Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Et Tüketimi ve Gut Hastalığı Tedavisi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
Kralların hastalığı ve hastalıkların kralı olarak bilinir. Fatih Sultan Mehmed Han ın ve Osman Gazi nin ölüm nedenidir. Ve ayrıca Dalmaçyalılar gut hastalığına yakalanmayan tek köpek cinsidir. Tüm romatizma türleri içerisinde en ağrılı olanıdır. Alkollü içecekler de gut hastalığı oluşumunda önemlidir.

İnsan vücudundaki pürin metabolizmasının son ürünü ürik asittir. Ürik asidin yaklaşık olarak %97-98’i mono sodyum ürat tuzu şeklinde bulunur. Vücut sıvılarında miktarı aşıldığında mono sodyum ürat; dokularda;eklem sıvısında iğne veya çubuk şekilli ürat kritalleri denen yapıları oluşturur. Vücuttaki ürik asit miktarı ürat yapımı ve atılımı arasındaki denge ile sağlanmaktadır. Sonuç olarak hiperürisemi ile seyreden gut hastalığı ya aşırı ürat yapım hızına ya üratın böbreklerden atılımının azalmasına veya her iki olayın birlikteliğine bağlıdır.

Gut Hastalığı M.Ö beşinci yüzyılda Hipokrat tarafından tanımlanmış olup Podogra olarak isimlendirilmiştir. Tophi tanımı ise ilk defa Galen tarafından kullanılmıştır.Gut hastalığı 40-50 yaş arasında sık rastlanmaktadır.Erkeklerde en sık 40-50 yaşında görülen gut hastalığı;kadınlarda 60 yaşından daha büyüklerde daha sık görülmektedir. Erkeklerde kadınlardan 20 kat daha fazla görülen bu hastalık zenci ırkta daha nadir görülmektedir.
Mevsimsel olarak akut gut artiriti daha ziyade Nisan-Mayıs ve Kasım-Aralık aylarında daha sık görülmekrtedir.

Gut hastalığı%10-20 oranında familyal(ailevi) geçiş özelliği göstermektedir.Bol yemek ve alkol kullanımı ile genetik yatkınlığı bulunan kişilerde bu hastalık provoke olabilmektedir.
Şişman kişilerde Normal ağırlıklı kişilere göre ürik asit yüksekliğine daha fazla rastlanmaktadır.Şişmanlarda bu ürik asit yüksekliğinin nedenlerinin farklı beslenme ve metabolik faktörler yanında renal (böbrek sistemi kaynaklı);genetik ve hormonal faktörler olduğu üzerinde durulmaktadır.

Gut hastalığı yıllar boyunca semptom vermeyen hiperürisemi seyri sonrasında ciddi ağrı;kızarıklık;ısı artışı;ödem ve hareket kısıtlılığı şeklinde oluşan bir klinik seyir gösterir.ilk atak %80 ler oranında tek eklem tutulumu şeklindedir.Daha sonraki ataklarda ise diğer eklem tutulumları olabilmektedir.Gut hastalığı akut alevlenmeler ve gut nöbetleri arasında semptomsuz geçen dönemlerden oluşmuştur. Hastalığın seyri esnasında akut atak süresi kısalmaktadır.

On yıllık hastalarda ise tofüs %50 oranında görülebilmektedir. Tofüs yüzeyel dokularda üratın gözle görülebilen depolanmasıdır.

Ayrıca Gut hastalığının klinik evrelerinden biriside ürat tuzlarının böbreklerde ve damar duvarında depolanması ile meydana gelen parankimal gut evresidir. Bu evrede piyelonefrit;nefroskleroz;idrar yollarında ürat taşları;obstrüktif nefropatiler;koroner(kalp)ve serebral(beyin) arter(damar) hastalıkları gibi klinik durumlar gözlenebilir.

Gut hastalığının akut tedavisinde Colchicine; Butazolidin; İndomethacine; Salicylatlar (kriz tedavisinde 6-9 gr verilir. Büyük dolarda ürikozirüktirler; 4-5 gr verilince ürik asit seviyesini yükseltebilirler); ACTH ve Kortizon gibi ilaçlar Doktor Kontrolünde kullanılabilir. İlaçların tedavi sürecinde dozu ve zamanlaması doktor tarafından belirlenir.


BESLENME TEDAVİSİ VE GUT HASTALIĞI

Beslenme gut hastalığında önemli bir düzeltilebilir risk faktörü olabilmektedir. Beslenmemizde özellikle diyetle alınan proteinler önem arzetmektedir. Öncelikle isterseniz biraz çok önemli besin kaynaklarımızdan biri olan proteinlerden biraz bahsedelim. Aslında diyetimizle alınan proteinlerdeki aminoasitler; dokularımızda bulunan proteinlerin sentezinde kullanılmaktadır. 20 adet aminoasitin varlığından bahsedilebilir. Protein sentezinin gerçekleşebilmesi için ise bu 20 adet aminoasitin hepsinin de mevcut olması gerekmektedir.

Aminoasitler aynı zamanda; nükleik asitlerin pürin ve primidin halkaları;hemoglobin ve sitokromların porfirin gibi bileşiklerin biyosentezi için azot kaynağı olarak hizmet ederek vücudumuz ve metabolizmamızın önemli basamaklarında görev almaktadır.

Enerji Kaynağı Olarak Diyetel Proteinler

Eğer diyette karbonhidrat eksikliği olursa ya diyetteki proteinler ya da vücut proteinleri parçalanıp kullanılırlar. Açığa çıkan aminoasitler; deamine olur karbon iskeletleri glukoz sentezi için kullanılır. Bu süreç glukoneogenezis olarak tanımlanır. Ve karbonhidrat dışı kaynaklardan glukoz yapımını ifade eder. Bu süreç kan glukoz konsantrasyonu koruyarak kan şekerinin düşmesini önler. Kalan karbon iskeletleri krebs siklusu denen vücudumuzdaki bir biyokimyasal süreçde kullanılır ve bu süreçte vücudumuzun enerji yapıtaşı olan ATP denen molekülün sentezi için enerjinin kaynağı olarak okside olur. Böylece enerji metabolizmasınada katkı sağlanmış olur.Besinlerle proteinleri şu kaynaklardan sağlayabiliriz. İlki ve en önemlisi hayvansal kaynaklı proteinlerdir;
  • Kırmızı et;
  • Balık eti;
  • Tavuk eti;
  • Süt; yoğurt ve ürünleri;
  • Peynir ve çeşitleri;
  • Ve tabi ki yumurta;
Azda olsa sebzelerden de bitkisel kaynaklı proteinler elde edilebilir. Fakat bitkisel kaynaklı proteinler kırmızı et veya beyaz et yada yumurta gibi hayvansal kaynaklı grup içerisinde bulunan protein kaynaklarına göre daha az vücut proteinine çevrilebilirler ve vücudumuzun proteinlerle sağlanan yağıtaşlarına daha az katkıda bulunabilirler. Tüm bu saydığımız protein çeşitleri arasında ise yüzde olarak en çok vücut proteinine çevrilebilen yumurtadan kaynaklanan proteindir. Bu anlamda çocukların gelişim süreçlerinde anne sütünden sonra vücud yapıtaşlarının gelişimi açısından katkı sağlayan ikinci önemli besin protein kaynaklarıdır ve özelliklede yumurtadır. Ayrıca hayvansal kaynaklı ve sebzelerden elde edilebilen protein kaynaklarından başka kurubaklagillerde protein kaynağıdır. Bu grubun içerisinde özellikle yeşil mercimek ve soya fasülyesi önemlidir. Burada soya fasülyesinden bahsedecek olursak Soya fasulyesi (Glycine max L.) bitki proteini ve gıda bütünleyici olarak gıda endüstrisinde yaygın şekilde kullanılmaktadır. Kanser dahil çeşitli kronik hastalıkları önleme ve tedavi etme özellikleri yaygın şekilde incelenmiştir ve soya ununun antioksidan özellikleri gösterilmiştir. α-Tokoferol ve δ-tokoferol soya yağının başlıca antioksidan bileşikleridir. Soya fasulyesinin diğer antioksidan bileşikleri izoflavonlar; fosfolipitler; amino asitler; fitik asit ve peptitlerdir. Sirinjik; vanilik; kafeik; ferulik; p-kumarik ve p-hidroksibenzoik asit gibi antioksidan etkili fenolik asitler de soya fasulyesinde mevcuttur.

Soya fasulyesi izoflavonların en önemli besin kaynağıdır. Soya fasulyesinde bulunan en önemli izoflavonlar genistein ve daidzein’dir. 17β-östradiol gibi östrojenik sterollere yapıca benzediklerinden bu bileşiklere fitoöstrojenler denir. Steroit yapısında olmayan bu bileşikler östrojenik; enzim faaliyetini durdurucu ve antioksidan etkilere sahiptir. Bu nedenle; ani ateş basması; uykusuzluk; migren ve eklem ağrıları gibi menopoz semptomlarının tedavisinde kullanılabilirler. Ayrıca; kolesterol düşürücü ve kemik erimesini önleyici etkileri de vardır. Neoplastik hastalıkları tedavi edici ve bu hastalıklardan koruyucu etkileri de epidemiyolojik çalışmalarda gösterilmiştir.Ayrıca tahıllarda bir diğer protein kaynağıdır.

Beslenmenin gut hastalığının seyrinde çok önemli bir yeri vardır.
• Pürinden fakir diyet kullanılmalı. Protein yeterli fakat fazla tüketilmemelidir; Yağ kilo artışını kontrol altına alabilmek için azaltılmalıdır.
– Özellikle kırmızı et(günlük 60 gram önerilir)öngörüldüğü miktarda önerilir; sakatat ve deniz ürünleri genellikle önerilmez; sebzeler kullanımı yasak olanlar dışında diyetisyeninizin önerdiği miktarda önerilebilir. Bezelye; Kuru fasulye; Mercimek gibi kuru baklagiller 60 gr kadar önerilebilir.
– Diyet ile ürik asit 1 mg/dl azalır
• Alkol özelliklede bira tüketilmemelidir.
• Zayıflama
– Uygun diyet ile 7.7 kg zayıflama ürat seviyesini %17 azaltır
• Travmadan kaçınma
• Dehidratasyonun (Vücut su kaybının) önlenmesi
• Ürik asidi yükseltecek ilaçlardan kaçınma.

KAYNAKLAR
(1)(Ankara Tıp Medikal Tedavi Kitabı)
(2)(Wayngaarden;J.B:Gut ve diğer ürik asit metabolizması bozuklukları.Harrison İç Hastalıklarında Temel Bilgiler)
(3;5;6)(Doç. Dr .Gökmen Kalkan)
(4)(Am J Med 1987; 82: 421-6.J Rheumatol 2004; 31: 1582-7)
(7)(Ann Rheum Dis 2000; 59: 539-43.
N Engl J Med 2004; 350: 1093-1103.
Lancet 2004; 363: 1277-81.)
(8) Shahidi & Naczk; 1995
(9) Packer et al; 1999.
(10) Shahidi & Ho; 2000; Moll & Montalban; 2001
Not:Bu makaledeki bilgiler tamamen bilgilendirme amaçlıdır.İsmi geçen tedaviler ve ilaçlar doktor kontrolü olmadan kullanılmamalıdır.