Neden bir ev hanımı otuz yıl boyunca pilavı aynı şekilde pişirir de yüzlerce farklı pilav çeşidi varken farklı bir şey denemez? Buna karşın başka bir ev hanımı kendince sürekli yeni pilav pişirme yöntemleri bulur ve geliştirir?
Neden başarısız olduğu halde bir öğrenci hala aynı yöntemlerle ders çalışmaya devam eder?
Neden bir anne-baba çocuğunda istenmeyen bir davranışı değiştirmek için farklı bir yol denemez?
Ünlü fizikçi Albert Einstein deliliğin tarifini "Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek" olarak tanımlamış. Çoğu zaman insanlar gittiği yolu değiştirmek yerine davranışın şiddetini artırma yolunu seçmektedir. Yani aynı davranışla farklı sonuca ulaşmaya çalışmaktadırlar. Örneğin; bir anne çocuğunun gürültü yapmasını engellemek için ona seslenmektedir. Çocuk susmayınca sesini daha çok yükseltmekte; yine susmayınca daha çok yükseltmektedir ve bu böyle devam edip gitmektedir. Ancak farklı bir yol denememektedir.
Bu farklılık zeka düzeylerinden mi kaynaklanır? Peki zeka düzeyleri aynı olan insanlarda bu farklılık nasıl açıklanır?
Doğduğunda insan yavrusunun zihni bomboştur. Zamanla beynin hafıza ile ilgili bölümü olgunlaşır ve çocuk çevresindeki her şeyi dokunarak; duyarak; görerek; koklayarak ve tadarak öğrenmeye başlar. Çocuğun her yeni öğrenmesinde zihninde bir şema oluşur.
Söz gelimi çocuk ilk kez bir kedi görür ve "Kedi dört ayaklı; tüylü; küçük; kuyruğu olan bir hayvandır" diye bir şema oluşur. Gel zaman git zaman bir gün bir tavşan görür ve "Aaa! Ne güzel kedi" der. Yani çocuk yeni bilgiyi kendisinde var olan en yakın şemayla; kedi şemasıyla açıklamaya çalışır. Daha sonra tavşanın kedi olmadığını öğrenir ve yeni bir şema daha oluşturur zihninde: tavşan şeması.
Bu şemalar bisiklet sürmek gibi davranışsal olabileceği gibi ahlaki kuralları öğrenmek gibi yalnızca bilişsel de olabilir. Çocuğun algı dünyasına giren her şey onda ya yeni bir şema oluşturur ya da var olan şemanın değişmesini ve gelişmesini sağlar.
Bundan dolayı çocukluktan başlayarak bireyin farklı yaşantılar içinde olması; farklı müzikler dinlemesi; değişik ortamlar ve insanlarla etkileşimde bulunması; farklı kültürleri ve ülkeleri tanıması; farklı konularda kitaplar okuması zihninde oldukça çok ve zengin şemaların oluşmasını sağlayacaktır.
Bu zenginlik bireyin yaşama farklı gözle bakmasını; özgün fikirler üretebilmesini; olayları ve sorunları çok boyutlu olarak bakmasını kolaylaştıracaktır.
İnsanoğlu alışkanlık haline getirdiği davranışları yaparken çok fazla yorulmaz ve sıkılmaz. Yeni davranışlar öğrenmektense zorunlu olmadıkça eski davranışlarla idare etmeye eğilimlidir. Bundan dolayı insanlar bildik işleri yapmaktan ve kitapları okumaktan; tanıdık insanlarla ilişkileri yürütmekten yana davranışlarda bulunurlar. Oysa ki yeni şemaların oluşabilmesi için insan hiç gitmediği yollardan evine gitmeli; hiç ilgi alanı olmayan kitaplar okumalı; müzikler dinlemeli; hiç takip etmediği gazete ve dergilere göz atmalıdır.
Sadece bir kaynaktan beslenen ve farklı görüşlere; düşüncelere açık olmayan; dediğim dedik diyen insanlarda şemalar sınırlıdır. Bu tür insanları herhangi bir konuda ikna etmek ya da fikirlerini değiştirmek mümkün değildir. "Kargadan başka kuş tanımam" anlayışı içindedirler. "Hayır bu karga değil; serçe" demenizin çok anlamı yoktur. Çünkü onda yalnızca karga şeması vardır ve kargaya benzer her şeyi bu şemasıyla açıklamaktan başka çaresi de yoktur.
Özellikle çeşitli ideolojilerin baskın olduğu bir ortamda yetişen bir bireyin şemaları doğal olarak o ideolojinin değerleriyle ilgili olacaktır. Buna bağlı olarak da çevresini o şemaların sağladığı olanaklar çerçevesinde değerlendirebilecektir. Yani doğru olarak kabul ettiğimiz hemen hemen her şey çevrenin ve kültürün yaşantı sonucu bizde oluşturduğu şemalardan ibarettir. Düşüncelerimizi ve davranışlarımızı da şemalarımız yönlendirir.