Ramazanda Beslenme
Sahuru; iftarda patlayan topları; fırından çıkmış sıcacık pideleriyle 11 ayın sultanı Ramazan’ın yakınlaştığı bu günlerde herkesi tatlı bir telaş sarar…Ramazanın gelmesiyle birlikte yeme düzenimizde de bir takım değişiklikler oluşmaya başlar; besinlerimizin içeriği değişir.Bir çoğumuz ne yazık ki bunu yapamasak da normalde çok sık beslenmemiz gerekirken ramazanda istemesek de öğün sayımız azalır.Ramazanda sofraların daha özenli ve çeşitli hazırlanması nedeniyle yemeklerin içeriği de değişir her gün hamur işleri; hamur tatlıları; ağır yağlı yemekler sofralarda yerini bulur. Bütün günün ihtiyacı olan besin gereksinmesi tek bir öğüne sığdırılmaya çalışılır.
Ramazanda MUTLAKA sahur yapmak gereklidir!!! Sahura kalkılmadan oruç tutmak; kişinin hazmını zorlaştırır ve belli bir saatten sonra metabolizma daha da yavaşladığı için bütün yenilen besinlerin vücutta yağ olarak depolanmasına neden olur.
Oruç tutmak diyabet; kalp hastalığı; böbrek; sindirim sistemi vb. gibi rahatsızlıkları olan kişiler için bazı rahatsızlıklara neden olabileceği için önerilmemektedir. Şeker hastalrını beslenmede temel prensibi kan şekerlerinin dengeli gitmesi için ara öğünlü beslenip öğün atlamamalarıdır; çünkü uzun süren açlıklarda metabolizma hızı yavaşlar ve kişilerde hipoglisemi komaları gerçekleşebilir. Ayrıca gebelik ve emzirme döneminde uzun süre aç kalmak anne ve bebek için risk oluşturmaktadır.
Ramazanda sahur ve iftarda doğru beslenebilen kişi o günü herhangi bir sağlık problemi; halsizlik; baş ağrısı gibi şikayetlerden uzak kalarak atlatabilir. Bunu sağlayabilmek için yapmanız gereken ; sahuru sabah kahvaltısı gibi düşünüp kahvaltıya uygun besinleri tercih etmek olacaktır.Sahurda ihtiyacımız olan uzun süre tokluk hissini sağlayabilmesi için tam buğday unundan yapılmış ekmekleri tercih etmeliyiz.Ayrıca sahurda basit karbonhidrat dediğimiz hamur işlerini ve tatlıları tercih etmemeliyiz çünkü bu besinler kan şekerini hızlı yükseltip daha sonra aynı hızla düşmesine neden olarak açlık nöbetlerine neden olurlar.İftarda ise ilk olarak 1 kase çorba; yanında birkaç zeytin; hurma; 1 dilim ekmekle açıp en az 15-20 dakikalık bir ara vermek gerekir.Uzun süren açlıktan sonra ağır yemeklerle mideye yüklenmek doğru değildir.15 dakikalık aranın sonrasında ise kişinin alması gereken kaloriye göre değişen miktarlarda; sıvı yağla yapılmış ve kızartma kavurma gibi pişirme yöntemleriyle hazırlanmış aşırı yağlı yemekler olmamak kaydıyla ana yemeğinizi; salatanızı; yoğurt; ekmek veya pilav; makarnanızı alabilirsiniz.
Ramazan sofralarının olmazsa olmazlarından biri de tatlılar.Akşam saatlerinde tüketeceğimiz şerbetli bir tatlı içerdiği yağ-şeker ve un sayesinde sağladığı yüksek kaloriyle hem kilo artışına neden olacak hem de zor sindirilmesi nedeniyle bize rahatsızlık verecektir.Tatlıseçiminde de tercihimizi ağır hamur tatlılarından yana değil; kazandibi; sütlaç; muhallebi gibi geleneksel sütlü tatlılarımızdan yada kaymaksız meyveli tatlılardan yana kullanmalıyız. Sütlü tatlıların sindirimi diğer ağır hamur tatlılarına göre daha kolaydır. Bir diğer önemli husus da tatlıları tükettiğimiz saat.Tatlılar toplumumuzda alışkanlık olduğu üzere yemeğin hemen arkasına değil en az yarım-bir saat geçtikten sonra tüketilmelidir.
İftardan bir- bir buçuk saat sonra aşırıya kaçmadan tüketeceğimiz meyve ve biraz ceviz;fındık;badem gibi yağlı tohumlar ile kendimize sağlıklı ara öğünler yapabiliriz.
Oruçta gün boyunca süren açlık nedeniyle sıvı ihtiyacımız da artar. Bu nedenle iftardan sahurun bitimine kadar en az 2-2;5 litre su tüketmek gerekir.
Oruç tutarken fiziksel aktivite düzeyimizde de azalma olur çünkü kişiler uzun süren açlık nedeniyle fazla hareket etmekten; yorulmaktan; acıkmaktan; susamaktan tedirgin olurlar.Ancak bahsettiğimiz beslenme ilkelerine uyulduğu sürece kişilerde yorgunluk ve ağırlık şikayetleri azalır; oruç süresince kendilerini daha rahat ve huzurlu hissederler.
Herkesin ramazandan her türlü gerektiği gibi faydalanabilmesi dileğiyle sağlıklı günler…
Ramazanda MUTLAKA sahur yapmak gereklidir!!! Sahura kalkılmadan oruç tutmak; kişinin hazmını zorlaştırır ve belli bir saatten sonra metabolizma daha da yavaşladığı için bütün yenilen besinlerin vücutta yağ olarak depolanmasına neden olur.
Oruç tutmak diyabet; kalp hastalığı; böbrek; sindirim sistemi vb. gibi rahatsızlıkları olan kişiler için bazı rahatsızlıklara neden olabileceği için önerilmemektedir. Şeker hastalrını beslenmede temel prensibi kan şekerlerinin dengeli gitmesi için ara öğünlü beslenip öğün atlamamalarıdır; çünkü uzun süren açlıklarda metabolizma hızı yavaşlar ve kişilerde hipoglisemi komaları gerçekleşebilir. Ayrıca gebelik ve emzirme döneminde uzun süre aç kalmak anne ve bebek için risk oluşturmaktadır.
Ramazanda sahur ve iftarda doğru beslenebilen kişi o günü herhangi bir sağlık problemi; halsizlik; baş ağrısı gibi şikayetlerden uzak kalarak atlatabilir. Bunu sağlayabilmek için yapmanız gereken ; sahuru sabah kahvaltısı gibi düşünüp kahvaltıya uygun besinleri tercih etmek olacaktır.Sahurda ihtiyacımız olan uzun süre tokluk hissini sağlayabilmesi için tam buğday unundan yapılmış ekmekleri tercih etmeliyiz.Ayrıca sahurda basit karbonhidrat dediğimiz hamur işlerini ve tatlıları tercih etmemeliyiz çünkü bu besinler kan şekerini hızlı yükseltip daha sonra aynı hızla düşmesine neden olarak açlık nöbetlerine neden olurlar.İftarda ise ilk olarak 1 kase çorba; yanında birkaç zeytin; hurma; 1 dilim ekmekle açıp en az 15-20 dakikalık bir ara vermek gerekir.Uzun süren açlıktan sonra ağır yemeklerle mideye yüklenmek doğru değildir.15 dakikalık aranın sonrasında ise kişinin alması gereken kaloriye göre değişen miktarlarda; sıvı yağla yapılmış ve kızartma kavurma gibi pişirme yöntemleriyle hazırlanmış aşırı yağlı yemekler olmamak kaydıyla ana yemeğinizi; salatanızı; yoğurt; ekmek veya pilav; makarnanızı alabilirsiniz.
Ramazan sofralarının olmazsa olmazlarından biri de tatlılar.Akşam saatlerinde tüketeceğimiz şerbetli bir tatlı içerdiği yağ-şeker ve un sayesinde sağladığı yüksek kaloriyle hem kilo artışına neden olacak hem de zor sindirilmesi nedeniyle bize rahatsızlık verecektir.Tatlıseçiminde de tercihimizi ağır hamur tatlılarından yana değil; kazandibi; sütlaç; muhallebi gibi geleneksel sütlü tatlılarımızdan yada kaymaksız meyveli tatlılardan yana kullanmalıyız. Sütlü tatlıların sindirimi diğer ağır hamur tatlılarına göre daha kolaydır. Bir diğer önemli husus da tatlıları tükettiğimiz saat.Tatlılar toplumumuzda alışkanlık olduğu üzere yemeğin hemen arkasına değil en az yarım-bir saat geçtikten sonra tüketilmelidir.
İftardan bir- bir buçuk saat sonra aşırıya kaçmadan tüketeceğimiz meyve ve biraz ceviz;fındık;badem gibi yağlı tohumlar ile kendimize sağlıklı ara öğünler yapabiliriz.
Oruçta gün boyunca süren açlık nedeniyle sıvı ihtiyacımız da artar. Bu nedenle iftardan sahurun bitimine kadar en az 2-2;5 litre su tüketmek gerekir.
Oruç tutarken fiziksel aktivite düzeyimizde de azalma olur çünkü kişiler uzun süren açlık nedeniyle fazla hareket etmekten; yorulmaktan; acıkmaktan; susamaktan tedirgin olurlar.Ancak bahsettiğimiz beslenme ilkelerine uyulduğu sürece kişilerde yorgunluk ve ağırlık şikayetleri azalır; oruç süresince kendilerini daha rahat ve huzurlu hissederler.
Herkesin ramazandan her türlü gerektiği gibi faydalanabilmesi dileğiyle sağlıklı günler…