Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Beslenmenin Kanser Oluşumuna Etkisi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
BESLENMENİN KANSER OLUŞUMUNA ETKİSİ

Kanser anormal hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi ve çoğalması ile oluşan bir hastalıktır. Kanserin oluşumda ise DNA hasarı ve oksidatif stres önemli rol oynamaktadır. Vücudumuz çalışması hücrelerimizin yenilenmesi; ölümü ve tekrar yenilenmesi şeklinde olmaktadır. Bu döngü ise besinlerle aldığımız vitamin ve proteinlerle oluşmaktadır. Vitamin ve minerallerden yoksun bir beslenme şekli ile vücudun bu döngüsü sağlanamadığı takdirde vücut kanserojen hücreler oluşturmaya başlar.

Günümüzde erkeklerde akciğer; prostat; kalın barsak; rektum; mide ve pankreas; kadınlarda meme; akciğer; kalın barsak; serviks; over; mide ve pankreas kanserleri en sık görülen kanser türleridir.

Gereksinimden fazla ve boş enerji alımı obeziteye yol açarak hastalık riskini arttırmaktadır. Şişmanlıkla ilişkili olarak kadınlarda; meme; uterus; sindirim sistemi ve böbrek; erkeklerde ise; kolon; rektum ve prostat kanserleri görülme riski yüksektir.

Genetik özellikler; hormon kullanımları; enfeksiyonlar; radyasyona maruz kalma; sigara kullanımı ve kötü beslenme alışkanlıkları (pişirme yöntemleri; aşırı ve yetersiz beslenme; alınan antioksidan düzeyi) kanserin gelişmesini ve yayılmasını tetikleyici etmenlerdir.

Besinlerin pişirme şekillerinin kanser oluşumunda etkisi yüksektir. Çok fazla ısıtılan yağlarda kızartılan yiyecekler; proteinli gıdaların 100ºC üzerinde pişirilmesi sonucu kanser yapıcı maddeler oluşmaktadır. Rafine gıdaların katkı maddesi içeriği çok yüksek; vitamin içeriği ise oldukça düşüktür. Konserveler; hazır çorbalar; alkollü içecekler; hazır meyve suları; meşrubatlar; margarinler rafine gıdalardır. Bunların tüketimi yerine rafine edilmemiş doğal besinlerle beslenmek kanserden korunmada büyük önem taşımaktadır. Olumsuz saklama koşulları ile besinlerde oluşan küfler ‘aflatoksin’ denen kanser yapıcı maddeyi meydana getirmektedir. Gereksiz yere fazla tatlandırıcı tüketimi ise böbreklere zarar vermektedir. Alkol tüketimi ise larenks; özefagus ve karaciğer kanserine yol açtığı bilinmektedir.

Besinleri kanserojen maddelerden korumak için;
  • Tahıl ve kurubaklagilleri kuru; nemli olmayan yerlerde saklayarak küf ve toksin oluşumuna engel olunmalıdır. Buzluktan çıkarılıp çözdürülen besinler bir kez daha dondurulmamalıdır.
  • Pirinç; un; soğan gibi besinler yağda kavrulmamalıdır. Protein kaybı olduğu gibi kanserojen etki oluşabilir.
  • Vitamin ve mineral kayıplarına ve kanserojen oluşumuna engel olmak için besinler yüksek ısıda uzun süre kaynatılmamalıdır.
  • Sebze ve meyveler; kurubaklagiller yıkamadan yenmemeli ve pişirilmemelidir. Tarım ilacı kalıntıları pişirme ile yok edilememektedir.
  • Uzun süre yüksek ısıya maruz kalan bol proteinli besinlerde kanserojen madde oluşumu yüksektir. Örneğin etin 35 dakikadan fazla ızgara yapılması veya 5 dakikadan fazla kızgın yağda kızartılması ile kanserojenler oluşmaya başlamaktadır. Eti tek başına pişirmek yerine sebzelerle birlikte pişirmek daha sağlıklı olacaktır.
  • Taze sebzelerin yağda kızartılması ile yine kanserojen maddeler oluşmaktadır. Nemli ısıda pişirmek daha sağlıklıdır.
  • Besinler ateşe çok yakın ve tütsülenerek pişirilmemelidir.
  • Turşu; reçel; yoğurt gibi besinler boyalı plastik kutularda saklanmamalıdır.
  • Kanserden korunmada vitamin ve mineral içeriği yüksek; mevsimine uygun doğal gıdalar tüketilmelidir.
  • Proteinler vücudun yapı taşlarıdır. Enzimler; hormonlar; nükleik asitler gibi bir çok yapıda bulunurlar. Protein kaynağı olarak yağsız etler; yarım yağlı süt ürünleri tercih edilmelidir.

Dyt. Asuman AKÇAY