Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Yumurta ve Sağlıklı Beslenme

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
Sağlıklı beslenebilmek için besin öğelerinin temin edildiği besinleri dört grupta toplarız. Bunlar süt ve süt ürünleri (yoğurt; peynir; çökelek vb.); et ve benzeri besinler (yumurta; kurubaklagiller; yağlı tohumlar); taze sebze ve meyveler; ekmek ve tahıl grubu (pirinç; makarna; bulgur vb.) besinlerdir. Yeterli ve dengeli beslenmede; besin çeşitliliği sağlamak için her öğünde; bu dört besin grubundaki besinler birlikte ve bireyin gereksinmesine uygun miktarlarda tüketilmelidir. Yine farklı öğünlerde aynı besin grubundan farklı besinler seçilerek çeşitlilik sağlanmalıdır. Beslenmede çeşitliliğin sağlanmasıyla; vücut çalışmasında gerekli olan besin ögeleri alınmış olur; besinlerin doğal yapısında bulunan ve birçok kronik hastalığın oluşumunun önlenmesinde etkisi olduğu düşünülen diğer ögeler (fitokimyasallar) sağlanır ve aşırı yağ; tuz tüketimi önlenir.
Yumurta et grubu besinler içerisinde yer alır. Proteinin mükemmel kaynağıdır. Birçok vitamin ve minerali içerdiği için sağlıklı beslenmede önemli rol oynar. Besleyeici değerine ilaveten yumurta ucuzdur. Kolay ulaşılabilir ve kolay hazırlanır olması; kolay çiğnenmesi ve sindirimi nedeniyle tüm yaş grubundaki bireyler için bir tercih nedenidir. Soframızda omletten sufleye bir çok yemek tarifinde önemli yeri olan yumurta bu yemekleri hem besin değeri hem de lezzet açısından zenginleştirir.

YUMURTANIN BESLEYİCİ DEĞERİ

Yumurtaların büyüklükleri farklı olabilmektedir. Genel yapısına bakıldığında dış kabuk; beyaz ve darıdan oluştuğu görülür. Bir yumurtanın ortalama olarak %11’i kabuk; %58’i beyaz ve %31’i ise sarıdır. Besin öğesi içeriği yoğun olan bir besinimizdir. Yumurta beyazı ve sarısındaki besin ögelerinin türü ve miktarı farklılık göstermektedir. Yumurta sarısı enerjinin 3/4 ‘ünü; yağın ve A; D; E vitaminlerinin tamamını;kolin; fosfor; demir ve kalsiyumun büyük bir kısmını; protein ve riboflavinin yarıdan fazlası bulunur.
Yumurta sarısındaki demir miktarı etteki demire benzer. Demir kan yapımı için gereklidir; yetersiz alındığında anemi (kansızlık) oluşur. Ayrıca demirin büyüme; gelişme; hastalıklara karşı korunmada da rolü vardır. Bu nedenle yumurtanın tüketimi gebe kadınlar ve çocuklar gibi demir gereksinmesi fazla olan bireyler için çok önemlidir. Yumurta; çocuk beslenmesinde özellikle büyüme – gelişme ve bağışıklık sisteminde rolü olan çinko minerali için de iyi bir kaynaktır. Çinkonun üreme ve yara iyileşmesinde de görevleri vardır.
Yumurtanın sarısıda A vitamini bulunmaktadır. Bu vitamin gözün iyi görmesi; kemik gelişimi ve deri sağlığı için gereklidir. . Yumurta; E vitaminin de kaynağıdır. E vitaminin en önemli özelliği; antioksidan (oksidasyonu önleyici) etkisinden dolayı; vücudu zararlı maddelere karşı korunmasıdır. Yumurtada sadece C vitamini bulunmaz. Bu nedenle domates; maydanoz; yeşil sebzeler; turunçgiller gibi sebze ve meyvelerin yumurta ile birlikte tüketilmesi hem C vitamininin alınmasını hem de yumurtanın yapısındaki demirin vücut tarafından daha iyi kullanılmasını sağlayacaktır.


YUMURTA VE KOLESTEROL




Bu yumurta sarısında 215 mg kolesterol bulunur. Yumurta diğer tüm hayvansal kaynaklı besinler içerisinde en yüksek kolesterol içeriğine sahip besinimiz olması nedeniyle yıllarca kötü bir ün kazanmıştır. Besinlerdeki yüksek kolesterolün kan kolesterolünde direkt artışa neden olduğu düşünülmüştür ve bu nedenle yumurta tüm diyetlerden uzak tutulmuş veya korkarak tüketilmiştir. Gerçekte kan kolesterolünün büyük bir kısmı vücut tarafından yapılır. Kolesterol; tüm havyanlar ve insanlarda vücuttaki her doku tarafından üretilmektedir. Sağlıklı bir bireyde diyet ile alınan kolesterol miktarı artarsa vücuttaki kolesterol üretimi azalır. Tersi olarak; besinlerle kolesterol alımı azalırsa vücuttaki üretimi artar. Kolesterol; sinir liflerini yalıtımı; hücre duvarının bütünlüğünün sağlanması; D vitamini sentezi; çeşitli hormonların ve sindirim salgılarının oluşumu için gereklidir.

Kan kolesterolü ikiye ayrılır. Bunlar LDL (çok düşük dansiteli lipoprotein) kötü huylu kolesterol ve HDL (yüksek dansiteli lipoprotein) iyi huylu kolesteroldür. LDL kolesterolün; damar duvarlarına yapışmasından sorumludur. HDL ise kolesterolü dolaşımdan uzaklaştırarak karaciğere taşınmasına yardımcı olur. Kanda kolesterolün özellikle LDL’nin
yüksek olması kalp – damar hastalıkları ile ilişkilidir ve kalp krizi; felç riskini artırır. Beslenmede doymuş yağların (etlerdeki; süt ve ürünlerdeki; tereyağdaki vb.) ve trans yağların (margarinler ve margarin ile hazırlanmış besinler) tüketilmesi kan kolesterol düzeyini ve özellikle kötü kolesterolü artırır.