Birçok kişi evliliğe adım atarken; yaşanılan romantik duyguların da etkisiyle; “Bizim birbirimize olan duygularımız o kadar güçlü ki; biz hiçbir sorun yaşamayacağız; her zorluğu yenebiliriz; uğraşmamıza gerek bile kalmaz” diye düşünür. Ancak; zaman ilerledikçe; çevremizde hiçbir şeyi statik; durağan tutamadığımız gibi; evliliklerde de her şeyi ilk günkü gibi tutabilmek oldukça güçleşir. Hem kadın; hem de erkek cephesinde değişen ihtiyaçlar; arzular; istekler neticesinde çatışmalar kaçınılmaz olur. Eğer bu çatışma(lar) iyi ve etkili bir biçimde çözümlenemezse; bu durum kronik ve sancılı bir gerilime; öfke patlamalarına neden olabilir ve bir zamanlar ideal sıfatıyla tanımladığınız eşiniz ve evliliğiniz; yerini türlü olumsuz tanımlamalara bırakır.
Bir terapist olarak; sorunlarını “Sen haksızsın; ben haklıyım” tavrıyla ele almak yerine; “aynı takımın oyuncuları” gibi birlikte ele alan ve eşit derecede emek; çaba sarfeden çiftlerin daha mutlu ve sağlıklı evliliklere sahip olduklarını görürüm. İki taraf için de tatmin edici; mutlu ve huzurlu bir evliliğin anahtarının; sorunlara; anlaşmazlıklara ve çatışmalara sevgiyle ve destekleyici biçimde; bir takım arkadaşı gibi yaklaşmak olduğunu anlatabilmek ve bunu çiftlerin hayatlarına uygulayabilmelerini sağlamak; birçok evliliğin seyrinin olumlu anlamda değişmesine neden oluyor.
Takım çalışması becerilerinden yoksun çiftler; para; cinsel yaşam; duygusal ve sosyal paylaşımlar; akrabalarla ilişkiler; çocukların yetiştirilmesi; ev işleri gibi evlilik hayatına ilişkin birçok konular üzerinde; kendilerini çoğunlukla hep aynı tartışmaları yaparken; sürekli karşı tarafa atak yaparken bulurlar. Bu yaklaşım ile sorunlarını çözebilmeleri tabii ki mümkün olmaz ve kendilerini bu kısır döngüden kurtaramadıkları takdirde evliliklerinde açtıkları yara gittikçe derinleşir.
• Eşinizle sağlıklı iletişim kurabilmeniz;
• İstediğiniz şeyleri birbirinize açık ve net ifade edebilmeniz;
• Zararlı alışkanlıklarınızın üstesinden gelebilmeniz;
• İşe yaramayan katı tutumlarınızdan kurtulabilmeniz;
• Gerçekçi olmayan aşırı beklentileri törpüleyebilmeniz;
• İlişkinizi canlı ve yeni tutabilmenin yollarını öğrenebilmeniz
sayesinde; yani ilişki becerileri uygulayarak; mutlu bir evliliğinizin olmasını sağlayabilirsiniz.
İyi iletişimi olan ve sorunlarını çözerken “birlikte” hareket eden her çift sevgi ve saygı dolu; huzurlu bir evliliğe sahip olabilir. Bu tarzı benimsemiş olan çiftler:
• Ortak mutlulukları hedefler.
• Sorunlardan kaçmak yerine; onlarla yüzleşir.
• Birbirlerinin duygularını; isteklerini ve ihtiyaçlarını önemserler.
• Düşüncelerini ve duygularını rahat bir şekilde paylaşırlar.
• Birbirlerini her konuda destekledikleri ve yüreklendirdikleri gibi; güven ve huzur da sağlar.
• İlişkilerinden keyif alır.
Yaşam boyu sürecek bir ilişkide; her çift birçok sorunla karşı karşıya gelir. Aile yapılarının; deneyimlerin; eğitim durumlarının; evliliğe dair sahip olunan değerlerin ve inançların ve daha bir çok özelliğin farklı olması nedeniyle tartışmalar; çatışmalar yaşanabilir. Bu çok normal bir durumdur; asıl mesele; bu farklılıkların aynı potada nasıl eritildiğidir. Eğer her tartışmada bir kazanan; bir de kaybeden aranıyorsa; yani “takım arkadaşlığı” bakış açısı yoksa; bir süre sonra bu ufak tartışmalar bir güç savaşına dönüşür ve her iki tarafın da yıpranması; ilişkiden kopması ile sonuçlanır.
Evliliklerinizde/ilişkilerinizde hararetli bir tartışmaya girmeye başladığınızı hissettiğinizde; hem kendinize; hem de eşinize/arkadaşınıza şu cümleyi söylemeyi deneyin: “Şu an belki birbirimizi anlayamıyoruz; belki olumsuz duygularımız çok yoğun ama ben seni seviyorum ve bu konuyu “birlikte” halledebileceğimize yürekten inanıyorum.”