AİLE VE OKUL ORTAMINDA ÇOCUKTA DAVRANIŞ EĞİTİMİ
Her gelişim döneminin kendine özgü davranışları vardır. Bu nedenle çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini iyi bilmek gerekir.
Örneğin;
2 yaş çocuğu çok hareketlidir.
3-5 yaş çocuğu dikkat çekmek ister. Hayal dünyası çok geniştir.
6-7 yaş dış çevre ile diyalogları gelişmiştir; arkadaş ve okul çevresi sosyalleşme basamağını oluşturur.
Okul Öncesi Dönem Çocuktaki Davranış Bozukluklarının Nedeni
Dikkat Çekmek
Ebeveynlere karşı güç kazanma isteği
İntikam Alma İsteği: aşırı otoriter ve baskıcı tutum; katı disiplin ana-babaya ve öğretmene karşı öfke ve nefret duygularının gelişmesine ve buna paralel olarak başkaldırıcı bir bireyin oluşmasına neden olur.
Yetersizlik: Çocuğun kendine güvenin az olması
DAVRANIŞ BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARLA OLUMLU ILIŞKI NASIL KURULUR?
Karşılıklı Saygı
Her çocuk ayrı bir birey olarak ele alınıp; fikirleri sorulmalı ve fikirlerine saygı gösterilmelidir.
Çocuğa Zaman Ayırmak
Çocukla ilgilenmek; zaman ayırmak gerekir. Birlikte geçirilecek zaman nicelik değil;nitelik olarak önemlidir. Birlikte çocuğun hoşlanacağı faaliyetler yapılabilir.
Cesaretlendirme
Çocuğun kendine güvenmesini istiyorsa önce anne-baba çocuğa güvenmelidir. Çocuğun çabasını övmeli ve yüreklendirmelidir. Cesaretlendirme çocuğu olduğu gibi kabul etmektir.Cesaretlendirme ile çocuğun kendine olan güveni daha da artacaktır.
Sevgiyi Anlatmak
Çocuğun kendini güvenli hissedebilmesi için; sevildiğini bilmesi gerekir.
Övmek
Çocuğu devamlı olarak eleştirmek;tehdit etmek kendine olan güvenini azaltılacaktır.
Çocuktan beklediğiniz olumlu davranışları övünüz.
Ödüllendirme
Olumlu davranışları hemen; açık bir biçimde ve her seferinde ödüllendirin. Çocuğunuza sizin hoşunuza giden şeyin ne olduğunu söyleyin. Olumsuz davranışları her seferinde tutarlı biçimde görmezden gelin.Bu davranışı başkasının ödüllendirmesine izin vermeyin.
Olumsuz davranışlarıyla ilgi çektiklerinde çocuklar sıklıkla bu durumdan faydalanmak isterler.
Onlara dargın olduğunuz zaman bile aslında onlara ilgi göstermiş olursunuz; bu nedenle yalnızca görmezden gelmeye çalışın.
Bağırarak; vurarak; küserek de olsa ilgilenmek; istenmeyen davranışları arttırır.
BAZEN İSTENMEYEN DAVRANIŞLARI GÖRMEZDEN GELMEK MÜMKÜN OLMAYABİLİR
Eğer davranışlar tehlikeli ve yıkıcı ise o zaman HAYIR demek zorunda kalabilirsiniz ya da onu oradan uzaklaştırmak ve hareketlerini kısıtlamak gerekebilir.
Sürekli eleştiri bir süre sonra çocuk için anlamsızlaşır. Eğer HAYIR sözünü çok sık duyarsa kulaklarını tıkamaya başlayacaktır. Bu nedenle HAYIR demenizin çok önemli olduğuna karar verdikten sonra bunu sürdürmelisiniz.
NASIL DAVRANAN BİR ÇOCUK İSTERSİNİZ?
Net ve açık kurallar koyun: Örneğin yatağa yatış saati; yemek zamanları belli değişmez düzen içinde gerçekleşsin.Bu tür bir değişmezlik çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. Neyin kabul edilir; neyin kabul edilemez olduğunu çocuk daha iyi bilir. Evdeki tüm erişkinlerin bu kurallar konusunda anlaşması gereklidir. Farklı ve uyumsuz mesajlar çocuğun kafasını karıştırır.
2. Yapmasını istediğiniz şeyleri net ve tutarlı biçimde anlatın.Çocuğunuzun sizi tam anladığından emin olmalısınız.
3. Yeni istenen davranışlar öğretin:
a) Yönlendirme: Göstererek; yardımcı olarak ve yapabilmesine izin vererek yeni bir davranış öğretebilirsiniz
b) Her seferde tek bir adım: Zor işleri daha küçük adımlara bölerek çocuğun her seferde bir adım öğrenmesini sağlayabilirsiniz.
c) Başkalarından öğrenme: Çocuklar anne; babalarını ve öğretmenlerini örnek alır onlar gibi davranırlar.
d) Çocuğunuzun sizin istediğiniz gibi bir şey yaptığını fark etmeye dikkat edin ve onu hemen övün
ÇOCUĞUNUZA DUYGULARIYLA NASIL BAŞ EDECEĞİNİ ÖĞRETİN
1. Çocuğunuzun size anlattıklarını dikkatle ve sessizce dinleyin
2. Onların duygularını anladığınızı kısaca ifade edin
( evet; anladım gibi)
3. Çocuğunuzun tanımlamaya çalıştığı duygusunun adını koyun. (çok kırılmış olmalısın vs.. gibi)
Unutmayın : Tüm duygular kabul edilebilir ancak bazı davranışlar kabul edilemez ve sınırlanmalıdır.
ELEŞTİRİ DEĞİL İŞBİRLİĞİ
Çocuğunuza olumlu tutumları öğretirken eleştiri yerine işbirliği yaparak birlikte çalışın.
Şunları yapmaktan kaçının:
1. Suçlamak
" Yine kardeşini ağlattın. “
“Yine etkinliğe katılmıyorsun”
2. İsim takmak
" Kıskanç bir çocuksun”
“çok yaramazsın” vb.
3. Tehdit etmek:
" Bunu bir daha yaparsan seni evden atarım“
“Böyle yaparsan bir daha oyun oynamak yasak”
4. Emir vermek:
" Hemen derslerini bitirmeni istiyorum“
“Hemen yerine otur ayakta gezinme”
5. Konferans vermek:
" Kardeşini üzmenin ne kadar kötü bir davranış olduğunu bilmiyor musun;böyle yaparsan ilerde de kimseyle geçinemezsin. "
7. Acındırma cümleleri:
" Böyle davranman yüzünden hastalanıyorum; görmüyor musun? Senin yüzünden ölüp gideceğim."
8. Kıyaslamalar:
Ali’ye bak hiç senin gibi yapıyor mu?
9. Geleceğe yönelik tahminler:
" Böyle gidersen sen adam olamazsın."
SORUNLARLA BAŞETMEK İÇİN NE YAPABİLİRSİNİZ?
Problemi tanımlayın.
Bilgi verin.
İsteğinizi kısaca tek kelimeyle belirtin.
Kendi duygularınızı anlatın.
Onun bir çocuk olduğundan ziyade birey olduğunu düşünün.
Problem Davranışların Azaltılması 1
PROBLEM DAVRANIŞLARIN ÖNLENMESİ VE AZALTILMASI
DAVRANIŞ KONTROLÜ BECERİLERİ EĞİTİMİ
(BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM)
Problem
davranışların önlenmesi;
azaltılması; değiştirilmesi ve
uygun davranışların öğretilmesi.
GİRİŞ
Psikoloji; insanı ve insan davranışının altında yatan nedenleri anlamaya çalışır. İnsanı anlamaya çalışan psikoloji bir bilim dalı olarak çok geniş bir yelpazede bir çalışma alanına sahiptir. Psikolojinin konuları arasında insan davranışı; duyum ve algı; öğrenme; bellek ve düşünme süreçleri; dil ve kavram gelişimi; motivasyon; heyecanlar; kişilik; normal dışı davranışlar ve tedavi yöntemleri sayılabilir.
Bir insanın psikoloji bilmesinin ne gibi faydaları vardır? İsterseniz kısaca bunlara değinelim.
Psikolojinin temel kavram ve süreçlerini bilen insanlar; kendi duygu;davranış ve düşüncelerini daha iyi anlama olanağı bulur. Daha mutlu ve anlamlı bir yaşam sürme fırsatı elde eder. Davranışlarını etkileyen iç ve dış etmenleri kavrayabilir ve problemleri çözme fırsatı elde eder. Önyargılar; kalıplaşmış gelenek ve görenekler çerçevesinde değil de; daha bilimsel yöntemler ve yorumlar geliştirebilir. İnsan davranışı; duygu ve düşünceleri konusunda bir bilinç yakalar ve kendisiyle ; eşiyle; çocuklarıyla; arkadaşlarıyla daha olumlu ilişkiler kurar. Kendini daha iyi anlar ve başkasını da daha anlama fırsatı elde eder.
İnsan davranışları inceleyen psikoloji tarihsel gelişim içinde çeşitli yaklaşımlar geliştirmiştir. Belli başlıcaları Nörobiyolojik; Davranışsal; Bilişsel; Psiko analitik ve Fenomenolojik yaklaşımlardır.
Nörobiyolojik yaklaşım insan beyninin 13 milyardan fazla sinir hücresi ve karmaşık bağlantılardan oluştuğunu; insan davranışının açıklanmasında kişinin salgı bezlerinin ve kimyasal yapısının; beslenme düzeninin ve beynin değişik bölgelerinin farklı işlevlerinin davranışı oluşturduğu nörokimyasal değişiklilerden etkilendiğini ileri sürer.
Davranışsal yaklaşım (James B. Watson; B.F. Skinner-Amerika); bireylerin gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlarıyla ilgilenir. Basit anlamda Uyarıcı-Davranış ilişkilerini inceler. Uyarıcının şiddeti; süresi ile davranışın ödüllendirme ile koşullanması süreçlerini temel alır.
Bilişsel yaklaşım; U-D yaklaşımını yetersiz görür ve insanın dinamik olduğunu; algılama; bellek ve düşünme gibi zihinsel bilgi işlem süreçleriyle oluşturduğu anlamlar; tutumlar ve düşüncelerin davranışta etkili olduğunu ileri sürer.
Psiko analitik yaklaşım (Sigmund Freud-Viyana); insanların doğuştan cinsellik ve saldırganlık gibi iki temel eğilimle doğduğunu ve iki eğilimin toplum tarafından baskılanması nedeniyle bilinçaltına atılmasından kaynaklanan sorunlar davranışlarımızı şekillendirir görüşündedir.
Fenomenolojik yaklaşım (Carl Rogers-Amerika) ise; insanın fenomenin önemli olduğunu; fenomenin ise kişinin kendi öznel yaşantı olduğuna inanır. Bu yaklaşım insan davranışını anlamak için; bireyin kendini ve çevresini anlamlandırma biçimini; kendi yaşantısında neyin anlamlı olduğunu; neyi gerçekleştirme çalıştığını anlamamız gerektiğini ileri sürer.
Yukarıda kısaca açıklanan yaklaşımların hiç biri tek başına insan davranışını açıklamada yeterli değildir. Modern psikoloji bunların tümünden yararlanmaktadır.
A. BİLİŞSEL- DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM VE TEMEL KAVRAMLAR
İnsan davranışını konu alan yaklaşımlardan bilişsel-davranışçı yaklaşımı temel alıyoruz. Neden? Çünkü davranışlarımızın çok az bir kısmını doğuştan getiriyoruz. Doğuştan getirdiğimiz huylarımız; mizacımız dışında diğer tüm davranışlarımızı sonradan öğrenme yoluyla kazanırız. Kalıtsal özelliklerimiz ve içgüdülerimiz dışında kalan davranışları; biz tecrübe ve zihinsel süreçlerle öğreniriz. Bizi belirli bir şekilde davranmaya iten; temelde bir takım ihtiyaçlarımız ve maruz kaldığımız uyarıcıları algılama sonucunda verdiğimiz anlamlarda ilişkilidir. Söz konusu öğrenmeler ise bir uçtan öbür uca koşullanmalar ve zihinsel süreçlerle gelişir.
İnsanlar sonucunda hoş/olumlu ve eğlenceli yaşantılar gördükleri davranışları daha sık gösterme eğilimindedirler. Davranıştan sonra hoş olmayan/acı veren deneyimler yaşarlarsa bu davranışları bir daha sergilememe veya daha az sergileme yönüne saparlar. Davranışlarımızda kritik olan çok önemli iki nokta vardır. Bunlardan ilki; Belirli bir biçimde bir davranış göstermemize zemin hazırlayan olaylar/duygu ve düşünceler iken; ikincisi; davranışta bulunduktan sonra bizim elde ettiklerimiz ve bize verilen tepkilerdir.
Davranışların kazanımı aşağıdaki gibi bir şema ile gösterebiliriz.
Şemada anlatılmak istenen şudur: Davranışların öğrenilme süreci uçtan + uca doğru bir yelpazededir. Ceza ve ödüle dayalı koşullanma yoluyla öğrenilen davranışlar / güzel bir yemeğin kokusu burnumuza geldiğinde ağzımızın sulanması / - uçta yer alırken; yabancı dil öğrenme veya araba sürme gibi hem koşullanma hem de zihinsel süreçleri kapsayan öğrenmeler 0 noktasında; belirli bir konu veya olay hakkında yorum geliştirme gibi zihinsel süreçlerle öğrenilen davranışlarımız vardır. Bu konuyu şöyle bağlayalım. Davranışçı yaklaşım koşullanma türü davranışları ele alırken; bilişsel yaklaşım zihinsel süreçleri ele alır. Bu iki kuramdan yola çıkarak ele aldığımız Bilişsel-Davranışçı (Behavior-Cognitive) yaklaşım farkında olmadan tamamen otomatik olarak koşullanma ile edindiğimiz davranışları ve bilinçli bir şekilde farkında olarak ve dikkatimizi vererek öğrendiğimiz davranışları ele alır.
Bu kısa ön bilgilerden sonra şimdi bilişsel-davranışçı ekole göre geliştirilen insan davranışının biçimlendirilmesini ele alalım.
Davranışların öğrenilme biçimlerini ikiye ayıracak olursak;
1- Koşulama ve Pekiştirme ile öğrenilenler (Çağrışımlı öğrenmeler)
2- Zihinsel İşlem süreçleriyle öğrenilenler(Sosyal öğrenmeler)
Ön bilgi olması açısında bu öğrenme türlerini açıklayalım.
Klasik Koşulama
Bir Rus fizyologu olan Ivan Pavlov (1849-1936) tarafından geliştirilmiştir. Köpekler üzerinde yaptığı deneysel çalışmalarla kuramını geliştirmiştir.
Özetle klasik koşulama şu şekilde işler: Sesten yalıtılmış bir laboratuarda köpek kaçamayacak bir biçimde bağlanmış ve duruma alıştırılmış. Köpeğin görebileceği bir yerde bir ışık yanmış ve ışıktan birkaç saniye sonra köpeğe et verilmiştir. Işık yandığında köpek salgılama yapmamış; ancak et verildiğinde salgılama yapmıştır. Bu düzen defalarca tekrar edildikten sonra; yalnız ışık yandığında; sanki kendisine et verilmiş gibi köpek salgılamada bulunmuştur. Böylece başlangıçta hiçbir tepki vermediği ışık köpeğe verilince sanki et veriliyormuş salgılamaya başlamıştır. Böylece köpek ışığa koşullanmıştır. Bu süreç insanlarda da işlemektedir. Örneğin limon kesildiğinde ağzımızın sulanması bir klasik koşullanmadır.
Edimsel Koşulama
Amerikalı B.F. Skinner; Harvard üniversitesi psikoloji profesörlerindendir. Deneylerini bir kutu içine koyduğu fareler üzerine yapmıştır. Bu kutu "Skinner kutusu" olarak bilinir.
Kutu şu şekilde tasarlanmıştır:Farenin pisliğinin geçmesi için kutunun alt kısmı tel çubuklardan yapılmıştır; kutunun ön kısmında bir yiyecek kabı ve kabın üstünde bir delik vardır. Bu delik bir hortumun ucudur ve hortum kutunun dışındaki bir yiyecek kabına bağlanmıştır. Deliğin üstünde üzerine basılabilecek bir manivela vardır. Kutunun yine ön kısmında yukarıda bir ufak ampul vardır ve deneyicinin denetimi altındadır.
Fareyi kutuya yalnız başına koyduğunuz zaman fare tipik olarak sağa sola bakar; gezer; her şeyi koklar; bu arada manivelaya da basar. Kutuda belirli bir sure; örneğin yarım saat veya bir saat bırakılarak; farenin o süre içinde manivelaya kendiliğinden ne kadar basacağı saptanır. Manivelaya kendiliğinden basma sayısına "temel sayı" adı verilir. Bu süreden sonra deneyici; farenin manivelaya her basışında yiyecek kutusuna bir yiyecek tanesi düşecek şekilde düzeni ayarlar. Manivelaya basınca yiyecek tanesi hortumdan otomatik olarak yiyecek kabına düşer; fare bunu yedikten sonra manivelaya yine basar. Bir süre yiyecek verilmeye devam edilir. Farenin manivelaya basma sayısında bir artma gözlenir. Bunun nedeni ise manivelaya basma davranışının bir yiyecekle pekiştirilmesidir. Yiyecekle pekiştirme yapılmadığında zamanla farenin manivelaya basma davranışı temel sayıya yakın olarak düşmektedir. Bu ise davranışta sönmedir.
Sonucunda olumlu pekiştirmelere ulaştığımız tüm davranışlar edimsel koşullanmaya örnektir. Ödevlerini yaptığı için öğretmeninden aferin alan bir öğrencinin ödev yapma sıklığının artması gibi. Edimsel koşulama ile insanların belirli davranışları ödüllendirilerek ve pekiştirilerek o davranışın gösterilme olasılığı arttırılabilir. Bu davranış şekillendirilmesi dış bir ödülle başlatılıp zamanla iç bir ödüle bırakma şeklinde gerçekleştirilir.
Sosyal Öğrenmeler
İnsan davranışının öğrenilmesi süreçlerinde sosyal öğrenmeler büyük bir rol oynar. Bireyin içinde doğup büyüdüğü kültürel değerler; toplumun gelenek ve görenekleri; aile ortamı; anne-baba tutumları; medya ve okul bu öğrenmelerde belirleyicidir. Öğrenme sürecinde tüm bu etmenler bazı davranışları pekiştirip ödüllendirirken; bazılarını istenmeyen ilan edip aşağılar ve zamanla sönmelerine yol açar. Örneğin bir konu hakkında fikrini söyleyen bir çocuğun anne-babası tarafından desteklenmesi; çocuğun kendine güvenli ve dışa dönük bir kişilik geliştirmesine yol açabilir.
B. PEKİŞTİRME UYGULAMA SÜREÇLERİ
Uygun davranışların arttırılması amacıyla davranıştan hemen sonra verildiğinde davranışın gerçekleşme olasılığını arttıran veya davranışın sürmesini sağlayan uyaranların ortama eklenmesi veya çekilmesi sürecine pekiştirme denir. İki türü vardır. Olumlu pekiştirme ve Olumsuz pekiştirme.
Olumlu pekiştirme; bir davranıştan sonra verildiğinde o davranışın ileride yapılma olasılığının arttırılmasıdır.
Olumsuz pekiştirme; bir davranıştan bireyden/ortamdan alındığında davranışın sürmesi ve artmasına hizmet eder. Olumsuz pekiştirme itici uyaran üzerinde yoğunlaşması nedeniyle eğitim ortamlarında sıklıkla kullanılmamaktadır.
Olumlu veya olumsuz pekiştirme kullanılan uyarana pekiştireç denir. Pekiştireçler iki başlık altında incelenebilir.
Öğrenilmemiş pekiştireçler (birincil pekiştireçler)
Doğal yaşamı sürdürmek için gerekli olan ve biyolojik önem taşıyan uyaranlardır. Bu uyaranlar öğrenilmemiştir ve yaşamsal önemleri vardır. Örneğin; yiyecekler; içecekler; barınma; uyku ve cinsellik.
Not: yiyecek içecek türü pekiştireçler küçük çocuklarda ve işlevde bulunma düzeyi sınırlı olan bireylerde etkilidir ancak eğitim ve işlevde bulunma düzeyi arttıkça önemlerini yitirirler.
Öğrenilmiş pekiştireçler (ikincil pekiştireçler)
Yaşamsal bir önem taşımamalarına rağmen davranışların arttırılmasında ve sürdürülmesinde etkili biçimde kullanılabilirler. Birincil pekiştireçlerle kullanımı sonucu tek başlarına pekiştireç olma özelliği kazanabilirler. Bunlar aşağıda yer alan pekiştireçlerdir.
1- Sosyal pekiştireçler
Sözsüz ifadeler
Bedensel iletişim
Sosyal ortamlarda yakınlık
Ayrıcalık tanıma
Övgü sözcükleri ya da sözcük grupları
2- Etkinlik pekiştireçleri
l Şarkı söyleme
l Oyun oynama
l Görev verme
l Boyama yapma
3- Nesne pekiştireçler
l Oyuncak ayı (oyuncaklar)
l Mavi bluz (eşyalar)
l Saç tokası (nesneler)
4- Sembol pekiştireçler
Kendi başlarına anlamları yoktur ancak dönüştürülebilir özelliktedirler. Sembol pekiştirme sistemi ile birlikte kullanımı etkilidir. Para; marka; kupon; yıldız; puan; jeton kullanma gibi.
Pekiştirme kullanırken dikkat edilecek hususlar
± Pekiştirme uygun davranışa bağımlı olmalıdır.
± Pekiştirme uygun davranışın hemen ardından sunulmalıdır.
± Programın başlangıç ve edinim aşamalarında davranış sürekli pekiştirilmelidir.
± Etkili pekiştireçler kullanılmalı ve pekiştireçler çeşitlendirilmelidir.
± Pekiştireçler etkili pekiştireç tarifeleri kullanılarak uygulanmalıdır.
± Pekiştireçler uygulayıcı tarafından kolay bulunulabilmeli ve kullanımı kolay olmalı.
± Pekiştireç öğrenci için etkili olmalı. Yaşına cinsiyetine ve ilgilerine uygun olmalı.
± Pekiştireç doygunluk sağlamamalı.
± seni sevmem;seni terk ederim...vb. ifadeler pekiştireç olarak kullanılmamalı.
Premack İlkesi
Ev ödevini bitir; sonra sinemaya gidebilirsin! ifade olduğu gibi istenilen bir etkinliğin istenmeyen bir etkinliği tamamlama için pekiştireç olarak kullanılması ilkesidir. Az beğenilen bir etkinliğin ardından daha beğenilen bir etkinliğin devam ettirilmesi ilkesi olarak da tanımlanır.
Problem Davranışların Azaltılması 2
GİRİŞ
İlk bölümde; bu uygulamalı bölümde ele alacağımız davranış kontrolüne ilişkin ön bilgiler edindiniz. Böylece bu konunun nasıl ele alınması gerektiği; dikkat edilecek hususlar ile genel bir çerçeve oluşturduk. İsterseniz şimdi uygulamaya geçelim.
A. PROBLEM DAVRANIŞ HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Bir davranışın problem olup olmadığı; eğer problem ise de kimin problemi olduğunun tespit edilmesi gerekir. Örneğin bana çok karşı geliyor; hiçbir dediğimi yapmıyor. Çok problemli bir çocuk diyen bir annenin; bu sözlerinden problemin çocuğun değil annesinin bir problemi olduğunu söyleyebilir miyiz? Tabii öncelikle davranış gerçekten problem mi; sorusunun cevabının alınması gerekir. Aşağıda yer alan maddeler açısından problem olarak değerlendirilen davranışın değerlendirilmesi gerekir:
Davranış;
l Kulak enfeksiyonu; kullanılan bir ilaç veya tıbbi bir durumla ilişkili olabilir mi? [ ]
l Çocuğa veya çevresine zarar veriyor mu? [ ]
l Çocuğun yada diğerlerinin öğrenmesini olumsuz etkiliyor mu? [ ]
l Başka problemlerin yada duygusal tepkilerin ortaya çıkmasına neden oluyor mu? [ ]
l Çocuğun sosyal çevreden uzaklaşmasına yol açıyor mu? [ ]
l Davranış geçici bir özellikte midir? [ ]
Davranışın ortaya çıkardığı olumsuz sonuç daha çok kimi etkiliyor? Problem davranış olduğunu düşündüğünüz davranışları sergileyen kişi; bunun farkında ve olumsuz sonuçlarının etkisinde mi yoksa bu durum sadece sizi mi rahatsız ediyor. İlk durumda sorun davranışta bulunanın; ikinci durumda ise sorun sizindir.
Ne tür problem davranışlar vardır?
l Yinelenen davranışlar
l Aşırı hareketlilik
l Öfke nöbetleri
l Yönergelere uymama
l Uyku ve yemek problemleri
l Saldırgan davranışlar
l Kendine zarar verme
Problem davranışın nedenleri
l Problem davranış ile;
l Yetersizlik/engel arasındaki ilişki;
l Çevresel koşullar arasındaki ilişki;
l Problem davranışın çocuk için amacı; nedeni;işlevi?
Problem davranışın işlevi
Üç tür işlev söz konusudur:
l Nesne
l İlgi
l Etkinlik
Problem davranış sergileyen kişi genelde;
Nesne elde etmek / Nesneden kaçmak
İlgi elde etmek / İlgiden kaçmak
Etkinlik elde etmek / Etkinlikten kaçmak
amacındadır. Bunların dışında iletişim ve beceri eksikliğinden de kaynaklanabilir.
B. PROBLEM DAVRANIŞIN ÖNLENMESİ
Bahsedilen problem davranışları önlemenin bir tek yolu yoldur. Ancak herkes için geçerli bir tek yol varsa da bu ancak gerekli olan gelişimsel rehberlik anlayışıyla anne-baba ve öğretmenlerin çocuğun gelişim özeliklerini bilip ona uygun bir biçimde çocuğu gelişimi içinde desteklemek ve ilgi/sevgi göstermektir. Bunun için aşağıdaki konulara dikkat edilmesi gerekir.
l Anne-Babanın çocuğa ilişkin tutumlarının demokratik olması
l Anne-Babanın kendi ilişkilerinin sağlıklı olması
l Aile içinde olumlu bir sevgi ortamının oluşturulması
l Çocuğun ihtiyaçlarının zamanında doğru bir biçimde giderilmesi
l Okulda ise öğretmenin iyi bir sınıf yönetimine sahip olması
l Gerek anne-babaların; gerekse öğretmenlerin çocukları öğrenmeye ve araştırmaya karşı güdüleme/motivasyon yapmaları
l Hem aile içinde bir takım kuralların olması hem de sınıf kurallarının uygulanması
l Olumlu çocuk-ebeveyn ve öğretmen-öğrenci iletişimi
l İletişimde be dili kullanımı
Bunların dışında aileler tarafından veya okulda öğretmenleri tarafından aşağıdaki becerilerin mutlaka çocuklara öğretilmesi gerekir. Bu becerileri problem davranışların önlenmesi konusunda oldukça etkili önlemlerdir.
l Olumlu benlik; özgüven ve sorumluluk duygusunu geliştirmek için;
- iletişim becerilerini öğretmek
- sosyal becerilerini geliştirmek
- sportif faaliyetlere yöneltmek
- akademik başarılar sağlamak
- kültürel çalışmalar yaptırmak
- sorun çözme becerilerini öğretmek
l Doğru ve sağlıklı bir model olmak
l Anne-babaların öğretmenlerle; öğretmenlerin ise anne-babalarla işbirliği yapmaları. (Veli toplantıları yapma; veli eğitim seminerleri ile çocuk eğitimi ve anne-baba tutumları hakkında bilgilendirme)
C. PROBLEM DAVRANIŞIN AZALTILMASI VE UYGUN DAVRANIŞ KAZANDIRMA İŞLEM SÜREÇLERİ
1.BASAMAK
Problem Davranışın Tanımlanması
Burada dikkat edilmesi gereken sorunlu davranışın gözlenebilir ve ölçülebilir bir biçimde tanımlanmasıdır. Örneğin aşırı hareketli; saldırgan;içe kapanık demek tam olarak problem davranışı tanımlamaz.Bu nedenle problem davranış objektif olarak gözlenebilir ve ölçülebilir şekilde tanımlanmalıdır.
Ahmet çok hareketli ve hiç söz dinlemiyor yerine;