Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kadın Olmak Zor

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
Kadın Olmak Zor

Tüm kuralların erkekler tarafından koyulduğu dünyamızda kadın olmak zor gerçekten. Kadınlar iş dünyasında ve sosyal yaşamda başarılı olmak için erkeklerin kurallarına göre oynamak durumunda kalıyorlar çoğu zaman. Başarı; güç; prestij; saygınlık gibi değerler erkek egemen zihniyetin tanımladığı biçimde algılanıyor. Kadın güç sahibi olmak için erkeksi seçimlere yönelmek ya da erkek özelliklerine sahip olmak zorunda hissediyor kendisini. Erkek egemen bilinçdışının dayatmalarından kurtulmak isteyen kadın; kendi kimliğinden yani kadınlığından vazgeçerek erkek düzeninin içinde buluyor kendisini.

Bir kadını erkekle eşit kılan şey nedir diye sormak lazım bu noktada. Erkek gibi davranmak mı; erkek gibi rekabet etmek mi yoksa erkek gibi yaşamak mı? Kadın; bireysel kimliğini erkeksi değerler üzerine inşa ederek mi erkek dünyasında kendisine yer bulacak; hak ya da eşitlik arayacak. Peki o zaman ortaya çıkan bu kimliğin erkekle eşitliğinden nasıl söz edeceğiz? Çünkü karşımızda kadın olarak erkekle eşitlik arayan bireyler değil; kadınlığı bir kenara bırakmış; adeta kadın benliği içinde erkek gibi hisseden ve yaşayan; kimlik ararken kimliksizleşmiş kadınlar duruyor. Etrafınızdaki ‘güç’lü kadınlara bir bakın; neleri feda ettiklerini görmek hiç de zor değil herhalde…

Kadınların iş yaşamında; sosyal ortamlarda kadın kimliğine sahip çıkma; bireysel özerk kimlik inşa etme ve özgüven içinde yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olabilmek için bazı psikolojik çözümlemeler yaparak konuya açıklık getirmek gerekiyor. Bu noktada bazı kadınların sosyal yaşamda ve iş yaşamında karşılaştıkları zorlukları anlatan birkaç soruya yer vermek istiyorum:

Soru: Kadın olduğum için iş yerinde ayrımcılığa maruz kalıyorum. Ben 37 yaşında; büyük bir firmanın yönetici kadrosunda çalışan bir kadınım. Benimle eş düzeyde çalışan bir erkek yönetici tarafından negatif ayrımcılığa maruz bırakılıyorum. Diğer yöneticiler de erkek olduğundan sanki aralarında gizli bir iş birliği var ve ben ekibin dışında bırakılıyorum. Bazı önemli konulardan haberdar edilmiyorum; önemli iş toplantılarında fikirlerim yeterince değerlendirilmiyor. Bu ve benzeri problemler yaşıyorum; nasıl bir tavır almam uygun olur?

Cevap: Erkekler iş dünyasını kendi alanları olarak gördükleri için; kadınların iş yaşamındaki varlığını ve başarılarını kabullenmekte güçlük yaşıyorlar. Kendi hakimiyet alanları kadınlar tarafından istila edilmiş gibi bir tehdit algılıyorlar. Bu duygular elbette ki bilinç düzeyinde değil; bilinçdışında yaşanıyor. Aklı başında hiçbir insan kişinin cinsiyetini; yaptığı işlerin ve başarılarının önüne koyarak değerlendirmez. Ancak bilinç düzeyinde kadınların her alanda erkeklerle eşitliğine inanan bireylerin bile bilinçaltında; erkeklerin önder; lider; hakim; pozisyonda oldukları; kadınların da onların denetiminde olmaları gerektiği yönünde bir düşünce maalesef hala var olmaya devam ediyor. Siz çalıştığınız kurumda yönetici konumunda olduğunuz için; bu durum bazı erkeler için tehdit edici algılanıyor olabilir. Sizi onların gücüne ve iktidarına göz dikmiş bir kadın olarak değerlendiriyor olabilirler. Bu yanlış bilinçdışı inançların yok edilmesi öncelikle kadınların görevi. Kadınlar iş dünyasında; sosyal yaşamda ve siyasi arenada yeterince rol olarak bu yanlış önyargıları yıkmak zorundalar. Sizin yaşadığınız problem için izlenmesi gereken en uygun yol; size karşı negatif ayrımcılık yaptığını hissettiğiniz erkek iş arkadaşınızla bu yöndeki duygularınızı paylaşmanız olacaktır. Muhtemelen o kişi kendi tavırlarının ve davranışlarının sizi nasıl etkilediğinin farkında değildir. Eğer konuşmanıza rağmen ya da durumun farkında olduğu halde kasıtlı olarak size ayrımcılık uyguluyorsa çalıştığınız kurumdaki diğer yöneticilerin duruma dikkatlerini çekmeyi sağlayabilirsiniz.

Soru: 11 yıldır çalıştığım kuruma yeni bir erkek yönetici geldi. İşe başladığı ilk günden bu yana bakışları; hal ve hareketleri rahatsız edici. Ben 4 yıl önce boşandım ve yalnız yaşıyorum. Bu kişi benim boşanmış olduğumu öğrendi ve bana karşı uygunsuz bir yakınlık gösteriyor. Benimle yalnız vakit geçirmek istediğini ima ediyor; yaptığım işten çok; dış görünüşümle ilgileniyor. Giyimimden; saçımdan hoşlandığını söylüyor. Bu durum beni rahatsız ediyor; nasıl davranmalıyım?

Cevap: Maalesef bu çağda bile kadının cinsel kimliğini; mesleki profesyonel kimliğinin önüne koyan zihniyet hala devam ediyor. Bu sorunu aşmak kadınların iş ortamında doğru biçimde kendilerini ortaya koymaları ile yani cinsiyet rolü ile değil çalışan rolü ile varolabilmeleri ile mümkün. Elbette ki kadınların profesyonel yaşamda son derece başarılı işler yaptıkları ve çok büyük girişimleri gerçekleştirdikleri halde hala kadını cinsel kimliği ile değerlendiren erkekler var. Sizi davranışları ile rahatsız eden kişiye; yaptığınız işle var olmak istediğinizi; kadın kimliğinizden önce profesyonel kimliğinizin fark edilmesi gerektiğini ve onun davranışlarından rahatsızlık duyduğunuzu iletin. Sorun çözümlenmezse ilgili kurumlara kişi hakkında şikayette bulunun.


Kadın danışanlarımın gönderdiği sorulardan da anlaşıldığı gibi; günümüzde kadınların iş yaşamında ve sosyal yaşamda erkeklere göre çok daha büyük güçlüklerle karşılaştıkları açık. Bu güçlüklerin tek sorumlusu olarak erkekleri görmek ve tüm sorumluluğu erkeklere yüklemek son derece hatalı olacaktır. Çünkü erkekler; isanlık tarihinin başından bu yana kendilerine sunulmuş olan bir takım avantajların devamını sağlamaya çalışıyorlar ve onların açısından bakacak olursak haklı görünüyorlar. Öyle ya; doğuştan; daha hiç bir başarı elde etmeden hayata avantajlı başlamak ve üstün cinsiyet olmak kimin hoşuna gitmez ki.

Kadınların yaşadığı güçlükler yalnızca iş yaşamıyla sınırlı değil elbette ki. Kadın olmak evlilik ilişkisinde de oldukça zor ve karmaşık. Geleneksel bakış açısına göre; kadın öncelikli olarak evle ve çocuklarla ilgili işleri yürütmekle sorumludur; erkeğin kariyeri genellikle kadınınkinden daha önceliklidir ve karar almak da genellikle erkeğe ait bir sorumluluktur. Eşitlikçi bir ilişkide; erkek ve kadın; ev; çocuk bakımı ve karar alma sorumluluklarını paylaşırlar. Bu paylaşım esnasında da kendilerine göre bir rol ve görev dağılımı benimserler. Çoğu genç çiftin; özellikle de kadınların daha eşitlikçi bir ilişki fikrini tercih etmelerine rağmen; aslında bunun elde edilmesi düşündüğünüzden daha zor olabilmektedir. Karşılaşılan örneklerin pek çoğu; eşitlikçi ilişki istediğini söyleyen çiftlerin; böyle bir ilişkinin nasıl kurulması gerektiği hakkında pek fazla fikir sahibi olmadıklarını ortaya koymaktadır. Kimi durumlarda ise; eşler arasında rol dağılımı konusunda yaklaşım farklılığı olduğunu görürüz. Bu fark; eşlerin mutlu veya mutsuz olmasını belirler. Mutlu bir ilişki için en ideal rol dağılımı nasıl olmalıdır? Eşitlikçi aileler mi daha mutludur; yoksa geleneksel aileler mi? Böyle bir kıyas elbette yapamayız. Zira evliliğin mutlu olup olmaması; sadece rol dağılımına bağlı değildir. Fakat rol dağılımının adil olup olmamasına bağlıdır. Bu ne demektir? Örneğin geleneksel bir ilişkide; kadın çalışıyor ve eşiyle eşit derecede yoruluyorsa; burada adil olmayan bir şeyler var demektir. Yapılan araştırmalar; çalışan kadınların strese bağlı fiziksel rahatsızlıklara daha sık yakalandığını göstermektedir. Ev işlerinden sorumlu olan meslek sahibi kadınların daha gergin oldukları; çabuk yaşlandıkları ve böyle evliliklerde cinsel hayatın sönük olduğu belirlenmiştir.


Bugün hala kadınların erkeklere göre dezavantalı olduğu birçok konu var; ancak dünya değişiyor; kadınlar değişiyor ve bu değişimden şüphesiz erkekler de nasibini alıyor.

Kadınların erkeklerle eşitliğinin tartışmasız kabul edildiği ve artık bu konunun gündeme gelmesine bile gerek kalmadığı bir dünyaya kavuşmak ümidiyle...

Hatice TOPÇU ERSOY
Uzman Psikolog