bilinçdışı beden imajı” kavramı çıkmaktadır. Bu kavram; kişinin kendi dış görünüşüne ait farkında olmadığı olumsuz düşüncelerini içeren bir kavramdır. Zaten kişi için rahatsızlık verici olan bu tür düşünceler genellikle derinlere itilir ve kişinin farkındalık alanında değildir. Çünkü bir kişinin kendisini beğenmemesinin; vücudundan hoşnutsuz olmasının hatta nefret etmesinin yaratacağı duygular başa çıkılması çok zor duygulardır.
Araştırmalara göre; medyada sıklıkla yer alan “sıfır beden modeller”e ait haberler bu haberleri okuyan kişilerin zaman içinde olumsuz beden imajı geliştirmelerine sebep olabilmektedir. Medyada yer alan görsel figürler; yıldızların ismiyle anılan kilo verme önerileri; özellikle genç bireylerin beden imajını olumsuz yönde etkilemektedir. Sonuçta olumsuz beden imajı bilinçdışı olsun ya da olmasın; depresyon; yeme bozuklukları ve diğer birçok psikolojik rahatsızlığa sebep olabilmektedir.
Yine araştırma sonuçlarına göre; kilosu ne olursa olsun bireyin kilo verme isteği; zayıf beden imajı ile bağlantılıdır. Bunun dışında; sıklıkla estetik operasyon yaptıran; hızlandırılmış spor etkinliklerine katılan; giyimde “trend”e ve “markalar”a çok fazla önem veren kişilerin beden imajlarının zayıf olduğu söylenebilir.
Zayıf veya Güçlü Beden İmajı Nedir?
Beden İmajı Ölçülebilir Bir Kavram Mıdır?
Benliği oluşturan en önemli öğelerden biri; cisimleşme ve bir bedene sahip olma duygusudur. Bu duygunun oluşması için iki gereklilik söz konudur. Birincisi gerçek bir bedene sahip olmak; ikincisi ise bu bedenin beyinde bir yansımasını oluşturmaktır. Evet; herkesin gerçek bir bedeni vardır ama beyin de bir beden imajı inşa etmek zorundadır. Bunu yaparken de; kendisine iletilen birçok bilgiyi çocukluğundan itibaren toplar. Oynadığı oyuncaklardan; dinlediği masallara; ebeveyninin davranışlarından etrafındaki diğer kişilere her uyarandan bilgi toplar. (Kızlar “barby bebek” gibi uzun ve ince; erkekler “action man” gibi kaslı - kızlar kendini kurtaracak şövalyeyi bekleyen narinlikte; erkekler şövalyeler gibi güçlü olmalıdır.)
Ergenlik veya erken gençlik dönemleri beden imajının oluştuğu dönemlerdir. Özellikle ergenlik döneminde beden birçok değişime uğrar ve bu arada beden imajı da sürekli değişir. Bu durum ergenin özsaygısını etkileyebilmektedir. Yüzünde çıkan birkaç sivilce ergenin sosyal ortamlardan kaçınmasına; arkadaşları ile ilişkilerinin olumsuz etkilenmesine neden olabilir. Ama ertesi hafta sivilceleri yok olan ergenin güveninin yerine gelmesi ve yaşıtları ile daha çok vakit geçirmeyi istemesi olası bir durumdur.
Zamanla kişinin beden imajı oturur. Özsaygısı olan sağlıklı bir birey olabilmek için; kişinin durağan ve güçlü bir beden imajına sahip olması gerekir. Güçlü beden imajı; kişinin kendisini bedeninin güzel ve çirkin yanları ile bir bütün olarak görmesi; kabul etmesi ve beğenmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca bu imajın inişli çıkışlı bir yapıya sahip olmaması; ve içeriğinde fiziksel özelliklerin yanı sıra psikolojik ve sosyal özelliklerin de yer alması gerekmektedir. (Örn; elleri ince ve narin olmayan bir kadının kalın parmaklı iri ellerini karakteristik ve güçlü görmesi…)
Beden imajını ölçmek için kişiden; şuan sahip olduğu beden ile kafasındaki ideal bedeni ayrı ayrı betimlemesi istenir. Bu iki betimleme arasındaki fark ne kadar büyükse; kişi bedeninden o kadar hoşnutsuzdur. Beden imajı ölçümlenirken beden kişi tarafından parça parça değerlendirilir (bu konuda standart ölçekler kullanılmaktadır). Kişinin parça parça; bedeninin farklı kısımlarından ne oranda hoşnut olduğuna ve bir bütün olarak bedeninden ne derece hoşnut olduğuna bakılır. Bu konuda yapılan araştırmalar göstermektedir ki; sokaktaki insanların neredeyse yarısı; bedeninin belli kısımlarından hoşnut olsa da bütününden hoşnut değildir.
·Şişmanım.
·Sıskayım.
·Daha uzun olmak isterdim.
·Keşke bu kadar uzun olmasaydım.
·Saçlarım dalgalı olsaydı.
·Saçlarım sarı olsaydı.
·Küçük ve kalkık bir burnum olsaydı.
·Daha kaslı bir vücudum olsun isterdim.
·Bacaklarım daha uzun olsaydı.
Bu ifadelerden biri veya birkaçı birçok insanın bir dönem aklından geçmiştir. Günümüzde bu gibi düşüncelerin içinden çıkamayan ve sürekli morali bozuk olan yetişkin yaşta birçok kişi bulunmaktadır. Bu kişiler sürekli ideal bedene ulaşmak için çabalarlar; çünkü başka türlü kendilerini beğenme; sevme ya da saygı duyma şanslarının olmadığını düşünürler. Oysa ideal beden; güzellik; yakışıklılık veya çekicilik gibi kavramlar son derece göreceli kavramlardır. Sağlam bir özsaygı veya kendine güven belki de kişiyi çekici yapan birincil özelliktir. O halde öncelikle kişinin özsaygısını inşa etmek üzere beden imajı üzerinde çalışmak gerekecektir.
Arzu Güneş
Uzman Psikolog